YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9662
KARAR NO : 2021/3048
KARAR TARİHİ : 07.06.2021
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hükmün asıl ve birleşen davada davalı Halk Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede, istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararın Yargıtayca incelenmesi asıl ve birleşen davada davalı Halk Sigorta AŞ vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
-KARAR-
Davacı vekili asıl davada; 21/11/2014 tarihinde davalı …’in sürücüsü, davalı …’in işleteni, davalı Halk Sigorta A.Ş’nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı diğer davalının ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın müvekkilinin kullandığı motosiklete çarpması nedeniyle müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ileri sürerek, yoksun kalınan kazançları ve işgücü kaybı için 10.000,00 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı … şirketleri yasal sorumlulukları oranında olmak üzere davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 15/06/2016 tarihli dilekçesi ile 33.815,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 813.873,46 TL sürekli iş görememezlik tazminatı olmak üzere maddi tazminatı toplamda 847.688,46 TL’ye yükseltmiş, birleşen davada ise asıl davada ıslahla artırdığı maddi tazminat talebi ile manevi tazminat talebinin kaza tarihinden itibaren işleyecek faizinin davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Halk Sigorta A.Ş vekili; müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin faizden dava tarihinden itibaren sorumlu olduğunu belirterek haksız olarak açılan davanın reddini savunmuştur.
Davalı …Ş vekili;… plakalı aracın müvekkili şirkete Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçelerden sorumluluklarının sigortalının kusuru oranında 50.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Davalılar … ve … davaya cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada 33.815,00 TL geçici iş göremezlik ve 268.000,00 TL kalıcı iş görememezlik tazminatları olmak üzere toplam 301.815,00 TL’nin dava tarihinden yasal faizi ile birlikte davalı Halk Sigorta AŞ’den alınarak davacıya verilmesine, 50.000,00 TL kalıcı iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … AŞ’den alınarak davacıya verilmesine, davalılar … ve …’e karşı açılan maddi ve manevi tazminat davalarının feragat nedeniyle ayrı ayrı reddine, birleşen dava yönünden davacının hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı asıl ve birleşen dava da davalı Halk Sigorta AŞ vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesi’nce davalı Halk Sigorta AŞ vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Halk Sigorta AŞ vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlerle ve özellikle HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş olmasına, dava şartları, delillerin toplanması ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına göre asıl ve birleşen davada davalı Halk Sigorta AŞ vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Asıl ve birleşen davada davalı Halk Sigorta AŞ vekilinin diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, çift taraflı trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin desteğinin meydana gelen kazada yaralandığını açıklayıp geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuş, tazminatın belirlenmesi amacı ile bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporda davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır.
Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin ve desteğin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Buna göre temyiz edenin sıfatına göre, davacı tarafından kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari
ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen davada davalı Halk Sigorta AŞ’nin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlenle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının asıl ve birleşen davada davalı Halk Sigorta AŞ yararına Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve ilk derece mahkemesi kararının aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden asıl ve birleşen davada davalı Halk Sigorta AŞ’ye geri verilmesine 07/06/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.