Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/18724 E. 2021/11382 K. 29.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/18724
KARAR NO : 2021/11382
KARAR TARİHİ : 29.12.2021

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
İLK DERECE
MAHKEMESİ : Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki İlk Derece Mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen davanın reddine ilişkin hüküm hakkında davacı vekilinin başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; istinaf isteminin esastan reddine ilişkin kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili, davalı …’dan alacaklı olduğunu, davalı borçlu aleyhine Samsun 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/ 26087 sayılı dosya ile icra takibi yapıldığını, adına kayıtlı malvarlığına rastlanılmadığını, borçlunun maliki olduğu Samsun İli, … İlçesi, … Mah. 7891 ada, 18 parselde bulunan 3. kat, 8 nolu meskenin mal kaçırma gayesi ile diğer davalıya devredildiğinin tespit edildiğini beyan ederek davalılar arasındaki tasarrufun iptali ile cebri icra yolu ile alacağın tahsiline yetki verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre davanın reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiş, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi’nce istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir
Bu tür davaların dinlenebilmesi için,davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) (Bu husus davanın görülebilme koşulu olmakla birlikte aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasında ve hatta hükmün Yargıtay’ca onanmasından (veya bozulmasından) sonra bile sunulma olanağı vardır.) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı
iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
İİK.’nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahsın tasarrufa konu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi gerekir.
Mahkemece emniyet araştırması ile tarafların yakınlığının tespit edilememesi ve istinaf incelemesinden geçerek kesinleşen Mahkemenin 2016/212 Esas ve 2018/298 Karar sayılı dosyası ile Samsun 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/41 Esas ve 2018/638 Esas sayılı dosyası içeriğine göre davalılar… Ve …’nun …’ın ekonomik olarak zor durumda olduğunu bilebilecek durumunda olmamasına ve taşınmazların satış tarihi itibariyle gerçek değerleri ile satış senetlerinde gösterilen değerleri arasında misli fark bulunmadığı gibi satış bedellerinin ödendiği ve buna ilişkin dekontların ibraz edildiği gerekçesiyle davacının davasının reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de yapılan istinaf incelemesi neticesinde davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmişse de varılan sonuç doğru değildir.
Somut olayda takip dayanağının kredi genel sözleşmesine dayalı olduğu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalı borçlu aleyhine Samsun 9. İcra Müdürlüğü’nün 2015/26087 sayılı dosya ile takip yapıldığı, takibin kesinleştiği ancak takip dosyasından İİK 105 kapsamında geçici aciz vesikası hükmünde haciz tutanağı veya kesin aciz belgesi ibraz edilmediği anlaşılmıştır.
Mahkemece aciz vesikası yokluğundan davanın reddine ve davalılar lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken dava şartı olan aciz vesikası olup olmadığı araştırılmaksızın esastan karar verilmesi doğru görülmemiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Kabule göre de; mahkemece davalı 3. kişinin davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişi olmadığı, dava konusu gayrımenkulün gerçek bedelinin de ödendiğinin banka dekontları ile ispat edilmesi gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de,
dosya içerisinde yer alan bilgilere göre davalı borçlu ve davalı 3. kişinin Anadolu Un Sanayicileri Derneğinde üye oldukları, davalıların aynı iş kolunda faaliyet gösterdikleri, davalı 3. kişi …’un GK Tarım ürünleri … Depoculuk AŞ şirketinin ortağı olduğu, şirketin adresinin Kırıkkale olduğu, dava dışı … Nakliye Petrol İnş. San ve Tic. Ltd. Şti’nde de ortaklığı bulunduğu, dava dışı …Nakliye Petrol İnş San ve Tic. Ltd. Şti’nin Kayseri’de bulunan kuluçkahane ve idare binasının da davalı borçlunun ortaklığı bulunan … Gıda Tarım Ürünleri AŞ den satın aldığının anlaşıldığı, ayrıca dava konusu tasarruf tarihinde, davalı borçluya ait Tekkeköy’de bulunan başkaca bir gayrımenkulünde devredildiğinin tespit edildiği, davalı Kudret’in davalı borçlunun durumunu İİK 280/1 kapsamında bilen ve bilmesi gereken kişi olduğunun anlaşılmasına göre davaılar arasındaki tasarrufun iptale tabi olmasına rağmen mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına HMK’nun 373/1 maddesi uyarınca, dosyanın İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 29/12/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.