YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1976
KARAR NO : 2022/8823
KARAR TARİHİ : 15.06.2022
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki muvazaalı temlik işlemlerinin iptali ve menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde müvekkilinin Albarakatürk finans kurumundan kredi çektiğini, kredilerin teminatını teşkil etmek üzere 11 adet gayrımenkul kaydına ipotek konulduğunu, 1 milyon TL ödeme yaptığını geri kalan borcunu ödeyemeyince ipotek verdiği gayrımenkullerden 4 tanesini ipotek yükü ile beraber (ipotek borcunun ödenmesi için) davalı …’a devrettiğini, davalı …’un ipotek borcunu ödemediğini, gayrımenkuller ile ilgili ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapıldığını, bankanın alacağa mahsuben söz konusu gayrımenkulleri (4 adet) toplam 1.550.000.00 TL’ye satın aldığını, davalı …’un TMK 884 maddesi gereği cebri icra ihalesinden elde edilen bu kadarlık tahsilat için alacaklı bankaya halef olduğunu, ayrıca bankaya 2.520.000,00 TL daha ödendiğini, toplam 4.070.000,00 TL bedel üzerinden alacağın (icra dosyalarının) davalı …’a banka tarafından temlik edildiğini (17.03.2011 tarihli), Şenol tarafından da aynı gün davalı …’e temlik edildiğini beyan ederek, davalılar arasındaki temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesi ile iptaline, davalı …’un bankaya olan borcu ödemesi sebebi ile borçlu-alacaklı sıfatının birleşmesine, icra takiplerinin de konusuz kalması gerektiğine, borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin bahsi geçen gayrımenkulü ipotek yükü ile beraber satın aldığını, davacının kullandığı kredinin kefili olmadığını, ödeme yaptığı kadar davacının alacaklarına halef olduğunu, yapılan temlik işlemlerinde muvazaalı olmadığını beyan etmiş, yargılama sırasında da davacı ile aralarında imzalanan 22/01/2016 tarihli protokolü ibraz ederek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının dosyaya ibraz edilen protokolün hile ve korkutma suretiyle iradesi fesada uğratılmak suretiyle düzenlendiği yönündeki şikayeti hususunda Cumhuriyet Başsavcılığına kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olması; başka mahkemelerdeki davada davacının feragat beyanında bulunması, davacının iddiasını ispatlayacak başka delil sunmaması, protokolün imzalandığı tarihten davalardan feragat için belirlenen tarihe kadarki süre içinde herhangi bir şikayetin yapılmamış olması ve ancak 01/03/2016 tarihinde yani
protokolün düzenlendiği tarihten bir buçuk ay sonra davacının şikayet için Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunması sebebi ile davacının iradesinin fesada uğradığının kanıtlanamamasına ve taraflar arasındaki protokol kapsamına göre davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TBK m. 19’a dayalı olarak açılan muvazaalı temlik işlemlerinin iptali ve menfi tespit isteğine ilişkin olup, her ne kadar davalı … vekili tarafından dosyaya ibraz edilen protokolde davacının iş bu davadan feragat edeceği bildirilmişse de davacı vekilinin feragat ettiğine dair dosyaya beyanda bulunulmamış olmasına göre ortada geçerli bir feragat olmadığı anlaşılmaktadır. Ancak davacı tarafından da davanın ispat edilememiş olmasına göre sonucu itibari ile doğru olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 49,30 TL kalan onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 15/06/2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.