YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3656
KARAR NO : 2021/4091
KARAR TARİHİ : 01.07.2021
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nce verilen başvurunun kabulüne dair karara karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 28.08.2020 gün ve 2020/İHK-14950 sayılı kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonu başvurusunda, 07.11.2011 tarihinde davalıya trafik sigortalı aracın davacı yayaya çarpması neticesinde meydana gelen kazada yaralanarak malul kaldığını beyanla, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.000,00 TL geçici işgöremezlik, 195.000,00 TL kalıcı işgöremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nce tüm dosya kapsamına göre; başvurunun kısmen kabulü ile 62.751,20 TL tazminatın 13.06.2019 tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş; karara karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti’nce davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gerekmektedir. Sözkonusu belirlemenin ise, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; davacı tarafça ibraz edilen …Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 04.10.2019 tarihli rapor ile Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine %3 maluliyeti bulunduğu belirlenmiş, hakem heyetince alınan 27.04.2020 tarihli adli tıp uzmanları heyet raporunda; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü KaybıYönetmeliği hükümlerine göre; kulak kepçesi üst taraftaki yara sekelinin plastik cerrahi ile onarımının mümkün olması halinde meydana gelmiş anatomik eksikliğin düzeltilmesi durumunda maluliyetin söz konusu olmadığı, plastik cerrahi ile düzelemeyecek durumda ise %2,1 maluliyeti bulunduğu belirlenmiş; mevcut tıbbi belgelerde bu yönü aydınlatan bilgi mevcut olmadığına da değinilmiş, hakem heyetince %2,1 maluliyet oranı hükme esas alınarak karar verilmiştir. Söz konusu rapor kaza tarihinde yürürlükte olan Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmişse de davacıda maluliyete neden olan arazın kalıcı olup olmadığı açıklığa kavuşturulmamış olup eksik inceleme ile hüküm verilemez.
O halde itiraz hakem heyetince; kazayla ilgili eksik kalan tedavi evrakları temin edildikten sonra, söz konusu yara sekelinin iyileşmesinin mümkün olup olmadığı ve kalıcı maluliyete neden olup olmadığı hususlarının açıklığa kavuşturulması amacıyla Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan olay tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine uygun önceki raporların da irdelendiği gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde eksik inceleme ile davalı vekilinin anılan yöne ilişkin itirazlarının reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3- 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13. maddesi ve karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 17/2. maddesi gereği, davacı yararına hükmedilecek vekalet ücretinin, tarifeye göre belirlenen nispi vekalet ücretinin 1/5’i tutarında (maktu ücretin altında kalmamak kaydıyla) olması gerektiği gözetilmeden, fazla vekalet ücretine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 01/07/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.