YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/25916
KARAR NO : 2022/7854
KARAR TARİHİ : 25.05.2022
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 25.05.2022 Salı günü davacılar vekili Av….. ile davalı … vekili Av. …. ve davalılar ….. ve diğerleri vekili Av. … geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafların vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı alacaklı vekili, davalı borçlu ….. Otomotiv Yedek Parça ve Makine San.Tic. Ltd. Şti. ve … hakkında takip yaptıklarını takibin semeresiz kaldığını, davalı …’nin dava konusu taşınmazı davalı …’e devrettiğini belirterek, davalılar arasındaki tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin taşınmazı raiç bedelden aldığını ve bedelini banka aracılığı ile ödediğini haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Diğer davalılar vekili, taşınmazın davacnın alacak davası açmadan önce , taşınmaz ve üzerindeki binalar ile birlikte 9.700.000,00 TL’ye satıldığını, müvekkilerinin mal kaçırma amacı olmadığını belirtmiştir.
İlk derece mahkemesince, davalı alıcının taşınmazın satışının gerçek olduğunu ve 9.700.000,00 TL ödeme yaptığını iddia ettiği, davalı …’e ait hesaptan ve ortak hesabından yapılan ödemelerin tutarları, taşınmazın arsa ve bina olarak satışına ilişkin düzenlenen 12.02.2014 ve 13.02.2014 tarihli faturaların düzenlenmesinden sonra, 13.02.2014 tarihinde ipotek alacaklısı bankanın ipoteğin fekki için yazı yazması dikkate alındığında alacaklıdan mal kaçırmak, alacaklıyı zarara uğratmak kastıyla yapılan bir devrin bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi, İİK 278. maddeye göre misli fark bulunmadığından ve İİK 280 maddeye göre tanışıklık da ispatlanmadığından tasarrufun iptali nedenleri oluşmadığı, ilk derece mahkemesince verilen kararın doğru olduğu gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermiş, hüküm yine davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır ( İİK.md.281 ). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı ). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır. Öte yandan, İİK 280/3 maddesine göre borçlunun ticari işletmesinin ya da iş yerinde bulunan ticari mallarının tamamını veya önemli bir kısmının borçludan devir ya da satın alarak işletmeye başlayan yahut bu malların bir kısmını borçludan almakla beraber iş yerini sonradan işgal eden 3.kişinin borçlunun alacaklarına zarar vermek kastını bildiği ve borçlunun da bu hallerde alacaklılarına zarar verme kastıyla hareket ettiği kabul olunur. Bu karinenin aksi ancak alacaklıya devir, satış veya ticari işletmenin terk edildiği tarihten en az 3 ay önce durumun yazılı olarak bildirildiği veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaların asılmasıyla birlikte ticari sicil gazetesiyle bu mümkün olmadığı taktirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğu ispat edilerek çürütülebilir.
Somut olayda, dava konusu taşınmaz 28.01.2014 tarihinde davalı borçlu Üstün İş Döküm Makine San.Tic.AŞ tarafından davalı …’a satılmıştır. Taşınmaz arsa vasfı ile tapuda kayıtlı olmakla birlikte üzerinde fabrika binalarının olduğu sabittir. Davalı üçüncü kişi taşınmazı aldığını, üzerindeki işletme ile birlikte bir devir olmadığını iddia etmektedir. 05.06.2018 tarihinde yapılan keşifte binaların boş olduğunun tesbiti yapılmıştır. Ancak, davacı alacaklı ile borçlular arasındaki alacağa ilişkin olarak açılan İzmir 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/200 Esas sayılı dava dosyasında 09.05.2014 tarihinde yapılan keşifte fabrika binasının içindeki makine ve üretilen mallara ilişkin olarak değerlendirme yapıldığı görülmüştür.
Yapılacak iş, İzmir 13.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/200 Esas sayılı dava dosyasının celp edilerek, keşif tutanağı ve bilirkişi raporlarının incelenmesi, 28.01.2014 tarihindeki satıştan 5 ay sonra yapılan keşifte ticari faaliyetin devam etme gerekçesi, faaliyetin kimler tarafından devam ettirildiği, fabrikanın ne zaman, ne için kimin tarafından boşaltıldığı hususları üzerinde durularak, oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan eksik inceleme ile ve bölge adliye mahkemesinin ilk kararında bu konuda araştırma yapılması konusunda saptaması varken, her iki mahkeme tarafından bir değerlendirme yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyize konu yerel mahkeme kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, HMK 373/1 maddesi gereğince istinaf mahkemesinin esastan red kararının kaldırılarak dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi gönderilmesine, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 25/05/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.