YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10730
KARAR NO : 2022/14990
KARAR TARİHİ : 21.11.2022
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davası üzerine, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından davanın kabulüne ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından davalı vekilinin itirazının kısmen kabulüyle davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davalı vekili tarafından süresi içinde temyizi istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili; davalının trafik sigortacısı olduğu aracın yaya konumundaki davacıya çarpmasıyla oluşan kaza sonucunda davacının yaralanıp % 25 oranında malul kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 09.10.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 214.863,02 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; kusur ve maluliyet ile zararın kapsamına itiraz ederek davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; davanın kabulü ile 214.863,02 TL’nin 06.05.2020 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davalı vekilinin itirazının kısmen kabulü ile UHH kararının kaldırılmasına; davanın kısmen kabulüyle 207.131,58 TL sürekli işgücü kaybı ve 1.202,34 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 208.333,92 TL tazminatın 06.05.2020 tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline, davacının geçici işgöremezlik tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine; özellikle, davacının kaza nedeniyle oluşan maluliyet oranını, kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmelik ile ekindeki cetvellere uygun biçimde belirleyen 10.02.2020 tarihli uzman doktor heyeti raporunun karara esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemesine; uzman doktor bilirkişi heyetinin düzenlediği raporla saptanan iyileşme süresine ilişkin geçici bakıcı ihtiyacından doğan zararın trafik sigortasının teminatı kapsamında olmasına göre, davalı vekilinin diğer tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu kazada yaralanan davacının velisi sıfatıyla … ve …’ın imzaladığı 14.01.2020 tarihli temlikname ile, kaza neticesinde başvuran uhdesinde doğan tazminat alacağının 35.000,00 TL’sinin …. Hizmetleri A.Ş.ye devir ve temlik edildiği; davalı sigortacının, bu alacak kesimi için davacı yanın aktif dava ehliyetinin bulunmadığını savunduğu görülmektedir. İtiraz Hakem Heyeti tarafından, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’na 22.07.2020 tarihinde eklenen Ek madde 6 ile sigorta şirketlerinden talep edilebilecek tazminat alacaklarının devredilemeyeceği düzenlemesinin yapıldığı, davalı sigortacı tarafından alacağı devralan şirkete ödeme yapıldığına ilişkin delil sunulmadığı ve davacı yanca yapılan temlik işleminin geçersiz olduğu gerekçesiyle davalı yanın bu yöne ilişkin itirazının reddine karar verilmiştir.
Hukuki bir işlem (tasarrufi işlem) olan alacağın temliki sonrasında alacak üçüncü kişiye intikal etmektedir. Bu andan itibaren üçüncü kişi, borçlu karşısında alacaklı sıfatını kazanmaktadır. Niteliği itibariyle alacağın temliki, alacaklının tasarruf işlemidir. Temlik, alacağın tamamı için yapılabileceği gibi bir kısmı için de yapılabilir (somut olaydaki gibi). Tam temlikte alacağın aslı ve fer’ileri temlik alana geçmekte olup, alacaklı borç ilişkisinde taraf olmaktan çıkar. Kısmi temlikte ise temlik edilen asıl alacak ve bu oranda fer’ilerinin temlik alana geçmesi söz konusudur. Temlik edilmeyen kısım itibariyle borçlunun temlik eden alacaklıya karşı sorumluluğu devam eder. Temlik alan, temliki ve alacağın varlığını ispat ederek borçludan talepte bulunur. Temlik ile birlikte temlik alan, alacağın aslı ve fer’ileriyle birlikte, alacağa bağlı rüçhan haklarını da iktisap eder. Dolayısıyla temliğe konu alacak itibariyle dava ve takip hakkı da temlik alana geçer. Alacağın temlikinde esasen borç değişmez, sadece onu talep edecek taraf değişmiş olur.
Açıklanan nedenlerle; alacağın temliki ile kısmi temlikte temlik edilen miktarın alacaklısının yerine yeni bir alacaklının geçeceği kuşkusuz olup, sigorta alacağını temlik yasağını getiren yasal düzenlemenin yapıldığı tarihten önce (14.01.2020’de) yapılmış ve sonuçlarını doğurmuş olan temlikin geçerliliğini koruduğu açıktır. Bu itibarla; hukuken geçerli biçimde ve temlik yasağı getiren yasal düzenlemeden önce yapılmış olan (davacı yanca temlikin iptali de savunulmamış olduğundan) geçerli temlik nedeniyle, davacı tarafın temlik edilen alacak kısmı için aktif husumet ehliyeti bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğinden, kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davaya konu edilen kazadaki taraf kusurlarının belirlenmesi için alınan 07.10.2020 tarihli trafik kusur uzmanı bilirkişi raporunda, yaşı küçük davacının yanındaki babaannesinin kazada % 25 oranında, davalıya sigortalı araç sürücüsünün % 75 oranında kusurlu olduğu ve davacının yaşı itibariyle kusursuz olduğu yönünde görüş bildirilmiş; hakem heyeti tarafından bu kusur oranları benimsenerek karar verilmiştir.
