Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/18638 E. 2021/11512 K. 30.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/18638
KARAR NO : 2021/11512
KARAR TARİHİ : 30.12.2021

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 22.12.2021 Salı günü davacı vekili Av. … ile davalı vekili Av. … geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan tarafların vekilleri dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davalıya kasko sigortalı, müvekkiline ait aracın 18/07/2020 tarihinde tek taraflı trafik kazasında hasarlandığını, ihbara rağmen davalının zararı karşılamadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL’nin faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, araçtaki hasarın bu kaza sonucu meydana gelmediğini,kazanın gerçekleştiğine dair somut delil olmadığını, olayın kasko teminat dışı olduğunu bu nedenle davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince, her ne kadar kaza tespit tutanağı karine ise de olayın belirtilen yer ve şekilde gerçekleştiğine dair karar verilebilir kanaat oluşturacak belirleme yapılamamış olduğundan olay yerinde keşif yapılmak ve hatta bu konuda teknolojik imkanlar dahilinde araç sürücüsnün kullanmış olduğu telefon şebeke kayıtlarının ve benzeri delillerin toplanmak suretiyle ayrıntılı inceleme gerektiği ,özlellikle keşif gibi imkanların tahkim yargılama süre ve imkanları bakımından yasal olarak mümkün olmayacağı nedeniyle tarafların talepte bulunması durumunda olayın adli yargıda incelenmesi gerektiğinden bahisle başvurunun usul yönünden reddi ile dosyadan el çekilmesine ,tarafların genel yargı yoluna başvurmakta muhtariyetlerin kara verilmiş,davacı vekili itiraz yoluna başvurmuştur.İtiraz Hakem Heyetince bilirkişi raporunda, kazanın beyan edildiği şekilde gerçekleşip gerçekleşmediği yönünde kanaat oluşmadığı belirtildiğinden UHH’nin dosyadan el çekme kararının yerinde olduğu gerekçesi ile davacının itirazının reddine karar verilmiş,davacı vekili karara karşı temyiz yoluna başvurmuştur.
Dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mal sigortası türünden olan kasko sigorta sözleşmeleri gerek kuruluşlarında gerek devamı sırasında ve gerekse rizikonun gerçekleşmesi aşamasındaki ihbar yükümlülükleri bakımından iyi niyet esasına dayalı sözleşme türlerindendir. Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir
cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Diğer taraftan TTK.nun 1409/1. maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, aynı Yasanın 1409/2. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir.
Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, sigortalı, Kasko Sigortası Genel Şartları ve Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10/12/1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16/12/1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22/12/2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilamları) Uyuşmazlık, rizikonun belirtilen şekilde meydana gelip gelmediği, dolayısıyla rizikonun teminat dışı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda; davaya konu trafik kazasının 18/07/2020 tarihinde sigorta poliçesinin yürürlükte olduğu sırada meydana geldiği,kaza ile ilgili resmi görevli iki polis memuru tarafından kaza tespit tutanağı tanzim edildiği görülmüştür. Dosya içinde kaza tespit tutanağının olayın anlatıldığı bölümün fotokopisi vardır.İncelenmesinde; …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile kendi beyanına göre D-100 güney yan yoldan fidanlık içinden kontrolsüz yol olan ve girişi ağaçlık olan aydınlatması bulunmayan tünele hızlı bir şekilde girmek istediği esnada aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek ağaçlık alana girmesi sonucu aracının sol ön kısımlarını ve komple sol yan ve tavan kısımlarını, ağaçlara çarpması sonucunda aracın savrularak sağ arka yan kısmında ve lastik kısmında hasar meydana geldiği, bu kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsünün 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun sürücülere ait kurallardan 52/1-a kuralını ihlal ettiği kaza yeri incelemeleri ve sürücü beyanından anlaşıldığını ve bu kaza tespit tutanağının sürücünün talebi üzerine tanzim edildiği belirtilmiştir.
Davacı, sigorta şirketine hasarın tazmini için başvurmuştur.Başvuru üzerine davalı sigortacı tarafından olayın beyan edilen şekilde gerçekleşip gerçekleşmediğine dair araştırmacı atanmıştır. 19/08/2020 tarihli araştırmacı raporuna göre; olay yerinde yapılan incelemede aracın çarptığı beyan edilen ağaç üzereinde hasarların mevcut olduğu,olay yerindeki taşların yerlerinin değiştiği,olay günü kaza noktasında olmasına anlam verilemediği, kaza noktasında olayı görebilecek tanık olmadığını, Sigortalı tarafından ibraz edilen olay anı resimlerinin kaza günü saat 1:09 sıralarında çekildiği, tarafınca yapılan tarih ve saat analizi sonucunda tespit edildiği,aracın hasarına ilişkin Sigorta Ekpseri tarafından çekilen fotoğrafların incelenmesinde vasıtanın sol yan kısımları, tavan kısımları,iç trim kısımları ,sol yan hava yastıkları,ön kısımlarından ağır hasarlı olduğu belirtilmiştir. Sigorta şirketi tarafından sigortalının talebi olayın teminat dışı olduğu gerekçesi ile reddedilmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyetinde alınan 16/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda olay yeri ve araç resimleri ile raporların incelenmesinde kaza ile ilgili olarak olay yerinde iz-emarenin mevcut olduğu,aracın ağırlıklı olarak sol yanında görülen hasarın ağaca vurma ile gerçekleşebileceği şekilde araç üzerinde bıraktığı,aracın 3 lastiğinin farklı ,sağ arka lastiğinin farklı olması sebebiyle lastiğinin değişmiş olduğu sökülen lastiğin hasarlı olabileceği ancak ne zaman hasarlandığı ya da olay yerinde patlak olarak görülmediğinin değerlendirildiği, sigortalı aracın çarptığı iddia edilen ağacın üzerinde, kabuğunda soyulma, kazınma mevcut olduğu,betona gömülü bir direğin yerinden çıkmış olduğu belirtilmiş, aracın hasar gören yerlerine ilişkin fiyatlandırma da yapılmıştır.
Açıklanan vakalar karşısında, öncelikle kaza tespit tutanağının tüm sayfalarının aslının veya onaylı suretinin dosyaya temininin sağlanması, kazanın varlığını ispat yükünün davacıda olduğu gözetildiğinde aksi ispat edilinceye kadar geçerli resmi belge olan kaza tespit tutanağı ve soruşturma dosyası ile kazanın varlığını ispatlandığı aksinin davalı tarafça ispat edilemediği gözetilerek, davacının hasar bedeline yönelik gerçek zarar miktarının belirlenerek (kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile Uyuşmazlık Hakem Heyetince dosyadan el çekilmesi suretiyle verilen karara yönelik, davacı tarafın itirazının reddine ilişkin İtiraz Hakem Heyeti kararı doğru görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 3.815,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacıya verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 30/12/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.