Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/9602 E. 2021/2382 K. 03.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9602
KARAR NO : 2021/2382
KARAR TARİHİ : 03.06.2021

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi

Davacı … vekili Av. … tarafından, davalı …Ş. aleyhine 07/10/2015 gününde verilen dilekçe ile ölümlü trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13/06/2017 günlü kararın davalı vekilinin başvurusu üzerine yapılan istinaf incelemesinde; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine dair verilen 14/11/2019 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
– KARAR –
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalı vekilinin yerinde olmayan aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazasında ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hükme karşı, davalı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince, davalının istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; müvekkilinin oğlu …’ın 01/08/2015 tarihinde içinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın hemzemin geçide kontrolsüz bir şekilde girerek Elazığ-Tatvan seferini yapmakta olan yük treni ile çarpışması neticesinde meydana gelen trafik kazası sonucunda vefat ettiğini, ZMMS poliçesi davalı tarafından düzenlenen … plaka sayılı araç sürücüsünün kazada asli kusurlu olduğunu, davacının kazadan sonra davalı şirkete destekten yoksunluk tazminatı talebinde bulunduğunu, davalının 201757-2 nolu hasar dosyası üzerinden yapmış olduğu inceleme sonucunda davacıya 29/09/2015 tarihinde 20.396,00 TL ödeme yaptığını ancak yapılan ödemenin yetersiz olduğunu belirterek davacı murisinin kusuru oranında belirlenecek destekten yoksunluk tazminatının reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; dava konusu kazada …’ın vefatı sebebiyle hazırlanan aktüer bilirkişi raporuna göre annesi olan davacıya 20.396,00 TL ödeme yapıldığını, ödeme yapılmasına rağmen aleyhlerine dava açıldığını, müvekkili şirketin sigortalısının kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacının zararını ispat etmesi gerektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacı için 59.274,87 TL tazminatın, davalı sigortanın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiş, davalı … şirketi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, müvekkilinin oğlu …’ın içinde yolcu olarak bulunduğu aracın hemzemin geçide kontrolsüz bir şekilde girerek Elazığ-Tatvan seferini yapmakta olan yük treni ile çarpışması neticesinde meydana gelen trafik kazası sonucunda vefat ettiği iddiasıyla destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunmuş, tazminatın belirlenmesi amacı ile bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporda muhtemel yaşam süresi belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış, mahkemece bu rapor hükme esas alınmıştır.
Gerçek zarar miktarı; hak sahiplerinin ve desteğin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır.
Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Buna göre; temyiz edenin sıfatına göre, davacı tarafından kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek (%10 artış ve %10 iskonto, tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) davacının ve desteğin muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK’nin 43. (6098 sayılı TBK’nin 51.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir miktarda indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Hâkim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda, davacının vefat eden oğlu yolcu konumundadır. Soruşturma dosyasındaki ifade tutanaklarına göre, araçta bulunan ve arkadaş olan vefat edenin de aralarında olduğu 7 kişinin halı saha maçına gidiyor oldukları, davalı … şirketi tarafından sigortalı bulunan araç sürücüsünün arkadaşı oldukları anlaşılmaktadır. Davalı
vekili cevap dilekçesinde; olayda hatır taşıması olduğunu belirtmiştir. Yerel mahkeme ve Bölge Adliye Mahkemesince dosyada hatır taşıması bulunmadığı yönünde hatalı şekilde değerlendirme yapılmıştır. O halde, yolcu olan davacının oğlu ile davalı şirketin sigortalısı olan dava dışı araç sürücünün arkadaş olup halı saha maçına gittikleri esnada kazanın meydana gelmesi, taşımada vefat edeninde menfaati bulunması nedeniyle olayda hatır taşıması bulunduğunun kabulü ile tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak karar verilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmak suretiyle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının reddine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 03/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.