Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/19528 E. 2022/16219 K. 05.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/19528
KARAR NO : 2022/16219
KARAR TARİHİ : 05.12.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı … …’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen karara davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine … tarafından verilen 15.01.2021 tarih 2021/İHK-1625 sayılı itirazın reddine dair asıl kararın ve davalı vekilinin temyiz talebinin reddine dair verilen 10.03.2021 günlü ek kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, davacının yolcu olarak bulunduğu ve davalı nezdinde … poliçesi olan otomobilin karıştığı tek taraflı trafik kazasında davacının yaralandığını ve malul kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.329,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatı, 100,00 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 100,00 TL geçici bakıcı gideri tazminatı, 1.000,00 TL tedavi gideri ve 472,00 TL rapor ücreti olmak üzere toplam 5.001,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah ile talebini toplam 112.308,10 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, talebin reddini savunmuştur.
… Uyuşmazlık Hakem Heyetince, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile 82.462,93 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 27.210,82 TL geçici işgöremezlik tazminatı, 1.162,35 TL geçici bakıcı gideri tazminatı ve 472,00 TL rapor ücreti olmak üzere toplam 111.308,10 TL’nin 29.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, anılan karara davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince; davalı vekilinin itirazının reddine karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı vekilinin ek karara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya kapsamından, … kararının davalı vekili tarafından maktu temyiz karar harcı yatırılarak temyiz edildiği, mahkemece eksik nispi temyiz karar harcının ikmali için usulüne uygun muhtıra hazırlanmaksızın, davalı vekiline ihtarlı tebligat evrakı gönderildiği, tebligatta davalının eksik nispi temyiz karar harcını bir haftalık kesin süre içinde yatırması gerektiği, aksi halde temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verileceği hususunun ihtar olunduğu, bu tebligat evrakının davalı vekiline 17.02.2021 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin süresinde eksik nispi temyiz karar harcını ikmal etmediği, mahkemece 10.03.2021 tarihli ek karar ile davalının süresinde nispi temyiz karar harcını yatırmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine karar verildiği, ek kararın 30.04.2021 tarihinde süresinde davalı vekili tarafından temyiz edildiği, aynı tarihte davalı vekili tarafından eksik nispi temyiz karar harcının da ikmal edildiği anlaşılmıştır.
Eksik yatırılan temyiz harç ve giderleri yönünden 6100 sayılı HMK’nın 366. maddesinde yapılan yollama nedeniyle HMK’nın 344/1 ve 346/2. maddelerindeki hükümlerin temyizde de kıyasen uygulanması gerekir. 344. maddenin sonucu olarak; temyiz dilekçesi verilirken, temyiz kanun yoluna başvuru için gerekli harçlar ve tebliğ giderleri de dâhil olmak üzere tüm giderlerin ödenmesi gerekli olup, bunların hiç ödenmediği veya eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren mahkeme tarafından verilecek bir haftalık kesin süre içinde tamamlanması, aksi hâlde başvurudan vazgeçmiş sayılacağı hususunun başvurana yazılı olarak bildirilmesi, verilen kesin süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkemece başvurunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekir.
Bu açık ifadeden de anlaşılacağı üzere hakim tarafından “temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için bir haftalık kesin süre” verilmesi ve ayrıca “aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu”nun bildirilmesi gerekmektedir. Şayet, bu süre, yasada belirtilen usule uyulmadan yazılıp hakimce imzalanmadan verilmişse, dolayısıyla hakim tarafından usulünce düzenlenmiş muhtıra yoksa, geçerli bir bildirimin yapıldığından söz etmeye de olanak yoktur.
Mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalem personelinin temyiz harcı veya giderinin tamamlanması için temyiz edene süre vermesi usule aykırıdır ve mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalem personelinin vermiş olduğu süre üzerine temyiz harcını veya giderini ödememiş olan taraf, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılamaz.
Yargıtay’ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, hakim kararı ile eksik harç ve giderlerin tamamlanması istemiyle ayrıca, bir muhtıra düzenlenmeli ve bu muhtırada, yapılması gereken işlemin ne olduğu açıkça ve ilgili tarafın yanılmasına neden olmayacak biçimde gösterilmeli; buna yönelik olarak da ikmal edilecek harç ya da giderin miktarı ve yatırılma merci ve süresi, bunun yapılmamasının sonuçları net biçimde açıklanmalıdır.
