YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/4568
KARAR NO : 2021/6255
KARAR TARİHİ : 06.10.2021
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazası nedeniyle maddi tazminatı istenmesi üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davalının itirazının reddine dair verilen 08.03.2019 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, 12.10.2016 tarihinde davacının yolcu olduğu tescilsiz motosiklet ile davalıya … ile sigortalı araç ile 23 DD 245 plakalı aracın çarpışması sonucu müvekkili davacını yaralandığı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100.-TL geçici ve kalıcı maluliyet talep etmiştir.Davacı vekili bedel arttırım dilekçesi ile de talebini 105.529,20.-TL’ye yükseltmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakemince, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre;Başvurunun kabulü ile belirlenen sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin 105.529,20.-TL’nin 19.06.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline, karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiş, itiraz hakem heyetince davalının itirazın reddi kararına karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların, haksız fiilin tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
kara Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nın 30.05.2018 tarihli raporunda çalışma gücü ve meslekte kazanma gücü kaybı oranı tespit işlemleri yönetmeliğine göre başvurucunun meydana gelen kaza sebebi ile %8,1 oranında malul kaldığı bildirilmiştir. Anılan rapora karşı davalı tarafça, davacının muayene edilmeden rapor düzenlenmesinin hatalı olduğu, tespit edilen arazın kaza ile arasında illiyet bağının olup olmadığının araştırılması gerektiği ve diğer yönlerden itiraz edilmiştir.
Kaza tarihinin 12.10.2016 olduğu dikkate alındığında, kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine esas alınarak rapor düzenlenmesi gerekirken hatalı raporla karar verilmesi bozmayı gerektirmektedir.
Bu nedenle hakem heyetince yapılacak iş, davacıda oluşan maluliyet oranının tespitine yönelik olarak,Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine uygun ve temyiz edenin sıfatına göre kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle hasıl olacak sonuca göre gerekirse davalının usuli kazanılmış hakları da gözetilerek aktüer bilirkişiden ek rapor alınarak karar verilmek üzere itiraz hakem heyeti kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
3-Davacı vekilinin hakeme başvuru dilekçesi ekinde davacının Tunceli müftülüğü sözleşmeli kuran kursu öğrencileri ile imam hatiplere ait maaş bordrosu örneğini sunmuştur. Dosyada davacının görevine ilişkin başka bir araştırma yapılmamıştır. Davacının memur olup olmadığı ve gödevi nedeni ile geçici iş göremezlik süresi içerisinde maaşını almaya devam etmekte olup olmadığı anlaşılamamıştır, davacının memur olması halinde bu dönemdeki zararı, varsa bu süre içerisinde çalışamadığı için alamadığı ek ödemeler kadardır.
Bu durumda, davacının memur ya da işçi statüsünde olup olmadığı araştırılarak, memur olması halinde geçici işgöremezlik süresi içerisinde maaşı eksik ödenmiş ise buna ilişkin fark bedeli ve varsa bu süre için mahrum kaldığı ek ödemeler, döner sermaye gelirleri gibi ek gelirleri araştırılarak çalışmadığı dönem hesabında (varsa) bu gelirler esas alınmak suretiyle, işçi olması halinde ise geçici işgöremezlik süresi için ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılarak, hesaplama yapılması için ek aktüerya raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
5684 sayılı Yasanın 30/17. maddesi ve 19.01.2016 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 29598 sayılı Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6/son maddesine göre, takdir edilmesi gereken vekalet ücreti AAÜT’ye göre Asliye Mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’idir.
Somut olayda İtiraz Hakem Heyeti’nce, AAÜT uyarınca hesaplanan nispi vekalet ücreti takdir edilmiştir. Davalı vekilinin karara itiraz etmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan ilkelere göre davacı yararına hükmedilmesi gereken vekalet ücreti AAÜT’ne göre Asliye Mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi,ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,(2), (3) ve (4)numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 06/10/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.