Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/26284 E. 2022/11470 K. 05.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/26284
KARAR NO : 2022/11470
KARAR TARİHİ : 05.10.2022

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 17. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalılar …, … ve … vekillerince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 05/10/2022 Çarşamba günü davalı … vekili Av. … davalı asıl … ve vekili Av. … ile davalı asil … geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı asıl … ve … ile tarafların vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, müvekkili banka ile dava dışı şirket arasında kredi sözleşmesi imzalandığını, davalılardan … ve …’in müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile bu krediyi imzaladıklarını, İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğünün 2015/3508 sayılı dosyası üzerinden takip yaptıklarını, takibin sonuçsuz kaldığını, davalılardan …’in maliki olduğu altı taşınmazdan üç tanesini 20/01/2015 tarihinde davalı …’a, kalan üç tanesini de davalı …’ya devrettiğini, diğer davalı …’in ise üç taşınmazını 05/02/2015 tarihinde davalı …’a temlik ettiğini ve yapılan devir işlemlerinin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla yapıldığını belirterek tasarrufların iptalini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmiş; karara karşı davalılardan …, … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince, davalılardan … ve …’ın istinaf başvurusunun esastan reddine, davalılardan …’ın istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalılardan …, … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanunu’nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK 283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK’nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK 281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK’nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Dosya kapsamından, davalılar arasında tasarrufun iptalini gerektiren herhangi bir akrabalık ya da tanışıklık olduğunun ispatlanmadığı, satış bedelleri ile satış tarihindeki rayiç bedeller arasında misli fark bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davaya konu taşınmazların satışının aynı gün yapılmış olması, tasarrufun iptali için yeterli değildir. Şu durumda bölge adliye mahkemesince, tasarrufun iptali koşulları oluşmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; temyiz edilen Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 8.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalılar … ve …’ya verilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davalı … yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı …, … ve …’a geri verilmesine 05/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.