YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11712
KARAR NO : 2023/1207
KARAR TARİHİ : 06.02.2023
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Davanın Reddi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tasarrufun iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlu … hakkında Bursa 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/7725 sayılı dosyası ile takip yaptıklarını, takibin kesinleştiğini alacağın tahsil edilemediğini, ancak borçlunun Bursa Osmangazi ilçesi, Soğanlı Mahallesi, 3460 ada 15 parsel sayılı taşınmazını alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak diğer davalıya devrettiğini belirterek tasarrufun iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı … cevap dilekçesinde; … ile aralarında akrabalık ilişkisi olmadığını, gayri menkulü 155.000,00 TL’ye satın aldığını, 30.000,00 TL bedeli banka aracılığıyla ödediğini, 45.000,00 TL’yi de araç satış sözleşmesi ile verilen araçla ödediğini belirterek davanın reddini istemiştir.
2. Davalı …; davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 26.10.2017 tarihli ve 2015/326 Esas, 2017/407 Karar sayılı kararıyla; bilirkişi raporu ile tespit edilen bedel, resmi senette yazı olan bedelin iki katından daha fazla olmadığından taşınmazın düşük bedelli olarak satıldığı hususu subuta ermediği, davacı tarafça davalılar arasında akrabalık bağı olduğu ve muvazaalı işlem yapıldığı da ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 17.04.2019 tarihli ve 2018/1157 Esas, 2019/626 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın 1/2 hissesinin 19.02.2015 tarihinde borçlu … tarafından diğer davalı …’e 65.000 TL bedel karşılığında devredildiği, davalı taraf taşınmazın 155.000,00 TL bedelle satın alındığını öne sürmüşse de; belirtilen bedelin ödendiğinin yasal ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı, taşınmazın satış tarihi itibariyle gerçek değerinin 114.000,00 TL olduğu, dolayısıyla satış bedeli ile gerçek değer arasında fahişe yakın miktarda bir fark bulunduğu, davalı tarafın müşterek mülkiyete tabi 1/2 hisseli payı satış ve devrinin ifraza imkan vermediğini kabul ederek satın aldığı, yatırım amaçlı aldığını öne sürmüşse de, kanuni şufa hakkı ile karşı karşıya kalma ihtimali dikkate alındığında inandırıcı bulunmadığı, satış tarihinden yaklaşık 7 ay sonra yapılan haciz işleminde taşınmazda borçlunun boşandığı eşinin ikamet ettiğinin anlaşıldığı gerekçesiyle, davacının istinaf talebinin kabulüne, HMK.’nun 353/1/b/2 maddesi gereğince Bursa 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/326 Esas, 2017/407 Karar sayılı kararının yeniden hüküm tesisi için kaldırılmasına, davanın kabulü ile Bursa İli, Osmangazi İlçesi, Soğanlı Mahallesi 3460 ada 15 parsel sayılı taşınmazın 1/2 hissesinin davalı … tarafından diğer davalı …’e satışına ilişkin (19.02.2015 tarihli) tasarrufunun Bursa 4. İcra Müdürlüğü’nün 2015/7725 Esas sayılı takip dosyasına konu alacak ve eklentileriyle sınırlı olmak üzere iptaline, davacı alacaklıya bu taşınmaz üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına, karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairenin 31.05.2021 tarihli ve 2021/1218 Esas, 2021/1998 Karar sayılı ilamı ile;
“…
Bölge Adliye Mahkemesince; satış bedeli ile gerçek değer arasında fahişe yakın miktarda bir
