YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/21418
KARAR NO : 2023/1767
KARAR TARİHİ : 14.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Taraflar arasında görülen tasarrufun iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, borçlu … hakkında yaptıkları takibin semeresiz kaldığını, dava konusu taşınmazını 28.08.2009 tarihinde davalı …’a devrettiğini belirterek, bu tasarrufun iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar, haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 10.12.2014 tarihli ve 2010/644 Esas, 2014/375 sayılı kararıyla; ivazlar arasında önemli oransızlık olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (kapatılan) 17. Hukuk Dairesi 21.05.2018 tarih ve 2015/19057 Esas, 2018 /5301 Karar sayılı ilamında ;
“….
Somut olayda takibe dayanak bonoların keşide tarihine göre iptali istenen tasarruftan sonra düzenlendiği anlaşılmaktadır. Ancak bu durumun gerçekten tasarruftan sonra doğmuş bir borç ilişkisini mi yoksa daha önce yapılmış bir ticari ilişkiden kaynaklanan bir vakıayı mı gösterdiği hususu yeterince araştırılmamıştır. Takip dosyasına konu bonolar 17.11.2009 keşide tarihli olup; iptali istenen tasarruf ise 28.08.2009 tarihlidir. Ancak davacı alacaklı; bonolara konu temel ilişkinin 11.06.2008 tarihli harici satım sözleşmesine dayandığını belirtmektedir ve dosya kapsamında bulunan bu harici satım sözleşmesinde; davalı borçlu … adına …İnş.Ştinin kaşesi de bulunmaktadır. Buna göre; davacı vekiline takip konusu bonolara dayanan borcun temel ilişkisinin tasarruftan önce doğmuş ise borcun doğumu konusunda varsa delillerini sunması ve dava dışı …İnş. şirketi (Harici Satım Sözleşmesinde kaşesi bulunan) kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borcun daha önce doğduğu ispatlandığı takdirde buna ilişkin dava koşulunun gerçekleştiği kabul edilerek işin esasına girilerek iptal nedenlerinin oluşup oluşmadığının irdelenmesi sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Aksi durumun tespiti halinde ise borcun doğumu tasarruf tarihinden sonra ise davanın ön koşul yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken; mahkemece tüm bu maddi hukuki olgular dikkate alınmadan hatalı tespit ve eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2. Kabule göre de; İİK.’nın 283. maddesi hükmüne göre dava konusu taşınmaz ile ilgili talebin bedele dönüşmesi sebebi ile takipde faiz işlemeye devam ettiğinden davacı alacaklının icra takip dosyasındaki alacağı ve ferileriyle sınırlı olarak davalı 3.kişinin dava konusu taşınmazı dava dışı 4.kişiye devrettiği tarih itibari ile tazminat ile yükümlü tutulması gerekirken, yazılı şekilde faiz yürütülerek hüküm tesisi de isabetli görülmemiştir.
3. Bozma neden ve şekline göre davalı … vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir..” gerekçesi ile bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, borçluya meşruatlı davetiye tebliğine rağmen, belge ibraz edilmediğinden borcun doğumunun tasarruftan önce olduğu kabul edildiği, ivazlar arasında bedel farkı olduğu aynı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı … vekili temyiz dilekçesinde, müvekkilinin ödediği ipotek miktarı ve ödemelerin dikkate alınmadığını, davacı ile borçlu arasında düzenlenen 11.06.2008 tarihli sözleşmenin fesh edildiğini yeniden düzenlenen sözleşmenin tasarruf işleminden sonra olduğunu, müvekkilinin sorumlu olmadığı belgenin sunulmamasının , aleyhine sonuç doğurmaması gerektiğini, borçlunun ortağı olduğu şirketteki hissesinin haczi yapılmadığını belirterek , mahkeme kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, İİK’nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davası koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, davanın kabulü kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun’un 396 uncu maddesi birinci Fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri
2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali hükümleri.
2. Değerlendirme
1. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, borç kaynağı bonoların 11.06.2008 tarihli sözleşmeye dayalı olduğu, anlaşılmakla; davalı … vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. İİK’nın 278/1 ve 2 maddesinde “Mutat hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır.
Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemeyeceği” belirtilmiştir.
Somut olayda borçlu ait bilinen adreste 25.10.2013 tarihinde haciz yapılmış, borçlu ve borçluya ait mal bulunamamıştır.Tutulan tutunak İİK’nun 105.madde kapsamında geçici aciz belgesi niteliğindedir. İptali istenilen tasarruf ise 28.08.2009 tarihinde yapılmıştır. Dolayısı ile 25.10.2013 tarihinden geriye doğru yasa maddesindeki 2 yıllık süre geçtiğinden İİK’nın 278/3-2.maddesinde belirtilen ivazlar arasındaki önemli oransızlık nedeni ile işlemin iptali mümkün değildir.
Davacı vekili, borçlu ile üçüncü kişinin birlikte iş yaptıklarını , üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu ve alacaklılardan mal kaçırma amacını bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olduğunu iddia ederek, dava konusu taşınmazın da bulunduğu inşaat alanında …İnşaat ..Ltd.Şti ile Çapoğlu İnşaat … yazılı tabelanın bulunduğu, Çapoğlu İnşaat şirketinin davalı üçüncü kişiye ait olduğunu ve borçlu ile birlikte iş yaptıklarını ileri sürerek , bu tabelaya ilişkin fotoğraf sunmuştur.
Bu durumda mahkemece, …İnşaat Ltd. Şti. ile Çapoğlu İnşaat şirketinin tam isminin taraflardan öğrenilerek, ortaklık yapısının, ticaret sicil ve ticaret odasından tesbit edilerek, bu şirketlerin ortakları ile borçlu ve üçüncü kişi arasında organik bağ olup olmadığı, birlikte iş yapma durumları araştırılarak, İİK’nın 280/1 .madde kapsamında üçüncü kişinin borçlunun mali durumunu bilen veya bilmesi lazım gelen kişilerden olup olmadığı tesbit edilerek ve bu yönde elde edilen deliller değerlendirilerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
3. Kabule göre ise; mahkemece tazminata hükmedildikten sonra bu bedelin borçludan da tahsiline karar verilmiştir. İİK’nın 283/2.maddesine göre tasarrufun iptali davasının bedele dönüşmesi halinde bu bedelin sadece üçüncü kişilerden tahsiline karar verilmesi gerekir. Zaten borcu ödeme yükümlülüğü altında olan borçluya bir kez de bedelden sorumlu tutularak mükerrer ödemeye neden olacak şekilde karar verilmesi de isabetsiz olmakla birlikte, borçlu tarafından yapılmış bir temyiz bulunmadığından bu husus bozma nedeni yapılmamış, sadece eleştirmekle yetinilmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde davalı …’a iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
14.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.