Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/2820 E. 2021/1877 K. 27.05.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/2820
KARAR NO : 2021/1877
KARAR TARİHİ : 27.05.2021

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Davacı … tarafından, davalı … şirketleri aleyhine verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine Hakem Heyeti tarafından yapılan yargılama sonunda; İtiraz Hakem Heyetinin itirazın kısmen kabulüne dair verilen kararının davacı vekili tarafından süresi içinde temyizi istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, 25.01.2017 tarihinde davacının içinde yolcu olduğu araç ile davalıların trafik sigortacısı (ZMSS) ve Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortacısı olduğu araç arasında gerçekleşen trafik kazasında davacının yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 15.001,00 TL kalıcı ve geçici iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş;16.08.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile sürekli iş göremezlik için 190.312,31 TL, geçici iş göremezlik için 21.709,20 TL olmak üzere toplam 212.021,51 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacı tarafından dosyaya sunulan raporun kaza tarihinde geçerli yönetmeliğe göre alınmış bir maluliyet raporu olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin hiçbir sorumluluklarının bulunmadığını belirterek başvurunun reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; başvuru sahibinin, davalı T. Nippon Sigorta A.Ş’den olan talebinin sulh ile sonuçlanmış olması nedeniyle maluliyet tazminatı, vekâlet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına, davalı Allianz Sigorta A.Ş tarafından 212.021,51 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının 04/05/2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş; karara, davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir. İtiraz Hakem Heyetince, davalı Allianz Sigorta A.Ş vekilinin itirazlarının kısmen kabulü ile hakem kararının düzeltilerek hüküm kurulmasına, başvuru sahibinin davalı Türk Nippon Sigorta A.Ş’den olan talebinin sulh ile sonuçlanmış olması nedeniyle maluliyet tazminatı, vekâlet ücreti ve yargılama gideri takdirine yer olmadığına, başvuru sahibinin davalı Allianz Sigorta A.Ş’den olan talebinin kısmen kabulü ile davalı Allianz Sigorta A.Ş tarafından 44.389,77 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 04.05.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte başvuru sahibine ödenmesine, başvuru sahibinin geçici iş göremezlik tazminatı talebinin 01.06.2015 tarihli değişiklik ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları gereğince anılan zarardan davalının sorumluluğu kalmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiş; itirazın kısmen kabulüne dair karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekilin diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu olay 25.01.2017 tarihinde meydana gelmiş, davalı tarafından karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi 26.05.2016 tarihinde düzenlenmiş, başvuru 09.05.2017 tarihinde yapılmıştır.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 14 Mayıs 2015 gün 29355 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak 01 Haziran 2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Olay tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı …nın 90. maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme ve zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı kapsamı dışında bulunan hallerin düzenlendiği 92/i maddesindeki “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” şeklindeki düzenleme Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa mahkemesinin iptal kararı ile zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatların zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarına göre belirleneceğine dair düzenleme ve sigorta teminatı dışında kalan hallerin poliçe genel şartları ile düzenleneceğine dair düzenleme iptal edilmiştir.
Anayasa mahkemesinin iptal kararının henüz kesinleşmemiş dosyalara etkisi yönünden yapılan değerlendirmede; Anayasanın 152. maddesinde “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır. Mahkeme, Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi görmezse bu iddia, temyiz merciince esas hükümle birlikte karara bağlanır.
Anayasa Mahkemesi, işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar. Bu süre içinde karar verilmezse mahkeme davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandırır. Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır.
Anayasa Mahkemesinin işin esasına girerek verdiği red kararının Resmî Gazetede yayımlanmasından sonra on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla tekrar başvuruda bulunulamaz.” düzenlemesi yapılmıştır. Madde metninden de
anlaşılacağı gibi somut norm denetimi amacıyla Anayasa Mahkemesine başvuru yapılan hallerde mahkeme Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı ve Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkemenin buna uymak zorunda olduğu düzenlenmiştir. Anayasası’nın 153/5-6 maddesinde “…İptal kararları geriye yürümez. Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Danıştay ve Yargıtay tarafından kabul edilen uygulamaya göre iptal kararının bağlayıcılığı ve ne zaman hukuki sonuç doğuracağı sorununa ilişkin olarak T.C. Anayasası’nın 153/6. maddesinde, “Anayasa Mahkemesi kararları Resmî Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.” düzenlemesi mevcut olup, bu düzenlemenin doğal sonucu olarak Anayasa Mahkemesi’nce bir kanun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün ya da bunların belirli hükümlerinin Anayasa’ya aykırı bulunarak iptal edildiğinin bilindiği halde görülmekte olan davaların Anayasa’ya aykırılığı saptanan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesi, Anayasa’nın üstünlüğü prensibine ve hukuk devleti ilkesine aykırı düşeceği için uygun görülmeyeceği kabul edilmektedir. (Danıştay 4. Dairesi. 09.05.2011 tarih ve 2011/2546 E., 2011/3384 K. sayılı kararı). Bu konudaki Anayasa Mahkemesinin 12.12.1989 tarih ve 1989/11-48 sayılı kararında; “Anayasanın 152. maddesine göre, itiraz yoluna başvuran mahkemeler, Anayasa Mahkemesi’nce verilecek kararlara uymak zorundadırlar. Bu durumda, itiraz eden mahkeme, elinde bulunan ve Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından önce açılmış olan bir davayı Anayasa Mahkemesi kararına göre çözecek ve doğrudan iptal kararının etkisini önceye uygulayacaktır. Aynı durum, itiraz yoluna başvurmayan mahkemeler yönünden de geçerlidir. İptal davası veya itiraz üzerine bir kuralın iptali sonucu, mahkemeler bakmakta oldukları davaları bu karara göre çözmekle yükümlüdürler. 09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; “Sonradan çıkan içtihattı birleştirme kararının, Temyiz Mahkemesinin bozma kararına uyulmakla meydana gelen usule ait müktesep hak esasının istisnası olarak henüz mahkemede veya Temyiz Mahkemesinde bulunan işlere tatbiki gereklidir. Anayasa Mahkemesi iptal kararlarında da aynı ilke geçerlidir.” şeklinde açıklama yapılmış, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.07.2011 tarihli ve 2011/1-421 Esas, 2011/524 K. sayılı kararında da “Eldeki dava sonuçlanıp kesinleşmeden o davaya uygulanabilecek olan yasa metni Anayasa Mahkemesince iptal edilip, yürürlüğün durdurulmasına karar verildiğine göre, iptal kararı sonucu oluşan durumun 05.09.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK’da da belirtildiği üzere maddi anlamda kesinleşmemiş olup, derdest olan eldeki davaya da uygulanması zorunludur.” denilmiş, aynı yöndeki içtihat, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 21.03.2012 tarihli ve 2012/20-12 E., 2012/232 K. sayılı kararında da oy birliği ile kabul edilmiştir. Keza 21.01.2004 tarihli ve 2004/10-44 E., 2004/19 K. sayılı ve 03.02.2010 tarihli ve 2010/4-40 E., 2010/54 K. sayılı kararlarında da: “Uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesince iptaline karar verilirse, usulü kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal sonrası oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir.” yönünde değerlendirme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir.
Açıklanan nedenlerle Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı …nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı gereğince, uyuşmazlığa konu geçici iş göremezlik tazminat talebinin davalı … şirketi Allianz Sigorta A.Ş’nin sorumluluğu kapsamında kaldığı gözetilerek bir karar verilmek üzere itiraz hakem heyeti kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 27/05/2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.