Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/5220 E. 2021/7683 K. 27.10.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/5220
KARAR NO : 2021/7683
KARAR TARİHİ : 27.10.2021

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılama sonucunda; davacının davasının kabulüne dair verilen kararın davalı vekilinin başvurusu üzerine yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin itirazının reddine dair verilen 29/01/2020 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurusunda; 19.06.2017 tarihinde davacının yolcu olduğu davalıya sigortalı aracın karıştığı tek taraflı kaza sonucu davacının yaralandığını belirterek fazlaya dair talep hakkı saklı kalmak üzere 100,00 TL geçici ve 100,00 TL sürekli işgöremezlik tazminat alacağının başvuru tarihi 04.04.2019 tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, dava değerini 64.769,26 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davacının talebinin kabulü ile 5.569,45 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 59.199,81 TL sürekli iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 64.769,26 TL tazminatın 17.04.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine ödenmesine karar verilmiş; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine itirazın reddine karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, hakem kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; davacının kazadaki yaralanmasından kaynaklanan maluliyet oranının, uzman bilirkişi heyeti tarafından, kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümlerine uygun biçimde belirlenmiş ve bu raporun hesaplamaya esas alınmış olmasına; saptanan iyileşme süresine ilişkin geçici işgöremezlik zararının trafik sigortasının teminatı kapsamında olmasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nın 51. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirme yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Hatır taşımasından ya da kullanmadan söz edebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının söz konusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve tazminattan indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Ayrıca hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi, indirim yapacak ise de Dairemizin uygulamalarına göre %20 oranında hatır taşıması indirimi yapması gerekmektedir.
Somut olayda, dava dosyasındaki ifadelerden davacı ve sürücünün arkadaş oldukları anlaşılmıştır.
İtiraz Hakem Heyetince; sürücü ve yolcunun ifadelerinden tamamen başvuranın yararına ve menfaatine yapılmış bir taşıma olduğu anlaşılamadığı ve somut olayda hatır taşımasına ilişkin bir bilgi ve belge bulunmadığı gerekçesiyle davalının itirazı reddedilmiştir.
Dosya kapsamından davacı yolcu ile dava dışı araç sürücünün arkadaş oldukları ve birlikte seyehat ettikleri sabit olup, sürücü ile arkadaş olan davacının taşımada bir yararı olduğu ve karine olarak davacı yararına hatır taşıması bulunduğunun kabulü hayatın olağan akışına uygun görünmektedir. Bu nedenle de; karineden yararlanan ve taşımanın hatır için yapıldığını savunan davalı taraf ispatla mükellef olmayıp, hatır taşıması bulunmadığını ispat yükünün davacı yanda olduğu gözetilerek değerlendirme yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalı tarafça davacının emniyet kemeri takmayarak yaralanmasına yol açan kazada müterafik kusurunun bulunduğu savunulmuş, itiraz hakem heyetince kaza tespit tutanağında kazanın meydana geldiği esnada başvuru sahibinin emniyet kemerinin takılı olup olmadığına ilişkin bilgi bulunmadığı, maluliyetinin omuz bölgesinden olup, emniyet kemeri ile maluliyet arasında doğrudan bir illiyet bağı kurulamadığı gerekçesiyle itirazının reddine karar verilmiştir
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52.maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir defi olmadığından mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir.
Somut olayda, kaza günü yolcu olan davacının araçta ön koltukta seyir halindeyken meydana gelen trafik kazası sonucu yaralandığı ifadelerden anlaşılmaktadır. Trafik kazası tespit tutanağında emniyet kemerinin takılı olup olmadığının belirsiz olduğu, davacının bacak ve omuz bölgesinden yaralandığı anlaşılmaktadır.
Açıklanan vakıalar karşısında İtiraz Hakem Heyeti’nce; KTK’nun 78. maddesi ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin anılan hükümleri gereği kullanılması gereken emniyet kemerinin takılması halinde de, kaza nedeniyle oluşan maluliyetin oluşup oluşmayacağı ve emniyet kemeri takılmayışı ile oluşan maluliyet arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı konusunda, uzman doktor bilirkişi heyetinden rapor alınması; koruyucu ekipmanın takılmadığı ve bu durumun maluliyetle illiyeti bulunduğunun saptanması halinde, BK’nın 52. maddesi uyarınca tazminattan müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
4- Kabule göre, Sigortacılık Kanunu 30/17 maddesi ile 19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazetede yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesinde “Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu vekalet ücretinin altında kalması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) (3) ve (4) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 27/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.