Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/19372 E. 2022/15577 K. 28.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/19372
KARAR NO : 2022/15577
KARAR TARİHİ : 28.11.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki sigorta tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda, kararda yazılı nedenlerden dolayı Uyuşmazlık Hakem Heyetince davanın kabulüne dair verilen karara davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyeti tarafından 16.03.2021 tarih 2021/İHK-7230 sayılı davalı vekilinin itirazlarının kısmen kabulüne, kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR

Davacılar vekili; 17.04.2020 tarihinde davacıların eş-çocuk ve babalarının yolcu olarak bulunduğu aracın başka bir araçla çarpışması sonucu oluşan çift taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, davacıların müteveffanın desteğinden yoksun kaldıklarını, sigorta şirketine zararın karşılanması için başvurulduğunu ancak zararın karşılanmadığını iddia ederek, oluşan zararların tazmini için açtığı belirsiz alacak davası ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, eş … için 1.000,00 TL, baba … için 1.000,00 TL, anne … için 1.000,00 TL, çocuklar … için 500,00 TL, … için 500,00 TL, … için 500,00 TL, … için 500,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davaya cevap vermemiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından; davanın kabulüne, eş … için 207.708,90 TL, baba … için 38.406,66 TL, anne … için 45.852,43 TL, çocuklar … için 22.385,91 TL, … için 31.289,27 TL, … için 35.324,67 TL, … için 29.036,16 TL olmak üzere toplam 410.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının 26.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
İtiraz Hakem Heyeti tarafından; davalı vekilinin itirazlarının kısmen kabulüne, kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, eş … için 166.167,12 TL, baba … için 30.722,12 TL, anne … için 36.681,94 TL, çocuklar … için 17.908,72 TL, … için 25.031,42 TL, … için 28.259,74 TL, … için 23.228,93 TL destekten yoksun kalma tazminatının 26.06.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacılar …, …, …, …, …, …’ in temyiz taleplerinin incelenmesinde;
5684 sayılı Sigortacılık Yasasının 30/12. maddesi gereği sigorta tahkim komisyonlarının 40.000,00 TL’yi geçmeyen kararları kesindir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 1.6.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
İtiraz Hakem Heyetince ihtiyari dava arkadaşı olan davacılar …, …, …, …, …, … için ayrı ayrı kabul edilen tutarlar 40.000,00 TL’lik kesinlik sınırının altında olduğundan, davacılar lehine kabul edilen tazminatlar miktar itibariyle kesin niteliktedir. Anılan davacılar vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı … Salim’ in temyiz istemine gelince;
Dava, trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Türk Hukukunda kişilerin hak arama özgürlüklerini kullanmaları herhangi bir sınırlandırmaya tabi tutulmamıştır. Ancak bazı istisnai durumlarda dava açan veya takip hakkını kullananın önceden belirlenen bazı özel yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilir. Bu istisnai şartlardan biri de teminat gösterme yükümlülüğüdür.
5718 sayılı MÖHUK madde 48/1’e göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır”. MÖHUK’ta teminat gösterme yükümlülüğü konusunda “yabancılık” ölçütü esas alınmıştır. Buna karşın davalının veya kendisine karşı takibe girişilen karşı tarafın vatandaşlığı, bu madde kapsamında da bir öneme sahip değildir. Bu maddeye göre hakim tarafından verilen kesin süre içinde teminat gösterilmezse, dava, dava şartı eksikliğinden HMK’nun 114/1-ğ maddesi uyarınca reddedilir.
MÖHUK madde 48/2’de ise; “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar” hükmü yer almaktadır.
Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise, bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi, kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir. Az yukarıda belirtilen anlaşmalardan biri de 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi olup, anılan sözleşmenin 17. maddesinde; âkit devletlerden birinde ikamet eden ve diğer bir devletin mahkemeleri huzurunda davacı veya müdahil olarak bulunan âkit bir devletin vatandaşlarından yabancı olmaları sebebi ile herhangi bir teminat istenemeyeceği düzenlenmiştir.
Davacılar Suriye Arap Cumhuriyeti vatandaşı olup Hakem Heyetince teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, karara dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanun’un 48/2. maddesinde dava açanın karşılıklılık esasına göre, teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden öngörülen teminat hususu re’sen gözetilmelidir.
Bu sebeple İtiraz Hakem Heyetince, öncelikle davacıların statüsü belirlenerek teminattan muaf olup olmadığı hususunun Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’nden sorularak alınacak yazı cevabına göre, davacıların teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa, teminatın yatırılması için davacılara kesin süre verilmesi, anılan sürede belirtilen teminatın yatırılmaması halinde istemin usulden reddine, yatırılması halinde ise, dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, doğrudan işin esasına girilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
3-Bozma neden ve şekline göre davacı … Salim vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar …, …, …, …, …, … vekilinin temyiz dilekçesinin İtiraz Hakem Heyeti kararının kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan ve re’sen görülen nedenlerle İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı … Salim vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 28.11.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.