YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8151
KARAR NO : 2022/1350
KARAR TARİHİ : 01.02.2022
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nce davanın kabulüne dair karara karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 15/04/2020 tarih, 2020/İHK-8342 sayılı itirazın reddine, dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 14/06/2018 tarihinde müvekkilinin davalı tarafından sigortalanan araçta yolcu olduğu esnada meydana gelen trafik kazası neticesinde yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini talep etmiş, ıslahla talebini 44.880,59 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, başvurunun reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince, başvurunun kabulü ile 44.880,59 TL tazminatın 17/06/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, davalı vekili tarafından yapılan itirazın reddine dair karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma sebebiyle cismani zarar tazmini istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise üniversite hastanelerinin adli tıp anabilim dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine,20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup davanın açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Bu nitelikleri gereği de eksiklik bulunması halinde tamamlanabilir olup olmadıklarına göre ve 6100 sayılı HMK’nın 114 ile 115. maddelerindeki düzenlemeler kapsamında ele alınmaları gerekir. Davanın esasına girilmesine engel olacak nitelikteki dava şartı eksiğinin giderilmesinin her zaman mümkün olduğu durumlarda, HMK’nın 115/2. maddesi gereği eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilip sonucuna göre karar verilmelidir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; 14/06/2018 kaza tarihi itibari ile Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte olup davacı tarafından dosyaya ibraz edilen Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 01/04/2019 tarihli kurul raporun da bahsi geçen yönetmelik hükümlerine göre maluliyet tespitinin yapıldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından verilen 05/01/2020 tarihli davacı tarafça Yönetmelik’e uygun olarak kurul teşkili ile düzenlenen Sağlık Kurulu Raporu sunulması yönündeki ara karar üzerine başvuru sahibi tarafından bu defa 20/01/2020 tarihli Adnan Menderes Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen raporda davacının %68 maluliyeti olduğu tespit edilmiştir.
Şu halde; İtiraz Hakem Heyetince, dosyaya sunulan 01/04/2019 tarihli raporun kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik esaslarına göre düzenlenmiş olması dikkate alınarak, davalının varsa maluliyet raporuna itirazlarının itiraz prosedürü dikkate alınarak incelenmesi, davalı vekilinin UHH kararına ilişkin diğer itirazları da değerlendirilip(usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davalı taraf, davacının emniyet kemeri takmayıp zararın doğmasına veye artmasına neden olduğunu, müterafik kusurlu sayılması gerektiğini savunmuş; İtiraz Hakem Heyeti tarafından, emniyet kemeri ile ilgili somut delil bulunmadığı gerekçesiyle, davalı yanın bu savunmasına itibar edilmemiştir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur, Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılması da gerekebilecektir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. maddesinde “belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında koruyucu tertibat kullanmaları zorunludur… kullanma ve yolların özelliği gözetilerek hangi tip araçlarda sürücülerinin ve yolcularının şehiriçi ve şehirlerarası yollarda hangi şartlarda hangi koruyucu tertibatı kullanacakları ve koruyucuların nitelikleri ve nicelikleri ile emniyet kemerlerinin hangi araçlarda hangi tarihten itibaren kullanılacağı yönetmelikte belirtilir” düzenlemesi yapılmıştır.
Koruyucu tertibatlar bakımından yollama yapılan Karayolları Trafik Yönetmelik’inin 150/2-b maddesinde “M1 sınıfı otomobillerin… bütün koltuklarında bu Yönetmelik’in ekinde yer alan (1) sayılı cetvelde yer alan emniyet kemerinin bulundurulması ve kullanılması zorunludur” düzenlemesine ve aynı Yönetmelik’in 150/3. maddesinde “bu Yönetmelik hükümlerine göre 1995 yılı itibariyle ülkemizde imali yapılan veya yurt dışından ithaline izin verilen M1 sınıfı araçların arka koltuklarında emniyet kemeri bulundurulması ve kullanılması mecburidir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; davacı kollukta alınan ifadesinde, kaza anında araçtan fırladığını beyan etmiş olup; kaza tespit tutanağına göre davacının kaza sırasında emniyet kemeri takıp takmadığı belli değildir. Davacının kazada oluşan yaralanmasının sağ kolda omuzda ve omirilik kemiğinde çok sayıda kırık şeklinde olduğu, maluliyetinin de bu kırıklar nedeniyle oluşan hareket kısıtlılığına ilişkin olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Açıklanan vakıalar karşısında İtiraz Hakem Heyeti’nce; KTK’nun 78. maddesi ve Karayollari Trafik Yönetmelik’inin anılan hükümleri gereği kullanılması gereken emniyet kemerinin takılmaması ile kaza nedeniyle oluşan (omurga kırığı ve buna bağlı hareket kısıtlılıkları) maluliyet arasında illiyet bağı bulunduğunun anlaşılması karşısında, BK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
4- 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13. maddesi ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 17/2. maddesi gereği, davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, tarifeye göre belirlenen nispi vekalet ücretinin 1/5’i tutarında (maktu ücretin altında kalmamak kaydıyla) olması gerektiği gözetilmeden, fazla vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 01/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.