fark olduğu, davalı …’in taşınmazı yatırım amaçlı aldığını öne sürmesine rağmen taşınmazın ½ hissesini satın aldığından kanuni şufa hakkı ile karşı karşıya kalma ihtimali dikkate alındığında bunun inandırıcı bulunmadığı, satış tarihinden yaklaşık 7 ay sonra yapılan haciz işleminde taşınmazda borçlunun boşandığı eşinin ikamet ettiği gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Somut olayda; dava konusu taşınmazın ½ hissesi 65.000,00 TL bedelle davalı borçlu tarafından davalı 3.kişi …’e 19/02/2015 tarihinde tapuda …; bilirkişi tarafından bu taşınmazın ½ hissesi için 114.000,00 TL rayiç bedel belirlenmiştir. Bu haliyle taşınmazın tapudaki devir bedeli ile gerçek değeri arasında mislini aşan bedel farkı oluşmamıştır. Bu durumda bilirkişi tarafından belirlenen rayiç değer ile tapuda gösterilen değer arasında bedel farkı bulunmadığı anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesinin bu yöndeki gerekçesine katılma imkanı bulunmamaktadır. Öte yandan; İİK.nun 280. maddesine göre kötü niyeti kanıtlama yükümlülüğü davacı tarafta olup, dava konusu taşınmazın yalnızca ½ hissesi satın alındığından kanuni şufa hakkı ile karşı karşıya kalma ihtimali de tek başına davalılar arasında kötü niyeti göstermeyecektir. Ancak; tasarruf tarihinden sonra taşınmazda davalı borçlunun boşanmış olduğu eşinin ikamet etmeye devam ettiği anlaşılmış ve Bölge Adliye Mahkemesince de bu durum gerekçe gösterilerek dava kabul edilmişse de; davalı 3.kişi …; taşınmazı yatırım amaçlı satın aldığını ve satın aldığı kişilerin taşınmazda bir süre daha oturmak istediklerinden kiraya verdiğini belirterek dosyaya kira sözleşmesi sunduğu anlaşıldığından, Bölge Adliye Mahkemesince, öncelikle davalılara bu kira sözleşmesine istinaden kira ödeyip ödemediğine dair delillerini sorması, varsa bunların dosyaya kazandırılması ve daha sonra dosyadaki maddi ve hukuki olgular göz önüne alınarak dava konusu tasarrufun İİK 280/1 madde gereğince iptale tabi olup olmadığının değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.” gerekçesi ile karar bozularak dosya kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiştir.
B. (İlk Derece/Bölge Adliye) Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mernis adres kayıtlarında borçlunun eski eşi …’nin haciz adresinde 11.11.2016’ya kadar oturduğu, tanık olarak dinlenen …’nin beyanlarına göre davalı … ile konuşup kiracı olarak dava konusu taşınmazda oturma konusunda anlaştıkları, kira sözleşmesi yaptıkları, eski eşinin yaptığı sözleşmeden haberi olmadığı, kira bedellerini kendisinin ödediği, boşanmadan bir sene sonra da oradan ayrıldığının anlaşıldığı, davalı …’ın davalı borçluyla birlikte davacının zararına hareket ettiğine, borçlunun durumunu ve ızrar kastını bildiğine, bilebilecek durumda olduğuna ilişkin yeterli delil bulunmadığı, davalı …’ın savunmalarının ikna edici delillerle ispatlandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; bozma ilamında bahsi geçen ve kira bedellerinin ödenip ödenmediği hususunda araştırmaya konu olacak kişinin aslen davalı … olup, sunulması gereken kayıtların da satış tarihi olan 2015 yılından dava tarihine kadar olan sürece ilişkin olması gerektiğini, oysaki davalının dava red ile sonuçlandıktan sonra 2018 yılının 9. ayından sonraki kayıtları sunduğunu, taşınmazın kiraya verildiği iddia edilen 19.02.2015 tarihinden davanın açıldığı 28.07.2015 tarihine kadar hesap kayıtlarında herhangi bir kira ödemesinin bulunmadığı, bozma ilamı sonrası davalı …’ın eski eşi tanık olarak dinlenilmiş ise de tanık beyanlarının son derece taraflı olup mahkemece bu husus gözetilmeden ve çelişkilerin giderilmesi yoluna gidilmeden tanık beyanlarının hükme esas alınmasının hatalı ve hukuka aykırı nitelikte olduğunu ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, dava konusu taşınmazın davalı 3.kişiye devredilmesinden sonra davalı borçlunun eski eşinin taşınmazda bir süre kiracı olarak oturmaya devam etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacıya yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
06.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.