Bu hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.06.1968 gün ve 1968/9-483 E. – 476 K.; 01.10.1969 gün ve 1969/2-417 E.-719 K.; 19.02.1997 gün ve 1996/2-897 E.-1997/86 K.; 13.04.2005 gün ve 2005/12-237 E.-248 K.; 30.11.2005 gün ve 2005/5-634 E.-680 K.; 09.05.2007 gün ve 2007/12-178 E.-249 K.; 22.07.2009 gün ve 2009/18-348 E.- 398 K. sayılı ilamlarında açıkça vurgulanmış; daha sonra verilen kararlarda da kararlılıkla bu uygulama sürdürülmüştür.
Şu durumda mahkemece usulüne uygun şekilde hazırlanmış bir muhtıranın davalı vekiline tebliğ edilmediği, buna rağmen davalı vekilince eksik nispi temyiz karar harcının da ikmal edildiği anlaşıldığından ek kararın kaldırılmasına karar verilerek asıl kararın temyiz incelemesine geçilmiştir.
2-Davalı vekilinin asıl karara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
b-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı sayılı TBK’nın 51.( 818 sayılı BK’nın 43.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir.
Somut olayda, davacı yolcu konumundadır. Soruşturma dosyasındaki ifade tutanaklarına göre davacı ile araç sürücüsünün arkadaş oldukları anlaşılmaktadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; olayda hatır taşıması olduğunu bu sebeple indirim yapılması gerektiğini belirtmiştir.
İtiraz Hakem Heyetince dosyada hatır taşımasının mevcudiyetini gösterir somut bir delile rastlanmadığı gerekçesiyle olayda hatır taşıması bulunmadığı yönünde hatalı şekilde değerlendirme yapılmıştır. O halde, davacı yolcu ile dava dışı araç sürücüsünün arkadaş oldukları, beraber seyahat ettikleri esnada kazanın meydana geldiği, buna göre olayda hatır taşımasının bulunduğunun kabulü ile tazminattan %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
c- Uyuşmazlık Hakem Heyetince hükme esas alınan 25.08.2020 tarihli aktüer bilirkişi raporunda; kaza tarihinde 44 yaşında olan davacının TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömür süresi belirlenmeden, davacının 99 yaşına kadar yaşama ihtimali olduğu kabul edilerek ve bu yaş baz alınarak “irat yöntemi” ile işleyecek/bilinmeyen devre hesabının yapılmış olduğu, işleyecek aktif dönem ile işleyecek pasif dönem başlangıç ve bitiş tarihlerinin de açık bir şekilde yazılmadığı anlaşılmış olup, bu yönüyle raporun denetime elverişli olmadığı görülmüştür.
Bu durumda; davacının TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre bakiye ömür süresi belirlenerek (tablodaki son yaş olan 99 yaşa kadar değil, hesap tarihindeki yaşına göre saptanacak bakiye ömür süresi), aktif ve pasif dönem başlangıç ve bitiş tarihleri ile süreleri gösterilmek suretiyle (kararın yalnızca davalı tarafından temyiz edildiği ve rapordaki diğer hususlarda davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu için, hesabın 2020 verileriyle ve işlemiş/işleyecek devre belirlemesinde 2020 yılı esas alınarak yapılması) daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden denetime elverişli ek rapor alınıp, oluşacak sonuca göre (hükmü temyiz eden davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak da dikkate alınmak suretiyle) karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
d-Somut olayda, … Uyuşmazlık Hakem Heyetince kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına tam ve nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30.maddesinin (17) numaralı fıkrası ve 19.01.2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 6. maddesi ile adı geçen Yönetmelik’in 16. maddesine eklenen 13. fıkra uyarınca tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 17.maddesi (2) numaralı fıkrasına göre de Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin beşte birine hükmedilir.
Açıklanan nedenlerle; …’nce davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16. maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi ve AAÜT’nin 17. maddesi gereğince maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu nedenle de bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle ek kararın kaldırılmasına, (2-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, (2-b), (2-c) ve (2-d) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile asıl kararın BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 05.12.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.