Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/25921 E. 2022/16909 K. 13.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/25921
KARAR NO : 2022/16909
KARAR TARİHİ : 13.12.2022

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Tarsus 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün temyizen tetkiki davacı vekili ile davalılar …, … ve … vekilleri tarafından talep edilmiş, davalılar … ve … vekilince duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 13.12.2022 Salı günü davalılar Mehmet ve … vekilleri Avukat … geldi; davacı adına gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalılar vekili dinlendikten sonra dosya incelendi gereği düşünüldü.

-K A R A R-

Davacı vekili, 01.02.2012 tarihinde borçlular murisi …’in sevk ve idaresindeki trafik sigortasız araç ile karıştığı tek taraflı kaza sonucu vefat ettiğini, mirasçıların yaptığı başvuru üzerine ilgililere 216.459,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemeler için aracın kusurlu sürücüsüne, işletenine ve diğer sorumlulara rücu etme hakkının olduğunu, Tarsus 2 İcra Müdürlüğünün 2018/410 sayılı dosyası ile davalı borçlular aleyhine icra takibi başlatıldığını, borçluların itirazı ile takibin durduğunu, yapılan itirazın yasal dayanaktan yoksun ve mesnetsiz olduğunu, bu nedenlerle davalıların itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalıların haksız itirazları nedeniyle % 20 oranında tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, takip konusu olan ve kazaya karışan aracı 8 yıl önce sattığını, alacaklı tarafa detaylıca bunu izah ettiğini, davacı tarafın buna rağmen hiçbir araştırma yapmaksızın kötü niyetli olarak huzurdaki itirazın iptali davasını açtığını, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, haksız takibin iptaline, davacı tarafın, hiçbir inceleme ve araştırma yapmaksızın, tarafın kolaylıkla elde ettiği “Araç Satış Sözleşmesini” temin etmeksizin, müvekkili aleyhinde takip açmasının “kötü niyet” göstergesi olduğunun kabulü ile, toplam takip tutarının % 20’si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini beyanla, davanın reddini savunmuştur.
Davalılar … ve … vekili, davacı tarafın kendilerine ödemeyi 3. kişi olmaları sebebiyle yaptığını desteğin kusurundan bağımsız olarak talep haklarının olduğunu, rücu ve tahsil haklarının olmadığını takip ve talepte haksız olan davacının % 20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini beyanla, davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, davalı … bakımından KTK 20/d maddesi uyarınca, diğer mirasçı davalılar bakımından ise doğrudan davalılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davalılara yansıtılamayacağına, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde, desteğinden yoksun kalan davacıları etkilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere Tarsus 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 07.01.2020 tarih ve 2018/90 Esas, 2020/4 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesinin 1.fıkrası (b) bendinin 2. maddesi uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla; davanın davalılar … ve … yönünden kabulü ile; davalıların Tarsus 2. İcra Müdürlüğünün 2018/410 Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın 210.445,54 TL asıl alacak 1.816,17 TL işlemiş faiz olmak üzere 212.261,71 TL üzerinden iptali ile, takibin bu miktar üzerinden devamına, alacağın likit olmaması sebebi ile davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine, davanın davalılar … ve … yönünden usulden reddine, şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili, davalı … vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi, HMK’nın 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davalı … vekili ile davalılar … ve … vekilinin yerinde görülmeyen tüm ve davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazası sonucunda vefat nedeniyle ödenen destekten yoksun kalma tazminatının rücuen tahsiline yönelik başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf, kaza tespit tutanağı ve tescil kayıtlarına göre aracın işleteni olarak davalı … göründüğünden, buna dayanarak davalı aleyhine icra takibinde bulunmuş, davalı taraf davalının 01.02.2012 olay tarihinden önce 11.03.2010 tarihli noter satış sözleşmesi ile aracını bir kısım davalılar murisi sürücüye sattığını, alıcının, aracın trafik kaydını, adına tescil ettirmediğini belirtmiş, mahkemece bu nedenle davanın reddine karar verilmiştir. Kaza tespit tutanağına göre işletenin, davalı görünmesine, davacı …’nın buna dayanarak davalı aleyhine takipte bulunmasına/dava açmasına, davalının olay tarihinden önce aracını, noter satış sözleşmesi ile satmasına, takip tarihi itibariyle tescilin gerçeklememiş olmasına göre davalı …’in aleyhine dava açılmasına sebebiyet verdiğinden, davalı taraf lehine vekalet ücreti verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, belirlenen bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca düzeltilerek onanması uygun görülmüştür.
Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı … vekili ile davalılar … ve … vekilinin yerinde görülmeyen tüm ve davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 9 numaralı bendinde yazılı “Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,” tümcesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak bent numaralarının buna göre yeniden teselsül ettirilmesine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz giderlerinin davalılar …, … ve …’e yükletilmesine, duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, Dairemiz karar örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 13.12.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.