Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/17233 E. 2022/12293 K. 17.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/17233
KARAR NO : 2022/12293
KARAR TARİHİ : 17.10.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tahkim davası üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan inceleme sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen kararın taraf vekillerinin başvurusu üzerine yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davacı vekilinin itirazlarının tümden, davalı vekilinin itirazlarının kısmen kabulü ile uyuşmazlık hakem heyeti kararı kaldırılarak başvurunun kabulüne dair verilen kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili; 23/09/2016 tarihinde davalıya trafik sigortalı aracın, yaya olan davacıya çarpmasıyla meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanarak %13 oranında maluliyetinin oluştuğunu, davalıya trafik sigortalı aracın asli kusurlu olduğunu, davalıya başvuru yapılmasına karşın ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 40.000,00 TL sürekli iş göremezlik ve 472,00 TL rapor ücreti olmak üzere toplam 40.472,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 06/12/2020 tarihli hesap raporu alındıktan sonra hesaplanan miktara göre 07/12/2020 tarihli ilk ıslah dilekçesiyle talebini 44.809,76 TL’ye yükseltmiş; İtiraz Hakem Heyetince alınan 15/03/2021 tarihli aktüer bilirkişi raporunda belirlenen miktar daha fazla çıkınca 16/03/2021 tarihli ikinci ıslah dilekçesi ile talebini 56.971,02 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince; %12.6 maluliyet oranı, PMF tablosu, progresif rant esasına göre yapılan hesaplamayı içerir bilirkişi raporu benimsenerek, davacının ilk ıslah talebine göre başvurunun kabulü ile 44.809,76 TL sürekli maluliyet tazminatının 27/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Anılan karara taraf vekilleri tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince; %13 maluliyet oranı, TRH Yaşam Tablosu, 1.8 teknik faiz esasına göre alınan 06/12/2020 tarihli hesap raporu benimsenmek suretiyle, davacı vekilinin maluliyet oranına ve davalı vekilinin hesaplama yöntemine ilişkin itirazlarının kabulüne, davalı vekilinin diğer itirazlarının reddine karar verilerek, uyuşmazlık hakem heyeti kararının kaldırılmasına ve başvurunun kabulü ile 56.971,02 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 27/03/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1)Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2)Davalı vekilinin diğer temyiz itirazına gelince;
a) Dava trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesinde “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkânsız olduğu hallerde olanaklı olduğu anlaşılmaktadır.
Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK’nın 107. maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir. Ayrıca davasını HMK 176. ve devamı maddelerine göre bir kez de ıslah edebilir. Islah, taraf usul işlemlerinin kısmen veya tamamen düzeltilmesidir.
Davacı dosya kapsamında alınan ilk aktüer raporu alındıktan sonra hesaplanan miktara göre 07/12/2020 tarihli ilk ıslah dilekçesiyle talebini 44.809,76 TL’ye yükseltmiş, itiraz aşamasında alınan aktüer bilirkişi raporunda hesaplanan miktar daha fazla çıkınca 16/03/2021 tarihli ikinci ıslah dilekçesi ile talebini 56.971,02 TL’ye çıkarmıştır. İtiraz Hakem Heyetince ikinci ıslah dilekçesindeki miktarı kapsar şekilde maddi tazminat istemi kabul edilmiştir.
Somut olayda, tahkime başvuru tarihi 29/07/2020 olup, davacı tahkime başvuru dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla 40.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş ancak açıkça HMK’nın 107. maddesine dayalı olarak belirsiz alacak davası açtığını açıklamamıştır. Buna göre başvuru dilekçesinin kısmi dava kapsamında olduğu, belirsiz alacak davası olarak tanımlanamayacağı, 07/12/2020 tarihli ıslah dilekçesinden sonra verilen 16/03/2021 tarihli dilekçenin de bir miktar artırım dilekçesi olmayıp ikinci ıslah dilekçesi niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 176. maddesinin 2. fıkrasında ”aynı davada, taraflar ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Şu durumda, dosya kapsamı ve yukarıdaki yasal düzenlemeler karşısında itiraz hakem heyetince davanın kısmi dava olduğu nazara alınarak, davacının 16/03/2021 tarihli dilekçesi ile talep ettiği miktara hükmedilmesi 6100 sayılı HMK’nın 176. maddesinin 2. fıkrası hükmüne aykırı olup anılan dilekçe ile talep edilen miktarın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle davanın belirsiz alacak davası olduğu kabul edilerek 16/03/2021 günlü ikinci ıslah dilekçesindeki arttırılan maddi tazminat miktarına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
b)İtiraz Hakem Heyetince; kendisini vekille temsil ettiren davacı lehine 8.206,00 TL tam vekalet ücretine hükmedilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin (17) numaralı fıkrası ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 6. maddesi ile adı geçen Yönetmelik’in 16. maddesine eklenen 13. Fıkra uyarınca tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 17. maddesi (2) numaralı fıkrasına göre de Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin beşte birine hükmedilir.
Açıklanan nedenlerle; İtiraz Hakem Heyeti’nce davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16. maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi ve AAÜT’nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
3)Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
a) Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından hükme esas alınan 06/12/2020 tarihli hesap raporunda; hesaplama PMF 1931 tablosu ve progresif rant esasına göre yapılmış, İtiraz Hakem Heyetince davalının itirazı üzerine TRH 2010 tablosu ve 1.8 teknik faiz esasına göre bilirkişiden 15/03/2021 tarihli hesap raporu alınmış, davacı vekili hesaplama yöntemine ilişkin rapora itiraz etmiş, ancak rapora istinaden hüküm tesis edilmiştir. Davacı temyiz dilekçesinde progresif rant yönteminin kullanılması gerektiği yönünde itiraz etmiştir.
İtiraz Hakem Heyetinde hükme esas alınan tazminat hesaplamasında, yeni Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve ekindeki cetvellere göre hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih – 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; iş gücü kaybı tazminatı hesabında, yeni Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir ki İtiraz Hakem Heyeti tarafından esas alınan rapor bu yönüyle yeterli bir rapor değildir.
Açıklanan nedenlerle; bakiye ömür süresinin TRH 2010 yaşam tablosuna göre belirlenmesi ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yönteminin kullanılmasıyla daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
b) Bozma sebep ve şekline göre davacı vekilinin yargılama giderine yönelik temyiz itirazının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle taraf vekillerinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, hükmün (2-a,b) bentlerinde açıklanan nedenlerle davalı yararına, (3-a) bendinde açıklanan nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, (3-b) bendinde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin yargılama giderine yönelik temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya ve davalıya geri verilmesine 17/10/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.