Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/21824 E. 2022/17502 K. 21.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/21824
KARAR NO : 2022/17502
KARAR TARİHİ : 21.12.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında İtiraz Hakem Heyetinin 20/06/2021 tarih 2021/İHK 15970 sayılı kararının davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, 22.10.2018 tarihinde meydana gelen çift taraflı kazada, davalının zorunlu trafik sigortacısı olduğu aracın davacının sevk ve idaresindeki motosiklete çarptığını ve davacının yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL sürekli iş göremezlik, 100,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 5.100,00 TL tazminatın avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah ile talebini 360.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
… tarafından, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre talebin kabulü ile 360.000,00 TL tutarındaki tazminatın 15.10.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte aleyhinde başvuru yapılmış olan Quick Sigorta A.Ş.’den alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; bu karara davalı vekili, … nezdinde itiraz etmiştir.
… tarafından itirazın reddine karar verilmiş; karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının usulüne uygun şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; kaza tarihi olan 22/10/2018 itibariyle yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri esas alınarak maluliyet oranın tesbiti gerekirken, Uyuşmazlık Hakem Heyetince hükme esas alınan Hacettepe Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nca hazırlanan 16/09/2020 tarihli raporda Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulandığı anlaşılmaktadır.
Buna göre, maluliyet oranının tespiti açısından kaza tarihi itibari ile yürürlükteki Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde usulüne uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olacak şekilde davacının maluliyet derecesi ve oranının belirlenmesi amacıyla, ATK İhtisas Kurulu’ndan ya da üniversitelerin adli tıp anabilim dalı başkanlıklarından önceki raporun da irdelendiği yeni bir rapor alınıp, oluşacak sonuca göre (maluliyet oranı bakımından davalı lehine oluşan usuli kazanılmış haklar dikkate alınarak) karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
2-Başvuru konusu kazaya ilişkin olarak Hakem Heyetince alınan kusur raporuna göre davacının ve davalının sigortacısı olduğu araç sürücüsünün %50’şer kusurlu oldukları esas alınarak hüküm kurulmuş ise de, aynı kazaya ilişkin olarak açılmış olan 2020 E. 95257 sayılı Sigorta Tahkim dosyasında davacı sürücünün %75, davalının sigortacısı olduğu araç sürücüsünün %25 oranında kusurlu oldukları tespit edilmiştir.
O halde söz konusu 2020 E. 95257 sayılı Sigorta Tahkim dosyası da getirtilerek o dosyada tarafların kusur durumunun kesinleşip kesinleşmediği değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
3-Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda başvuranın gelir durumuna ilişkin olarak 2019 yılı gelir vergisi beyannamesi esas alınarak aylık asgari ücretin 18.593 katı oranında gelir tespiti yapılmış ise de, kaza tarihi 22.10.2018 olduğundan, davacının bu tarihten önceki gelir vergisi beyannameleri de getirtilerek sonucuna göre hesaplama yapılması gerekirken kaza tarihinden sonraki gelir vergisi beyannamesinin esas alınması doğru görülmemiştir.
4-5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30/17. md. ve 19.01.2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 6. maddesi ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16. maddesinin 13. fıkrasına “tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir” hükmü eklenmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 17/2. maddesinde ise “Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir” düzenlemesi yapılmıştır.
Açıklanan nedenlerle; İtiraz Hakem Heyetince davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16. maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi ve AAÜT’nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
5-Bozma sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile … kararının BOZULMASINA, (5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 21/12/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.