Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/18599 E. 2022/15353 K. 23.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/18599
KARAR NO : 2022/15353
KARAR TARİHİ : 23.11.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 18.06.2019 tarihinde davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada davacının yaralandığını ve malul kaldığını açıklayıp, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 53.811,57 TL’ye artırmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kabulü ile 53.811,57 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, anılan karara davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin itirazının kısmen kabulü ile kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile 48.688,71 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar, davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki (3) numaralı bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarara dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir.
Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak tazminat isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Eldeki davada; Uyuşmazlık Hakem Heyetince davacının tazminatının hesaplanmasında PMF 1931 Yaşam Tablosu ve progresif rant tekniğiyle yapılan tazminat hesabı karara esas alınmış, davalının itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince TRH 2010 Yaşam Tablosu ve % 1.8 teknik faize göre yapılmış tazminat hesaplamasına istinaden karar verilmiştir.
İtiraz Hakem Heyetince karara esas alınan tazminat hesaplamasında, yeni Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve ekindeki cetvellere göre hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gerekir. Bununla birlikte davacı PMF 1931 Yaşam Tablosu ve progresif rant ile hesaplamanın yapılmasını talep etmiştir. Taleple bağlılık ilkesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır ve ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Taleple bağlılık ilkesi tahkim yargılamasında da geçerli olup itiraz Hakem Heyetince talep dikkate alınmalıdır.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; her ne kadar kaza tarihi itibariyle TRH 2010 Tablosu’na göre hesaplama yapılması gerekirse de davacının talebi dikkate alınarak PMF 1931 Yaşam Tablosu ve progresif rant usulüne göre belirlenen tazminat miktarına karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin (17) numaralı fıkrası ve 19/01./2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 6. maddesi ile adı geçen Yönetmeliğin 16. Maddesine eklenen 13. fıkra uyarınca tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.
İtiraz Hakem Heyeti’nce davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16.maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi ve AAÜT’nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 23.11.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.