Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/17030 E. 2021/5706 K. 29.09.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/17030
KARAR NO : 2021/5706
KARAR TARİHİ : 29.09.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda karar verilmesine yer olmadığına dair verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi, Adalet Bakanlığının kanun yararına bozma talebi üzerine istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü:

– K A R A R –

Davacı vekili, 20.09.2010 tarihinde davalı sigorta şirketine sigortalı araç ile davacının sürücüsü olduğu aracın çarpışması neticesinde davacının ağır şekilde yaralandığını, kazada davalı şirkete sigortalı aracın sürücüsünün tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 8.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı tarafça yapılan ödeme sonrasında tarafların anlaştıkları yönündeki beyanları gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; ihbar olunan …’ın kanun yararına bozma istemli dilekçesi üzerine, Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü’nün 16.03.2021 gün ve 39152028-153.01-476-2019-E.343/7315 sayılı yazısı ile hükmün, HMK’nın 363/1. maddesi uyarınca “kanun yararına bozulması” için temyiz talebinde bulunulmuştur.
Dava, cismani zarardan kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir.
Kararı, kanun yararına bozulması için Adalet Bakanlığı temyiz etmiştir.
Bilindiği gibi asliye mahkemeleri, asliye hukuk ve asliye ticaret mahkemeleri olarak ikiye ayrılır. Asliye ticaret mahkemeleri, asliye hukuk mahkemesinin görevine giren ticari davaların çözümlendiği mahkemelerdir. Asliye ticaret mahkemesinin görevine giren işler dışında kalan tüm uyuşmazlıklar asliye hukuk mahkemesince çözümlenir.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nun 4.maddesinde hangi davaların ticari dava olduğu sayılmıştır. Bundan başka, bir yerde ticaret mahkemesi varsa asliye hukuk mahkemesinin görevi, içinde bulunan ve bu kanunun 4.maddesi hükmünce ticari sayılan davalarla hususi hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı düzenlenmiştir. (TTK’nun 5/2).
Dava tarihi itibariyle, asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk mahkemesi arasındaki ilişki görev değil iş bölümü ilişkisidir. (TTK’nun 4 ve 5.maddeleri) Asliye ticaret mahkemesi kanunla belirtilmiş olan ticari davalara bakar. Asliye hukuk mahkemesi ise ticari davalar dışında kalan hukuk davalarına (dar anlamda hukuk davalarına) bakar.
Somut olayda, dava 19/03/2012 tarihinde yani 6102 ve 6335 sayılı Yasaların yürürlüğe girmesinden önce Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmıştır. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6335 sayılı Yasanın 38. maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen geçici 9. maddesi “bu kanunun göreve ilişkin hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış olan davalarda uygulanmaz. Bu davalar, açıldıkları tarihte yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine tabidir” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan ilkelere göre; 6335 sayılı yasanın 38. maddesi ile 6102 sayılı TTK’ya eklenen geçici 9.madde hükümleri dikkate alındığında, mahkemece yargılamaya devamla davanın esasına ilişkin hüküm kurulması yerindedir.
Açıklanan nedenlerle, Adalet Bakanlığı’nın Kanun yararına bozma isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Adalet Bakanlığının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 363/1 maddesine dayalı kanun yararına temyiz isteğinin açıklanan sebeple REDDİNE, dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Adalet Bakanlığına iadesine, 29/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.