Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/9760 E. 2022/13897 K. 07.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9760
KARAR NO : 2022/13897
KARAR TARİHİ : 07.11.2022

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Silifke 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının reddine dair verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun kabulüyle davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen kararın süresi içinde davalı Hür Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyizi istenilmekle, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

K A R A R

Davacılar vekili; davalı Hür Sigorta A.Ş. tarafından trafik sigortalı aracı sevk ve idare eden davacıların eşi/ babası …’un diğer davalı tarafından trafik sigortalı araçla karıştığı kaza sonucunda öldüğünü, davacıların destekten yoksun kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 300,00 TL. tazminatın faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsilini talep etmiş; 22/10/2018 tarihli ıslah dilekçesiyle, davalı Hür Sigorta A.Ş. yönünden taleplerini 250.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı Hür Sigorta A.Ş. vekili; davaya konu edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, şirketleri tarafından sigortalı aracın işleten/ sürücüsü olan desteğin kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu, destek alkollü olduğundan tazminat ödenmesi halinde davacılara mirasçı sıfatıyla rücu hakları bulunduğu için de zarardan sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı Ergo Sigorta A.Ş. vekili, davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılamada toplanan delillere göre; davalı Ergo Sigorta A.Ş. bakımından açılan dava, ödeme nedeniyle konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına; davalı Hür Sigorta’ya karşı açılan davada talep edilen alacağın 84.150,00 TL’lik kısmı bakımından dava konusuz kaldığı için karar verilmesine yer olmadığına ve bakiye 165.850,00 TL’lik alacak bakımından da davalı zarardan sorumlu olmadığı için, davanın reddine dair verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından; istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm tesisiyle, davalı Ergo Sigorta A.Ş. bakımından açılan dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına; davalı Hür Sigorta A.Ş. bakımından davanın kısmen kabulü ile davacı … için 184.031,59 TL, … için 9.187,95 TL, … için 2.865,28 TL, … için 16.421,42 TL, … için 37.131,62 TL. olmak üzere toplam 249.637,86 TL. maddi tazminatın dava tarihi olan 19/04/2016’dan işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı Hür Sigorta A.Ş’den tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; karar, davalı Hür Sigorta A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı Hür Sigorta A.Ş. vekilinin, davacılar …, …, … ve … lehine hükmedilen tazminatlara ilişkin temyiz talebi yönünden; 02/12/2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 44/1. maddesi ile, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a maddesinde yer alan 40.000,00 TL. tutarındaki temyiz sınırı, 01/01/2020 tarihinden itibaren 72.070,00 TL’ye yükseltilmiştir.
Davacılar …, …, … ve … lehine hüküm altına alınan tazminat miktarları anılan sınırın altında kaldığı ve temyize konu karar anılan tarihten sonra verildiğinden kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece karar verilebileceği gibi 01/06/1990 gün 3/4 sayılı YİBK uyarınca Yargıtay’ca da karar verilebileceğinden, davalı Hür Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz isteminin, istinaf mahkemesi hükmünün kesin olması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda, öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede, destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin, baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Bölge Adliye Mahkemesi tarafından hükme esas alınan 26/09/2018 tarihli aktüer raporunda; evli ve çocuklu olarak ölen davacılar desteğinin anne babasının sağ olup olmadıkları konusunda dosyada belge bulunmadığı gerekçesiyle, sadece eldeki davanın davacısı olan eş ve çocuklar arasında destek payları ayrılarak tazminatın hesaplandığı görülmektedir. Oysa; desteğin anne babasının sağ olduğu durumda, onlara da destek payı ayırması gerekeceği dikkate alınarak, destekten yararlanacak hak sahiplerinin tamamı net biçimde tespit edilmek suretiyle hesaplama yapılması gerektiği dikkate alınmalıdır. Bu hususta bir araştırma yapılmadan ve hak sahibi olanların tamamı belirlenmeden, destek paylarının tespitiyle hesaplama yapan raporun hükme esas alınması mümkün değildir.
Diğer yandan; davacı eş Havva için hesaplama yapılırken, 01/02/1965 doğumlu olan davacının muhtemel bakiye ömür süresinin 19 yıl olarak kabul edilip bu süre için hesaplama yapılmasında bir hata bulunmamakla birlikte, bu sürenin sonu olan 2037 yılı Eylül ayına (davalı temyiz dilekçesindeki taleple bağlı kalınıp 2038 yılı Ocak ayına) kadar tazminat hesaplanması gerektiği halde, 2038 yılının sonuna kadarki süre için hesaplama yapılıp tazminatın fazla belirlenmesi nedeniyle de rapor, hükme esas alınabilecek nitelikte değildir.
Açıklanan nedenlerle; davacılar desteği Yunus’un anne ve babasının kaza tarihi itibariyle sağ olup olmadıklarının tespiti için gerekli nüfus kayıt örneği temin edilip, sağ olmaları halinde destekten yararlanma hakları bulunduğu için, onların payları da ayrılmak suretiyle tazminat hesabının yapılması; ayrıca, davacı eş Havva için, kendi muhtemel bakiye ömür süresinin sonu olan (davalı vekilinin temyiz dilekçesindeki talebiyle bağlılık gereği) 10/01/2038 tarihine kadar tazminatın hesaplanması için, konusunda uzman bilirkişiden rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Hür Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz dilekçesinin, birkısım davacılar için hüküm altına alınan tazminatlar yönünden kararın kesin olması nedeniyle, HMK’nın 362/1-a ve 362/2 maddeleri uyarınca REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı Hür Sigorta A.Ş. vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi gereğince, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA; aynı Kanun’un 373/2. maddesi uyarınca, dosyanın Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı Hür Sigorta A.Ş.’ye geri verilmesine 07.11.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.