Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/773 E. 2021/3401 K. 21.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/773
KARAR NO : 2021/3401
KARAR TARİHİ : 21.06.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı manevi tazminat talebi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, maddi tazminat isteminin kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
-K A R A R-
1-Dava tarihi 10/01/2008 olmasına rağmen gerekçeli karar başlığında 09/07/2013 olarak yanlış yazılması ve davalılardan … Seyahat Ticaret Ltd. Şti’nin unvanının gerekçeli karar başlığında yanlış yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiş ve bu nedenle bozma nedeni yapılmamıştır.
Hükmüne uyulan bozma ilamında “hükme esas alınan 15/04/2014 tarihli 2962 sayılı Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Özürlü Sağlık Kurulu Raporunun davalılardan … ve … Seyahat Ticaret Ltd Şti vekiline tebliğ edilmediği, bu nedenle anılan davalıların savunma hakkının kısıtlandığı, kabule göre de davacının maluliyetine ilişkin raporun Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden alınacak rapor ile tespit edilmesi gerektiği” gerekçeleriyle bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma uyularak yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne, 51.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı … Otobüs İşletmesinden tahsiline, manevi tazminat istemine yönelik daha evvel verilen karar kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde, 28/01/2020 tarihli duruşma zaptının davalılar vekiline 02/02/2020 tarihinde e-tebligat ile tebliğ edildiği, söz konusu tebligatta bir sonraki duruşmada sözlü yargılama yapılacağının ve davalıların mahkemede hazır bulunmaması halinde yokluklarında hüküm verileceği şerhinin yer aldığı, ancak davalılar vekilinin corona virüs salgını nedeniyle duruşmaya katılamayacağını belirterek 17/03/2020 tarihli mazeret dilekçesi gönderdiği, mahkemece 17/03/2020 tarihli celsede davalılar vekilinin mazeretinin kabulü ile aynı celsede davanın esası hakkında karar verildiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tahkikatın sona ermesi” başlıklı 184. maddesinde “(1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın
bittiğini taraflara tefhim eder.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Aynı Kanun’un “Sözlü yargılama” başlıklı 186. Maddesi ise “(1) (Değişik:22/7/2020-7251/20 md.) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez. (2) Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/20 md.) Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27. maddesinde ise “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
Somut olayda yukarıda açıklanan kanun maddelerinin açık ve emredici hükümlerine rağmen davalılar vekilinin mesleki mazereti kabul edildiği halde, yeni duruşma günü tayin edilmeksizin yargılamanın sonlandırılması ve sözlü yargılama hakkının tanınmaması davalıların hukuki dinlenilme ve savunma hakkını sınırlar mahiyette olduğundan usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekmiştir.
2-Bir davada mahkemenin veya tarafların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka, usulü kazanılmış hak denilir. Bu nedenle, mahkeme kararının, Yargıtay ilgili hukuk dairesi tarafından bozulmasından ve yerel mahkemece bozmaya uyulmasından sonra, mahkemece, hükmün Yargıtay bozma kararı dışında kalarak kesinleşmiş olan kısımları hakkında yeni bir karar verilemez.
Kabule göre de; davacı vekili 05/01/2009 tarihinde davayı ıslah etmiş ve maddi tazminat istemini toplam 51.000 TL’ye yükseltmiştir. Mahkemece alınan 25/07/2014 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu trafik kazası sonucu yaralanması nedeniyle davacının toplam zararının 28.833,23 TL olduğu ve davalıların kusuruna isabet eden miktarın ise 21.624,92 TL olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece 26/11/2014 tarihli 2013/238-2014/569 sayılı kararda 25/07/2014 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak davalıların kusuruna isabet eden 21.624,92 TL’ye hükmedilmiş ve bu karar yalnızca davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Ardından Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 22/02/2018 tarihli 2015/7670 esas ve 2018/1228 karar sayılı ilamı ile karar bozulmuş ve mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda davacı yararına 51.000 TL maddi tazminata hükmedilmiştir. Dolayısıyla mahkemenin 26/11/2014 tarihli 2013/238-2014/569 sayılı kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmediğinden bu karar ile hükmedilen 21.624,92 TL davacı yönünden kesinleşmiş ve bu hususta davalılar yararına usuli kazanılmış hak oluşmuştur.
Şu durumda; mahkemece davalılar yararına oluşmuş olan usuli kazanılmış hak gözetilmeksizin davacı tarafından temyiz edilmeyerek kesinleşen 21.624,92 TL’yi aşar şekilde hüküm tesis edilmesi doğru değildir. Kararın açıklanan nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle taraflar yararına BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine 21/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.