Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/23904 E. 2023/1838 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/23904
KARAR NO : 2023/1838
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/1983 Esas 2021/730 Karar
HÜKÜM/KARAR : Ret – Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİH : 29.12.2017
SAYISI : 2016/1159 Esas 2017/1229 Karar

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; 11.07.2016 tarihinde davacının eşi …’nin yaptığı kaza neticesinde vefat ettiğini, 3. kişi konumunda olan davacının destekten yoksun kaldığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92 maddesinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası kapsamı dışında kalan hallerin sayıldığını, davacının alacağının ise teminat kapsamında olduğunu belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; 26.04.2016 tarihinde yayınlanankanun’la ile 2918 sayılı kanun’un 92 nci maddesine eklenen bentler ile hak sahibinin kendi kusuruna denk gelen tazminat talepleri, ilgililerin sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan tazminat talepleri, bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepleri” Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar olarak yeniden düzenlendiğini, bu şekilde 01.06.2015 tarihli genel şartların A.6.maddesine eklenen (d) fıkrası uyarınca “Destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin” de artık poliçe teminatı kapsamı dışında kalacağinı, vefat edenin kazada kusurlu olduğunu ve destek tazminatı talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “2918 sayılı Kanun’un 92. maddesi gereği, motorlu taşıtın işletilmesinden dolayı ölen kişinin üçüncü kişi olması gerektiği, işletenin eylemlerinden sorumlu bulunduğu kişilerin ölmesi durumunda ölen kişi. 3.kişi sayılamayacağı için desteğinden yoksun kalanların zararından sigortacının sorumlu olmayacağı, somut olayda davacının desteğinin tek taraflı kazada vefat ettiği, kazada %100 kusurlu olduğu , Genel Şartların A.6. maddesi (d) bendinde destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı talepleri, teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle %100 kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücünün tam kusuruna isabet eden destek tazminatının sigorta teminatı kapsamında olmadığını, Karayolları Trafik Kanunu’nda sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmamasına ve kapsama giren teminat türleri arasında bulunmadığı” gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkemece davanın reddine karar verilmesinin hukuk ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müteveffanın desteğinden yoksun kalan ve üçüncü kişi konumunda olan müvekkilinin kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmadığını, işleten veya sürücü tam kusurlu olsa bile destekten yoksun kalan davacıların zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduklarından davacı eş yönünden davalı sigorta şirketinin sorumlu olacağına karar verilmesi gerektiğini, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (…) kapsamı dışında kalan hallerin kanunda sınırlı olarak sayıldığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; Genel Şartların A.6’ncı maddesi (d) bendine göre destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat kapsamı dışında tutulması nedeniyle, somut olayda tam kusuru ile kendi ölümüne neden olan sürücü murisin destek tazminatı sigorta teminatı kapsamında olmadığı, poliçenin teminat başlangıcı tarihinde yürürlükte bulunan KTK’de sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmayan destek tazminatı talepleri ile sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber, destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin sigorta teminatı kapsamında olduğuna ilişkin bir düzenleme de olmadığı, bu sebeplerle; desteğin davaya konu trafik kazasında tam kusurlu olduğu ve davacının desteğin idaresindeki aracın sigortacısı olan davalı sigorta şirketinden destek tazminatı talep etme hakkı bulunmadığının anlaşılması karşısında, davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; davacının kazada 3. kişi konumunda olduğunu ve kusuru olmadığı, 2918 sayılı Kanun’un 92 nci maddesinde ZMS kapsamının dışında kalan hallerin sayıldığını, dava konusu olayın ise bu tahdidi olarak sayılan bu hallerin dışında olduğunu beyan etmiştir.

C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davalı sigorta şirketi tarafından Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası (…) Poliçesi ile teminat altına alınan aracın karıştığı 11.07.2016 tarihli trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle ölenin desteğinden yoksun kalanların açtığı destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85, 89, 90, 91 ve 92 nci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53 üncü maddesi, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30 uncu maddesi Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarihli ve 2019/40-2020/40 sayılı kararı.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene davacıya yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.