Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/3634 E. 2021/3548 K. 23.06.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/3634
KARAR NO : 2021/3548
KARAR TARİHİ : 23.06.2021

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 28/02/2020- 2020/İHK-4789 sayılı kararın, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği görüşüldü:

-K A R A R-
Davacı vekili; 11.02.2018 tarihinde davalıya sigortalı … plakalı araç ile seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu gerçekleşen tek taraflı kazada yolcu olan davacının yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL sürekli iş göremezlik, 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren faiziyle ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 15.11.2019 tarihli bedel arttırım dilekçesi ile de kalıcı maluliyete ilişkin talebini 137.307,75 TL’ye ve geçici maluliyete ilişkin talebini 9.615,03 TL’ye yükseltmiştir.
Sigorta Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, başvurunun kabulü ile 137.307,75 TL sürekli iş göremezlik tazminat 9.615,03 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 146.922,78 TL’nin 11.07.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal temerrüt faizi ile davalı … şirketinden alınarak başvuru sahibine verilmesine karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir. Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından davalının itirazın reddine dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine,01.06.2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda, Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından hükme esas alınan Dicle Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nın 26.06.2019 günlü raporunda davacının maluliyetinin Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirilmesi Hakkındaki Yönetmeliğine göre değerlendirilmesi sonucunda davacının özür oranının %18 oranında olduğu bildirilmiştir. İtiraz Hakem Heyetince, davalı … vekilinin hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı olduğuna dair yaptığı itiraz reddedilmiştir.
11.02.2018 kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümleri esas alınması gerekirken kaza tarihinde yürürlükte olmayan yönetmeliğe göre düzenlenen raporun karara dayanak yapılması doğru olmamıştır.
O halde, İtiraz Hakem Heyetince Adli Tıp Kurumundan “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre iş gücü kaybının tespiti yönünden rapor alınıp, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
3-Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK’nin 43.(6098 sayılı TBK’nin 51.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda; davacı davalıya sigortalı araçta yolcu konumundadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde olayda hatır taşıması olduğunu savunmuş, İtiraz Hakem Heyetince dosyadaki evraklardan salt davacının menfaatine bir taşıma olduğu anlaşılamadığı gerekçesiyle davalının itirazının reddine karar verilmiştir.
Soruşturma aşamasındaki ifadelerden davacının ve dava dışı araç sürücüsünün arkadaş oldukları saat 02.30 sıralarında Bağırvara doğru seyir halinde oldukları anlaşılmaktadır. Dosya içeriğinden, somut olayda davacının davalı sigortaladığı araçta hatır için taşındığının kabulü gerekir.
Bu durumda, İtiraz Hakem Heyetince karar verilirken, somut olayda hatır taşıması bulunduğu kabul edilerek tazminattan Dairemizin yerleşik uygulaması uyarınca % 20 oranında hatır taşıması indirimi yapılması gerekirken yazılı olduğu şekilde ve hatalı gerekçe ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Kabule göre de; Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurusu kabul edilen ve kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına toplam 14.503,82 TL vekalet ücretine hükmedilmiştir. Davalı vekili tarafından davacı lehine hükmedilen vekalet ücreti de itiraza konu edilmiş, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince davalının vekalet ücretine ilişkin itirazının reddine karar verilmiştir.
Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 17. fıkrası ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliği’n 16. maddesinin 13. fıkrası uyarınca “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 17/2. maddesinde ise “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir” düzenlemesi yapılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; Uyuşmazlık Hakem Heyetince davacı yararına hükmedilecek vekalet ücreti için yukarıda adı geçen Yönetmelik’in 16. maddesinin 13. fıkrasının uygulanması gerektiği gözetilerek AAÜT’nin 13. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken tam nispi vekalet ücretine hükmedilmesi ve İtiraz Hakem Heyetince davalı … vekilinin bu yöne ilişkin itiraz başvurusunun reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 23/06/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.