Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2022/11360 E. 2023/7639 K. 07.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11360
KARAR NO : 2023/7639
KARAR TARİHİ : 07.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/370 E., 2021/581 K.
İHBAR OLUNAN : … Arda Çekiçel
DAVA TARİHİ : 13.08.2020
HÜKÜM/KARAR : Kabul
KANUN YARARINA TEMYİZ EDEN : Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü

Taraflar arasında, İlk Derece Mahkemesinde görülen rücuen tazminat davasında davanın kabulüne karar verilmiştir.

İstinaf incelemesinden geçmeden kesinleşen İlk Derece Mahkemesi kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının … plakalı aracın işleteni olduğunu, davacı şirket tarafından aracın zorunlu mali sorumluluk poliçesi kapsamında sigortalı olduğunu, 23.03.2019 tarihinde dava dışı … ‘in sevk ve idaresinde iken… ve … plakalı araçlara çarptığını, sürücünün yaya olarak olay yerinden kaçtığını, zararın davacı tarafından karşılandığını, sonrasında kolluk tarafından yakalandığını, olay sırasında 1.68 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, ehliyetinin olmadığını bu nedenlerle davacı tarafından yapılan ödemelerin davalıdan tahsili için Çerkezköy İcra Müdürlüğü’nün 2020/103 E., 2020/104 E., 2020/105 E. sayılı dosyalarından takip başlatıldığını, davalının haksız olarak takiplere itiraz ettiğini, bu nedenlerle davalı tarafın itirazının iptali ile davalı aleyhine % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Dava dilekçesi ve tensip zaptı davalıya 31.08.2020 tarihinde usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı tarafından süresinde cevap dilekçesi sunulmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “Toplanan tüm deliller değerlendirildiğinde yapılan yargılama sonucunda; davalının kazaya sebebiyet veren … plakalı aracın işleteni olduğu, olay günü dava dışı sürücünün araba anahtarını davalıdan habersiz aldığını beyan ettiği, işleten sıfatının ortadan kalktığını ispat yükünün davalı üzerinde olduğu, davalının süresinde davaya cevap vermediği, işleten sıfatının ortadan kalktığına ilişkin herhangi bir delil bulunmadığı, davalının işleten sıfatını haiz olduğu, dava dışı sürücünün kazanın meydana geldiği sırada 1.68 promil alkollü ve ehliyetsiz olduğunun … olduğu, kazanın münhasıran alkol etkisi altında gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda bir hukukçu, bir trafik ve bir nörolog bilirkişiden alınan heyet raporunda kazanın münhasıran alkol etkisi altında gerçekleştiğinin tespit edildiği, bilirkişi raporunun gerekçeli, ayrıntılı, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu, sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin kaza ile uyumlu ve ekonomik olup olmadığı hususlarında makine mühendisi bilirkişiden rapor alındığı, yapılan ödemeler, parça ve işçilik maliyetlerinin hasarlar ile uyumlu makul olduğunun tespit edildiği, Bilirkişi raporunun gerekçeli, ayrıntılı, hüküm kurmaya ve denetime elverişli olduğu bu itibarla oluşan hasarların poliçe kapsamı dışında kalacağı, davacı tarafından yapılan ödeme tarihleri ile takip tarihi arasında yasal faiz oranı üzerinden yapılan faiz hesabında talep edilen işlemiş faiz miktarlının yerinde olduğu, alacağın likit olmadığı, kusur durumu ve hasarın poliçe kapsamı dışında kalıp kalmadığı hususlarının yargılamayı gerektirdiği, icra inkar tazminatı talep edilemeyeceği, davacı tarafından her icra takibi yönünden ayrı ayrı zorunlu arabulucuğa başvurulduğu, davalının tüketici olduğu, arabuluculuğa başvurulduğu tarihte tüketici yönünden arabuluculuğun zorunlu olmadığı ancak dava tarihi itibariyle tüketici davaları yönünden 10.390,00 TL üzerindeki uyuşmazlıklarda arabulucuğun zorunlu olduğu, her bir icra dosyası yönünden incelendiğinde zorunlu arabulucuğun miktar itibariyle altında kalmaları nedeniyle arabuluculuğun dava şartı olmayacağı, davanın itirazın iptali olarak açılması nedeniyle hakem heyetine başvurunun da dava şartı olmadığı, zorunlu arabulucuk dava şartı olmamasına rağmen başvurulmuşsa da yapılan giderlerden davalının sorumlu tutulmaması ancak Hazineden karşılanan zorunlu arabuluculuk giderine sebebiyet veren davacının sorumlu tutulması gerektiği anlaşıldığından” davanın kabulüne, davalının Çerkezköy İcra Müdürlüğü’nün 2020/103, 2020/104, 2020/105 sayılı takip dosyalarına vaki itirazlarının ayrı ayrı iptali ile takiplerin aynı şekilde devamına, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı taleplerinin ayrı ayrı reddine Çerkezköy Arabuluculuk Bürosunun 2020/31, 2020/44 ve 2020/45 arabuluculuk numaralı dosyalarından sarf kararı ile suçüstü ödeneğinden ödenen ayrı ayrı 1.320,00’şer TL olmak üzere toplam 3.960,00 TL arabuluculuk yargılama giderinin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına karar verilmiştir.

