YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/24942
KARAR NO : 2022/9679
KARAR TARİHİ : 29.06.2022
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Karaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı … vekili Av. … tarafından, davalılar … Sigorta A.Ş, … ve … aleyhine 09/12/2014 gününde verilen dilekçe ile trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen 26/11/2020 günlü karara karşı davacı vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusu üzerine yapılan incelemede; istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen 01/09/2021 günlü Konya Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi kararının Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 11/08/2013 tarihinde dava dışı ….’in sevk ve idaresindeki, davalı …Ş. nezdinde … poliçesi bulunan …. plakalı araç ile, davalı sürücü … sevk ve idaresindeki davalı … A.Ş. nezdinde … poliçesi bulunan …. plakalı otomobilin çarpışması sonucu meydana gelen trafik kazası nedeniyle, …. plakalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, yüzünde sabit iz kaldığını, işitme kaybı yaşadığını, ayağının kırıldığını belirterek maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalılar; davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davacının maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş; karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, bölge adliye mahkemesince, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; bölge adliye mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
2- Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Mahkemece; Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nin 25/07/2016 tarihli, meydana gelen kaza nedeniyle davacının 1 ay süre ile geçici işgöremez halinde kaldığı, yüzündeki yara izinin plastik cerrahi ile bir miktar giderilebileceği; ancak tamamen yok edilemeyeceği, plastik cerrahi bedeline ilişkin 01/07/2020 tarihli uzman raporu, davacıya 25/04/2014 tarihinde yapılan ödeme, Adli Tıp Genel Kurulu tarafından düzenlenen 27/07/2017 tarihli rapor ile meydana gelen kaza nedeniyle davacının yaralanmasının fonksiyonel araz bırakmadan iyileştiği ve sürekli maluliyet tayini olmadığına ilişkin raporu doğrultusunda, davacının karşılanmamış maddi zararının kalmadığı gerekçesi ile maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54. maddesi (Borçlar Kanunu m.46.) gereğince davacının uğradığını iddia ettiği cismani zararların tazminine ilişkin olup, sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlâl etmesi hali özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlâli halinde mağdurun malvarlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddî zararın türleri; masraflar, çalışma gücünün kısmen veya tamamen kaybından doğan zararlar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan zararlar şeklinde düzenlenmiştir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin ekonomik geleceğinin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan uğraması muhtemel zararlar TBK m. 54’de “ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar” şeklinde ifade edilmiştir. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişinin bu ihlâl nedeniyle ekonomik geleceği sarsılmış olabilir. Bu tür zararlar çalışma gücünün tamamen veya kısmen kaybı nedeniyle ortaya çıkan zararlar dışında ekonomik geleceğin sarsılmasının meydana getirdiği zararlardır. Ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle ortaya çıkan zararlar müstakbel zararlardır ve bu zararlar çalışma gücünde bir azalma olmasa dahi meydana gelmektedir.
Vücut bütünlüğü ihlâl edilen kişi çalışma gücünde bir azalma meydana gelmese dahi iş piyasasında yeni bir iş bulmakta veya eski işini korumakta güçlük çekmekte veya aynı işte çalışsa dahi ihlâlden öncesine nazaran daha çok emek sarf etmek zorunda kalmaktadır. Hatta bu kişiler ihlâl fiili neticesinde işlerinden tamamen de çıkarılabilirler.
Vücut bütünlüğünün ihlâli nedeniyle ekonomik geleceğin sarsılması özellikle mesleği nedeniyle bazı kişiler bakımından ayrıca önem arz etmektedir. Örneğin,vücut bütünlüğü ihlâl edilen bir sinema sanatçısının, halkla ilişkiler bölümünde çalışan bir kişinin yüzünde sabit bir iz kalması bu kişilerin çalışma güçlerinde fiilen bir eksiklik meydana getirmemekle birlikte iş bulmalarını imkânsızlaştırabilecek, zorlaştırabilecek ya da kariyer olarak yükselmelerine engel olabilecektir. Bu gibi durumlarda zarar gören ekonomik geleceği sarsılarak zarara uğratılmış olur (Oğuzman Kemal/Öz Turgut, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 7. B, İstanbul 2009, s. 562).
Somut olayda; davacı, dava dilekçesinde, yüzündeki iz sebebiyle bir daha iş bulamayacağından bahisle zarara uğradığını belirterek tazminat talebinde bulunmuş olup, anılan zarar olay tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 54/4 bendinde sayılan sosyal ve ekonomik geleceğin sarsılmasından kaynaklanan zarardır. Her ne kadar, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunca düzenlenen 27/07/2017 tarihli rapor doğrultusunda, beden gücü kaybı nedeniyle tazminat isteminin reddine ilişkin karar doğru ise de, olay tarihinde genç bir kadın olan davacının yüzünde meydana gelen iz sonucu iş bulma ihtimalinin azaldığı, dolayısıyla ekonomik geleceğin sarsılması nedeniyle bir miktar zarara uğrayacağı açıktır. Bu kapsamda, davacının yaşı, yaptığı işi gözetilerek ilgili yerlerden araştırma yapılarak, gerekli görülürse bilirkişi raporu alınarak zararın kapsamının belirlenmesi, belirlenemiyorsa TBK 51/1 madde uyarınca uygun bir miktar tazminata hükmedilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 29/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.