YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/18591
KARAR NO : 2022/14229
KARAR TARİHİ : 09.11.2022
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 24.06.2020 tarihinde davalıya trafik sigortalı araç sürücüsünün kusurlu hareketi ile gerçekleşen kazada davacıların desteğinin vefat ettiğini açıklayıp; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla; her bir davacı için ayrı ayrı 1.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini artırmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kısmen kabulü ile … için 271.274,42 TL, … için 23.288,46 TL tazminatın davalıdan tahsiline, … için talep edilen 1.000,00 TL maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, anılan karara davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine, İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin itirazının kısmen kabulüne; … için 264.359,16 TL, … için 24.288,46 TL tazminatın davalıdan tahsiline, …’in talebinin reddine karar verilmiş, karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davalı vekilinin davacı … yönünden verilen karara karşı temyiz itirazlarının incelenmesinde;
5684 sayılı Sigortacılık Yasasının 30/12. maddesi gereği sigorta tahkim komisyonlarının 40.000,00 TL’yi geçmeyen kararları kesindir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün 3/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay’ca da temyiz isteminin reddine karar verilebilir.
İtiraz Hakem Heyeti; davacı … yönünden 24.288,46 TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verdiğine göre; bu davacı yönünden davalı aleyhine hükmedilen miktar 40.000,00 TL’lik kesinlik sınırı altında olduğundan, karar kesin niteliktedir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin davacı … yönünden verilen karara karşı temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
3-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma zararına dayalı tazminat talebine ilişkindir.
HMK’nın 266. ve devamı maddelerinde, çözümü özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verilir hükmüne yer verilmiştir.
Davaya konu trafik kazasının desteğin yedek şoför olarak bulunduğu … plakalı otobüs ile dava dışı … plakalı kamyon arasında meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Hakem Heyetince; kusur bilirkişi raporu alınmadan, soruşturma aşamasında alınan raporla yetinilerek davalının sigortalısı araç sürücüsünün %100 kusur oranına göre düzenlenen hesap raporu karar esas alınmış, davalı vekilinin itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince de davalının kusura yönelik itirazı reddedilmiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Bu durumda İtiraz Hakem Heyetince, alanında uzman bilirkişiden kusur dağılımına ilişkin, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alındıktan sonra oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi isabetli olmamıştır.
4-5510 sayılı Kanun’un 21. maddesinin 4. fıkrasında “iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir” düzenlemesine yer verilmiştir.
Dosya kapsamında mevcut ifade ve beyanlardan, davacıların desteğinin araçta yedek şoför olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla dava konusu olay aynı zamanda iş kazası niteliğindedir. Davalı tarafça davacıya SGK Başkanlığı tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması talep edilmiş ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından bu hususta bir araştırma yapılmamıştır.
Şu durumda, SGK Başkanlığı’na yazı yazılarak, davaya konu kazada desteğin ölümü nedeniyle iş kazasına dayalı herhangi bir inceleme yapılıp yapılmadığı, olayın iş kazası olarak kabul edilmiş olması halinde ödeme yapılıp yapılmadığı, yapılan ödemenin miktarı ve niteliği(iş kazası sigorta kolundan yapılıp yapılmadığı) ile ilk peşin sermaye değeri tutarının ne olduğu, rücuya tabi olup olmadığı hususlarının sorulması, dayanak ödeme belgelerinin temin edilmesi, rücuya tabi ödeme bulunması halinde ilk peşin sermaye değeri tutarlarının indirilmesiyle tazminatın hesaplanması için ek rapor alınması ve oluşacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de;
Hakem Heyetince davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16. maddesinin 13. fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi ve AAÜT’nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin davacı … yönünden temyiz dilekçesinin kararın miktar yönünden kesin olması nedeniyle REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (3-4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 09.11.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.