YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/18300
KARAR NO : 2021/4760
KARAR TARİHİ : 15.09.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki kasten yaralama eyleminden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Dairemizin 29/05/2019 gün 2019/1174 Esas-2019/3183 Karar sayılı ilamında; “Dosya kapsamından, taraflar arasındaki yargılamanın son oturumunda hüküm olarak; “davanın maddi tazminat yönünden reddine, manevi tazminat yönünden kısmen kabul kısmen reddine” biçiminde karar verilmişken; daha sonra yazılan gerekçeli kararda; “davanın 5.000,00 TL maddi tazminat yönünden reddine, 5.000,00 TL manevi tazminat talebinin ise 2.500,00 TL yönünden reddi ile 2.500,00 TL yönünden kabulü ile dava tarihi olan 21/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine” karar verilmiştir. Şu durumda kısa kararda manevi tazminat yönünden kabul edilen kısım ve faiz hakkında hüküm kurulmadığı gibi, HMK 297/2 gereğince kısa kararın gerekçeli karar ile de uyumlu olmadığı anlaşılmaktadır. Böyle bir durumun bozma nedeni oluşturacağına ve bozmadan sonra mahkemenin önceki kısa kararla bağlı olmaksızın çelişkiyi giderme koşuluyla vicdani kanaatine göre karar verebileceğine, Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulu’nca 10/04/1992 gün ve 7/4 sayıyla karar verilmiştir. Mahkemece kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmesi için kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Dava, kasten yaralama nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece; dosya kapsamındaki raporlar incelendiğinde davacının yaralama eylemi nedeniyle yüzünde sabit iz oluşmadığı, duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamadığı ya da yitirilmediği, hastanelere yazılan müzekkere cevapları ile de sabit olduğu üzere davacının tedavi gördüğüne, iş gücü kaybı ve işgöremezliği olduğuna ilişkin dosyaya delil kazandırılamadığı, davacının haksız eylem nedeniyle maddi zarara uğradığını ispat edemediği gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine karar verilmiş olup, ancak ceza dosyası kapsamından davalıların davacıyı basit tıbbi müdahale ile iyileşemeyecek şekilde darp ettiği sabit olduğu gerekçesiyle manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 2.500,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 09/12/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ve karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; ceza dosyası kapsamında alınmış olan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Konya Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 04/03/2010 havale tarihli raporda; davacının yaralanmasının yüzünde sabit iz niteliğinde olmadığı, duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına ya da yitirilmesine neden olmadığı, sağ göz ve sağ kaş bölgesindeki yaralanması haricinde başkaca yaralanma tarifi yapılmadığı, ancak yaralanmanın BTM ile giderilemeyeceği belirtilmiştir. Yine … … Hastanesinin 22/06/2012 tarihli raporuna göre, yapılan deri muayenesinde sağ kaş üzerinde deri çizgisine uyan belli belirsiz 2 cm uzunluğunda hafif bir skar dokusunun mevcut olduğu, çehrede kalıcı sabit eser niteliğinde bir izin mevcut olmadığının tespit edildiği görülmüştür.
… Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/105 Esas- 2011/75 Karar sayılı kararının incelenmesinde ise; davalıların davacıya karşı silahla kasten yaralama suçunu işlediklerinin sabit olması nedeniyle haklarında ayrı ayrı 1 yıl 3 ay hapis cezası verildiği, davalı sanıklar hakkında kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 22/07/2011 tarihinde kesinleştiği, ceza dosyası kapsamında alınmış olan Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Konya Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen 04/03/2010 havale tarihli rapora göre davacının, yaralanmaya bağlı sürekli maluliyeti bulunmadığı, buna rağmen yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceğinin belirlendiği, ancak söz konusu raporda davacının yaralanmasının olay tarihinden itibaren ne kadar süre ile iş ve gücüne engel olacağına ilişkin bir tespitin yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Şu durumda davacının davalılar tarafından yaralandığı ceza mahkemesi kararı ile sabit olup, davacının yaralanmasının olay tarihinden itibaren ne kadar süre ile iş ve gücüne engel olacağına ilişkin sağlık raporu alınması ve oluşan maddi zararının kapsamı gerekirse bilirkişi incelemesi yapılmak suretiyle tespit edilerek maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmayıp kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, tarafların sair temyiz itirazının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.