Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/18869 E. 2022/14849 K. 17.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/18869
KARAR NO : 2022/14849
KARAR TARİHİ : 17.11.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında … tarafından verilen karara davacı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetinin 05/05/2021 tarih ve 2021/İHK-12440 sayılı itirazın reddine dair verilen kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
K A R A R
Davacı vekili; 28/12/2019 günü meydana gelen kazada davalı …’ne … poliçesi ile sigortalı çekici ve bu araca bağlı …’ne … poliçesi ile sigortalı yarı römork ve dava dışı … plakalı araç sürücüsünün arasında gerçekleşen kazada yolcu konumunda bulunan müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını, olayda çekici ve ona bağlı yarı römorkun tam kusurlu bulunduğunu, sigorta şirketlerine yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 4.900,00 TL sürekli, 100,00 TL geçici iş göremezlik zararı ile 430,00 TL rapor ücreti olmak üzere toplam 5.430,00 TL’nin temerrüt tarihinden avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri; davanın reddini savunmuşlardır.
… tarafından; KTK’nın 88. maddesi gereği bir motorlu aracın katıldığı bir kazada bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa zarara neden olanların zarar görene karşı müteselsilen sorumlu olduğu dikkate alındığında … plakalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığı ve tazminatla yükümlü olmadığı gerekçesi ile davalı ….. hakkındaki davanın reddine, davalı … hakkındaki davanın ise feragat nedeniyle reddine dair verilen karara davacı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
… tarafından; çekici ve ona bağlı yarı römorkun tam kusurlu bulunduğu, bu nedenle davalılar arasında müteselsil bir borç ilişkisi bulunduğunun ihtilafsız olduğu, TBK’nun 167/1 maddesi gereğince müteselsil borçlu konumunda olan sigorta şirketlerinden biri olan davalı … ile davacı taraf sulh olmuş ve hadisede kusur %100 çekici ve römork üzerinde atılı kalmış olmakla UHH kararında ulaşılan sonucun yerinde olduğu gerekçesi ile itirazın reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma sebebiyle maddi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 62. maddesinde; “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır.” 62. maddesinin ikinci fıkrasında ise; “Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinde; kaza tespit tutanağında davalı … şirketleri nezdinde sigortalı çekici ve ona bağlı yarı römorkun tam kusurlu olduğu tespitinin yapıldığı, davacı vekili 26/11/2020 tarihli dilekçesiyle “davalılardan Anadolu Sigorta A.Ş. ile sulh olunduğunu ve adı geçen davalı hakkındaki davadan feragat ettiklerini; diğer davalı … yönünden taleplerinin devam ettiğini” bildiren dilekçeyi dosyaya sunmuş olup, dilekçe ekinde sulh belgelerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Şu halde; kazaya karışan davalı … şirketleri nezdinde sigortalı çekici ve ona bağlı yarı römorkun tam kusurlu olduğuna dair kaza tespit tutanağındaki ve … tarafından alınan kusur raporundaki belirleme nazara alındığında, her iki aracın (çekici ve römork) sorumluluklarının yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere göre müşterek müteselsil sorumluluk olması(davacı vekilinin talebi de aynı doğrultudadır) ve müteselsil sorumlulardan biri tarafından yapılan ödeme (ödeme yapıldığı davacının da kabulündedir) ile diğerinin de sorumluluğunun o miktarda sonra ereceği hususu dikkate alınarak davacıya ödenen tazminat tespit edilip güncellenmesi, ardından toplam tazminat miktarından düşülmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 17/11/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.