Olaya ilişkin kaza tespit tutanağı düzenlenmemiş olup, delil tespitine ilişkin dosyada keşifle alınan, 23.06.2019 tarihli trafik bilirkişi raporunda olay yeri incelenmiş ve davacı ile yanındaki babaannesinin karşıdan karşıya geçiş yapmaya çalıştıkları noktaya 84 metre mesafede yaya üst geçidinin bulunduğu tespit edilmiştir. Hakem Heyeti tarafından karara esas alınan raporda, AVM bölgesi olan ve yoğun yaya trafiği bulunan olay mahallinde hızını bu duruma uydurmayan sigortalı araç sürücüsünün % 75 oranında asli kusurlu olduğu, yaya konumundaki davacı yanın ise, karşıdan karşıya geçişe ilişkin kurallara uymadığı için % 25 oranında tali kusurlu olduğu kabul edilerek kusur oranları belirlenmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 68/b maddesi ile; karşıdan karşıya geçmek isteyen yayaların yaya ve okul geçidi ile kavşak giriş ve çıkış noktalarını kullanması gerektiği; bu yerlerde ışıklı işaret bulunması halinde bu işaretlere uyulmasının ve ışıklı işaretin bulunmadığı durumda ise yayaların geçecekleri doğrultu açıldıktan sonra taşıt yoluna girilmesinin zorunlu olduğu; 100 metre mesafede geçit ya da kavşak bulunmayan hallerde, trafiğe engel teşkil etmemek kaydıyla ve en kısa doğrultuyu kullanarak karşıya geçişi tamamlamak zorunda olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı ve yanındaki babaannesinin, geçmeye çalıştığı yol bölümüne 84 metre mesafede yaya üst geçidi bulunduğu tespit dosyasındaki olay yeri incelemesiyle saptanmış olduğuna göre, yayaların öncelikli geçiş hakkına sahip olduğu noktada kaza gerçekleşmiş gibi kusur oranlarını belirleyen 07.10.2020 tarihli rapor, karara esas alınabilecek nitelikte değildir.
Tüm bu nedenlerle; kazaya ilişkin ceza soruşturma (açılmışsa dava) dosyasının getirtilmesinden sonra, konusunda uzman makine mühendisi bilirkişiden, olay yerinin özellikleri ile KTK’nın 68. maddesindeki yayalara ilişkin geçiş kurallarına göre kusur oranlarını belirleyen rapor alınıp karar verilmesi gerekirken, somut olayın özelliklerine uymayan rapora göre karar verilmesi doğru olmamıştır.
4-Davacının hak kazanabileceği işgücü kaybı tazminatının hesaplanması için alınan ve karara esas kabul edilen 07.10.2020 tarihli aktüer raporunda, TRH 2010 Yaşam Tablosu’ndaki bakiye ömür süresi yerine tablodaki son yaş olan 99 yaşa kadar hesaplamanın yapıldığı; İHH tarafından rapordaki hesap tekniğinin uygun bulunduğu gerekçesiyle, davalının itirazının reddine karar verildiği görülmektedir.
Her ne kadar davacı aleyhine sonuçlar veren hesap tekniği (TRH 2010 ve % 1,8 teknik faiz) kullanılarak tazminat belirlenmişse de, bu hesap tekniğine davacı yanca itiraz edilmediği (bu şekilde hesaplanan tazminat tutarı için ıslah yapılması ve ıslah gereği karar veren UHH kararına itiraz edilmemesi suretiyle) dikkate alındığında, ZMSSGŞ ile belirlenen hesap tekniğinin tüm yönleriyle uygulanmasının gerekeceği açıktır. Bu itibarla, genel şartlarda belirtilen biçimde hesaplama yapmayan rapor, karara esas alınabilecek nitelikte olmadığından, bu hususta yapılan İHH incelemesi eksiktir.
Diğer yandan; davacının 65 yaş sonuna kadar aktif döneminin devam edeceği kabul edilerek, pasif devre hesabının 65 yaştan sonrası için yapılması da, Dairemizin (60 yaşın aktif devre sonu kabul edilmesi gerektiği şeklindeki) yerleşik uygulamalarına aykırı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle; kararı tazminat hesap biçimi bakımından sadece davalı taraf temyiz ettiği ve rapordaki diğer hususlarda davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu için, hesabın 2020 verileriyle ve işlemiş/işleyecek devre belirlemesinde 2020 yılı esas alınarak yapılması gerektiği dikkate alınarak, … Genel Şartları gereği davacının muhtemel bakiye ömür süresi (tablodaki son yaş olan 99 yaşa kadar değil, hesap tarihindeki yaşına göre saptanacak bakiye ömür süresi) için ve irat katsayılarının belirlenmesinde “devre başı ödemeli belirli süreli rant” formülü kullanılarak hesaplamanın yapılması; pasif devre hesabının 60 yaş sonrası dönem için yapılması hususunda, rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp, oluşacak sonuca göre (davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar korunarak) karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
5-5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13. maddesi ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 17/2. maddesi gereği, davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, tarifeye göre belirlenen nispi vekalet ücretinin 1/5’i tutarında (maktu ücretin altında kalmamak kaydıyla) olması gerektiği gözetilmeden, fazla vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE; (2), (3), (4) ve (5) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA; dosyanın hakem kararının saklanması kararını veren İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21.11.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.