IV. KANUN YARARINA TEMYİZ
A. Kanun Yararına Temyiz Yoluna Başvuran
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının kanun yararına temyizen incelenmesi Adalet Bakanlığı tarafından istenilmiştir.

B. Temyiz Sebepleri
Adalet Bakanlığınca; Çerkezköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 21.09.2021 tarih ve 2020/370 E., 2021/581 K. sayılı kararının kanun yararına temyiz edilmesi istenilmiş olup, açılan davada, davacı sigorta şirketi nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı bulunan davalıya ait aracın karıştığı kaza neticesinde zarar görenlere poliçe kapsamında ödeme yaptığından bahisle, yaptığı ödemelerin zorunlu mali sorumluluk sigorta sözleşmesi genel şartlarına aykırılık sebebiyle davalıdan rücuen tazmini amacı ile başlatılan icra takiplerine yapılan itirazların iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesinin istendiği, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği ve hükmün kesin olduğu, 20.12.2017 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7063 sayılı Kanunun 11 inci maddesiyle değişik 6502 sayılı Yasanın 68 inci maddesinin birinci fıkrasındaki düzenlemeye göre, taraflar tüketici hakem heyetine başvuru zorunluluğu teşkil eden miktar dahilindeki uyuşmazlıklarda, isterlerse hakem heyetine başvuruda bulunmaksızın İcra İflas Kanunundaki ilamsız/genel haciz yoluyla icra takibinde bulunabilecekler, takibe itiraz halinde ise, icra takibinin devamını sağlamak için İcra İflas Kanunun 67 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca itirazın iptali davasının tüketici mahkemelerinde açılabileceği, 28.07.2020 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna “Dava şartı olarak arabuluculuk” başlığı ile “73/A” maddesi eklenmiş, bu maddeyle, doğrudan tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı haline getirildiği, diğer taraftan, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin onüçüncü fıkrasında arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarının tarifenin birinci kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödeneceği, iki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak tarifenin birinci kısmına göre karşılanacağı ve aynı fıkranın son cümlesinde ise Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücretinin, yargılama giderlerinden sayılacağının düzenlendiği, somut olayda, davacı, uyuşmazlığı Tüketici Hakem Heyetine götürme imkanı var iken, bu yolu tercih etmeyerek icra takip yolunu seçtiği, dolayısıyla, yapılan takipler ve buna istinaden açılan itirazın iptali davasının Tüketici Hakem Heyetinin görevi kapsamında kaldığından bahisle zorunlu arabuluculuğa tabi olmadığının söylenemeyeceği, bu durumda, davanın 13.08.2020 tarihinde açıldığı ve bu dava şartının da tüketici mahkemelerinde 28.07.2020 tarihi itibarıyla uygulanacak olmasına göre, arabuluculuğa başvuru şartının aranacağı gözetilmeksizin hatalı değerlendirme sonucu arabuluculuğun dava şartı olmadığı gerekçesiyle arabuluculuk giderlerinin tamamından davacının sorumlu tutulmasına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı bulunduğu gerekçesi ile kanun yararına temyiz talebinde bulunulmuştur.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sigortalı araç sürücüsünün karıştığı kaza neticesinde karşı araçlarda meydana gelen hasarın davacı sigorta şirketince ödenmesinden dolayı sigortalının kaza sırasında alkollü araç kullanması nedeni ile sigorta şirketinin sigortalıdan rücuen tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 363 üncü maddesi, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun18/A-13 üncü maddesi.

3. Değerlendirme
Olağanüstü kanun yolu olan ve öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozmanın amacı hakim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen kararların Yargıtay’ca incelenmesini, buna bağlı olarak da kanunların uygulanmasında ülke sathında birliğe ulaşmak, hakim veya mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkları toplum ve birey açısından hukuk yararına gidermektir.

Olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma müessesesinin konusunu oluşturabilecek kanuna aykırılık halleri, olağan kanun yolu olan temyiz nedenlerine göre dar ve kısıtlı tutulduğunda kesin hükmün otoritesi korunmuş olur.
26.10.1932 gün ve 29/12 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve bu karar esas alınmak suretiyle verilen ve Özel Dairelerin süreklilik arz eden kararlarında belirtildiği üzere, kabul edip etmemenin hakim veya mahkemenin takdirine bağlı olduğu istekler hakkında verilen kararlar ile kanıtların değerlendirilmesine ve şahsi hakka ilişkin kararlar kanun yararına bozma konusu olamaz.

Yargılamada hukuka aykırılık bulunmadığı, kanun yararına temyiz isteminin hükmün niteliğine ilişkin olmayıp sadece yargılama giderine ilişkin olması ve yargılama giderlerinin şahsi hakka ilişkin olması nedeniyle bu hususta kanun yararına bozma talebinde bulunulamayacağından, yerinde görülmeyen Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Kanun’un 363 üncü maddesinin birinci fıkrasına dayalı kanun yararına temyiz talebinin REDDİNE,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine,

07…..2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.