Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/20757 E. 2022/17203 K. 19.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/20757
KARAR NO : 2022/17203
KARAR TARİHİ : 19.12.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı …vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Hükmüne uyulan Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 19.03.2019 gün 2016/8298 Esas – 2019/3239 Karar sayılı ilamında; “2-Eldeki davada davalılar vekilleri desteğin hatır için taşındığını savunmuştur. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda BK’nın 43. maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. O halde mahkemece, bu savunma üzerinde durularak, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları gözönüne alınarak araştırma ve inceleme yapılması, BK.nun 43. madde hükmüne göre tazminattan indirim yapılıp yapılmayacağı karar yerinde tartışılması, sonucuna göre hüküm tesisi gerekmektedir. 3-Ayrıca; zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Somut olayda davalılar vekilleri, vefat edenin kazalı araçta yolcu olduğunu, hatıra binaen taşındığını, ayrıca emniyet kemerini takmadığını, kazada müterafık kusurunun bulunduğunu savunmuş, dosyada aldırılan 16.10.2015 tarihli ATK raporunda yolcu …’ın emniyet kemeri takmadığı, ayrıca; alkollü olduğunu bildiği sürücünün aracına bindiği, can güvenliğini tehlikeye attığı belirtilmiştir. Buna göre mahkemece, bu savunmalar ve ATK kusur raporu değerlendirilerek, kabul edilmesi halinde ayrı ayrı hatır taşıması ve müterafık kusur için %20 oranında indirim yapılması gerekirken, kararda yazılı gerekçeyle, Daire uygulamasına uygun olmayan, destek tazminatından %10 oranında hakkaniyet indirimi yapılmak suretiyle hüküm kurulması doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, asıl davada davacı anne … için 32.585,60 TL destek tazminatının, davalılar … ve …’dan 15.08.2014 kaza tarihinden itibaren, davalı …Ş.’den 04.11.2014 tarihinden itibaren 3095 s. Yasa uyarınca değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, davalılar … ve … hakkında açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacı anne … için 10.000,00 TL manevi tazminat bedelinin, 15.08.2014 kaza tarihinden itibaren 3095 s. Yasa uyarınca değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, birleşen davada; davacı baba … için 41.656,00TL destek tazminatının, davalılar … ve …’dan 15.08.2014 kaza tarihinden itibaren, davalı …Ş.’den 17.12.2015 dava tarihinden itibaren 3095 s. Yasa uyarınca değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine, davalılar … ve … hakkında açılan manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacı baba … için 10.000,00 TL manevi tazminat bedelinin, 15.08.2014 kaza tarihinden itibaren 3095 s. Yasa uyarınca değişen oranlarda işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş; karar davalı …Ş. vekilince temyiz edilmiştir.
1- Asıl ve birleşen dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Eldeki dosyada; mahkemece ilk kararda hükme esas alınan 02.11.2015 tarihli aktüer bilirkişi raporunda davacı anne … için 32.585,60 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı, mahkemece davacı …’in kızı …’nin alkollü sürücünün aracına bilerek binmesi sebebiyle, hesaplanan tazminattan % 10 müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle davacı … lehine 29.327,04 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiği, anılan kararın davalı …Ş. vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 19.03.2019 gün 2016/8298 Esas – 2019/3239 Karar sayılı ilamı ile tazminattan hatır taşıması indirimi yapılıp yapılmayacağı hususunun tartışılması ve müterafik kusur indiriminin % 20 oranında yapılması gerektiği gerekçesiyle hükmün bozulmasına ve temyiz eden davalıların sair temyiz itirazlarının reddine karar verildiği, bozma üzerine mahkemece 02.03.2020 tarihli aktüer bilirkişi raporunun alındığı, bu raporda 2020 yılı güncel asgari ücret verilerine göre davacı anne … için 85.091,56 TL destekten yoksun kalma tazminatı hesaplandığı, hesap edilen bu miktardan 17. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamı uyarınca % 20 hatır taşıması indirimi ve % 20 müterafik kusur indirimi yapılması neticesinde davacı anne …’in talep edebileceği tazminatın 51.054,94 TL olduğu kanaatine varıldığı, mahkemece bu raporun benimsendiği, ancak davacı …’in bozma ilamı öncesinde verdiği ıslah dilekçesinde talep ettiği miktar dikkate alınarak davacı … lehine 32.585,60 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiği, kararın davalı …vekili tarafından temyiz edildiği anlaşılmıştır.
Yargıtayca bozulmasına karar verilen hususlar yönünden yeniden yapılan yargılamada, kesinleşen kısımlar hakkında hüküm kurulamaz. Yalnızca bozulan kısımlar hakkında inceleme yapılarak hüküm kurulması gerekir. Bozma ilamına uyulmakla, bozma ilamı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşur ve bozma ilamının gereğinin yerine getirilmesi gerekir.
Şu durumda; mahkemece 01.03.2016 tarihli ilk karar ile davacı … lehine 29.327,04 TL destekten yoksun kalma tazminatına hükmedildiği, davacı tarafça bu kararın temyiz edilmediği, Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 19.03.2019 günlü bozma ilamı ile bu tazminat miktarı yönünden davalı … şirketi yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, buna göre 19.03.2019 günlü bozma ilamı gereğince yapılacak % 20 hatır taşıması indirimi ile % 20 müterafik kusur indiriminin davacı tarafça itiraz edilmeyerek kesinleşen 02.11.2015 tarihli aktüer bilirkişi raporunda davacı … için hesap edilen 32.585,60 TL destekten yoksun kalma tazminatı üzerinden yapılması gerektiği anlaşılmasına göre, yanılgılı değerlendirmeyle Yargıtay bozma ilamından sonra mahkemece yeniden alınan 2020 yılı güncel asgari ücret verilerine göre hazırlanan 02.03.2020 tarihli aktüer bilirkişi raporunda hesap edilen miktar üzerinden hatır taşıması indirimi ve müterafik kusur indirimi yapılması doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası yargılamanın açıklığı ilkesini kabul etmiştir. Gerek mülga 1086 sayılı HUMK’nın 382 ve devamı maddelerinde gerekse yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK’nın 294 ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılmaktadır.
Somut olayda; mahkemece kısa kararda, birleşen 2016/109 Esas sayılı davada, maddi tazminat davası yönünden; davacının 41.656,00 TL destekten yoksun kalma maddi tazminat bedelinin, davalılar … ve …’dan 15.08.2014 kaza tarihinden itibaren, davalı …Ş.’den 17.12.2015 dava tarihinden itibaren 3095 s. Yasa uyarınca değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilerek hüküm kurulduğu, gerekçeli kararda ise hükme esas alınan bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzere, birleşen davada baba … ‘ın kızının vefatından dolayı talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 36.707,55 TL olduğu ancak sehven kısa kararda 41.656,00 TL yazıldığı, kısa kararla gerekçeli karar çelişemeyeceğinden bu hususun gerekçeli kararda düzeltilemediği belirtilmiş; bu nedenle hüküm kısmında, birleşen 2016/109 Esas sayılı davada; maddi tazminat davası yönünden; davacının 41.656,00 TL destekten yoksun kalma maddi tazminat bedelinin, davalılar … ve …’dan 15.08.2014 kaza tarihinden itibaren, davalı …Ş.’den 17.12.2015 dava tarihinden itibaren 3095 s. Yasa uyarınca değişen oranlarda yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Bu durumda gerekçeli karar ile hüküm arasında çelişki olması doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı …Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 19.12.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.