Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/24261 E. 2022/16252 K. 06.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/24261
KARAR NO : 2022/16252
KARAR TARİHİ : 06.12.2022

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki yargılamanın yenilenmesi ve tazminat davalarının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 06.12.2022 Salı günü davalı … vekili Av. … geldi. Diğer davalılar ile davacı adına gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı … vekili dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; dilekçesinde yazılı olan Edirne 2. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından verilen ve kesinleşen kararların yenileme yoluyla davalarının kabulünü, Edirne İcra Hukuk Mahkemesi dosyalarında verilen kararların iptalini, İstanbul Anadolu 1. İcra Müdürlüğü ve İstanbul 25. İcra Müdürlüğü nezdindeki takiplerin iptalini, yediemindeki aracın teslimi ile tarafların ayrı ayrı her dosyadan yüzde 50.000 oranında cezalandırılmasını talep etmiştir.
Bir kısım davalılar; davanın reddini ayrı ayrı savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesince; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu md. 119,f.1,b.(ğ) uyarınca açık ve net olmayan dava dilekçesi ve talep sonucunun açıklanması için davacı yana kesin süre verilmesine karşın belirsizliğin giderilmediği gerekçesiyle, HMK, md. 119/2. gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; ilk derece mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına dair verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
HMK, md. 353 ilk hâlinde;
“(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a) Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması veyahut mahkemenin bölge adliye mahkemesinin yargı çevresi dışında kalması.
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına, merci tayinine karar verilmiş olması.
6) Mahkemece, tarafların davanın esasıyla ilgili olarak gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir…” hükmü yer almakta iken;
7035 ve 7251 sayılı Kanunlar ile yapılan değişiklikler sonucu HMK, md.353;
“…(1) Ön inceleme sonunda dosyada eksiklik bulunmadığı anlaşılırsa;
a)Aşağıdaki durumlarda bölge adliye mahkemesi, esası incelemeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği başka bir yer mahkemesine ya da görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verir:
1) Davaya bakması yasak olan hakimin karar vermiş olması.
2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hakimin davaya bakmış olması.
3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması.
4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması.
5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına karar verilmiş olması.
6) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.
b) Aşağıdaki durumlarda davanın esasıyla ilgili olarak;
1) İncelenen mahkeme kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığı takdirde başvurunun esastan reddine,
2) Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında,
3) Yargılamada bulunan eksiklikler duruşma yapılmaksızın tamamlanacak nitelikte ise bunların tamamlanmasından sonra başvurunun esastan reddine veya yeniden esas hakkında, duruşma yapılmadan karar verilir…” şeklinde düzenlenmiştir.
Öte yandan, 7251 sayılı Kanun ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362. maddesine eklenen (g) bendine göre; “353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulamayacağı açıkça hüküm altına alınmış olup, hükmün gerekçesinde de; 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına giren durumlarda bölge adliye mahkemesinin duruşma yapmadan kesin olarak karar vereceği, fıkraya eklenen yeni (g) bendiyle, 353 üncü madde hükmü ile uyum sağlanarak kanunun bütünlüğünün korunması amacıyla 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararların temyiz edilemeyeceği açıkça hüküm altına alınmıştır. Eklenen 362/1-g bendi ile, HMK’nın 353/1-a bendinde verilen kararların kesin olduğu belirtilen maddede yazılı olmasına rağmen, temyiz edilemeyen kararlar içinde de sayılarak pekiştirme yapılmış ve böylece 353/1-a bendine göre verilen kararlara karşı hiçbir şekilde temyiz yoluna gidilemeyeceği bir kez daha vurgulanarak düzenlenmiştir.
Kanunda kesin olduğu belirtilen kararlar aleyhine kanun yoluna başvurularak denetim yapılamaz. HMK’nın 361. maddesinde, bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinden verilen temyizi kabil nihai kararlar aleyhine temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda bölge adliye mahkemesi tarafından verilen karar, talep sonucu açıklanmadığından davanın açılmamış sayılmasına ilişkin olup, karar HMK’nın 353. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde sayılan kesin nitelikteki kararlardan olup, temyizi kabil değildir.
Hal böyle olunca; bölge adliye mahkemesince her ne kadar hükmün HMK’nın 361. maddesi uyarınca temyiz yolu açık olarak verildiği belirtilmiş ise de; yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereği bölge adliye mahkemesinin HMK’nın 353. maddesinin birinci fıkrasının a bendinin (5) nolu alt bendine ilişkin olduğu anlaşılan kararının temyizi kabil nitelikte olmaması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 8.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalıya verilmesine, 06.12.2022 tarihinde Başkan … ve Üye …’un karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Somut olayda İlk Derece Mahkemesince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olup davacı tarafın istinaf yoluna başvurması üzerine bölge adliye mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafça temyiz edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince esas incelenmeden kararın kaldırılıp dosyanın gönderilmesi şeklinde verilen bir karar bulunmadığından karar HMK 353/(1)-a) maddesi kapsamında değildir. Bölge Adliye Mahkemesinin esastan red kararı 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b)-1) maddesi kapsamında olup aynı kanunun 362. maddesinde yer alan temyiz edilemeyen kararlar arasında sayılmadığından işin esasına girilerek temyiz incelemesi yapılması gerekirken (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 09/03/2020 tarihli, 2020/599-2020/1161 E.K. sayılı kararı; 25/01/2021 tarihli, 2020/3784-2021/201 E.K. sayılı kararı; 04/11/2021 tarihli, 2021/21473-2021/8229 E.K. sayılı kararı; 25/11/2021 tarihli, 2021/24255-2021/9218 E.K. sayılı kararı da bu yöndedir.) temyiz dilekçesinin reddine karar veren sayın çoğunluğun kararına katılmıyoruz.