Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/16797 E. 2022/12603 K. 19.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/16797
KARAR NO : 2022/12603
KARAR TARİHİ : 19.10.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kabulüne dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin itirazının kabulüne, davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili; davacının 23/06/2018 tarihinde sevk ve idaresinde olan motosikletle seyir halinde iken davalının zorunlu trafik sigortacısı olduğu araç ile gerçekleşen çift taraflı trafik kazasında yaralandığını ve malul olduğunu beyan ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 5.001,00 TL sürekli maluliyet tazminatının temerrüt tarihinden ticari faizi ile tahsilini talep etmiş, ıslahla talebini 55.023,06 TL’ ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davanın kabulü ile 55.023,06 TL maddi tazminatın 21/02/2020 tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davalı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine, davalı vekilinin itirazının kabulü ile uyuşmazlık hakem heyeti kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile 49.121,29 TL maddi tazminatın 21/02/2020 tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, İtiraz Hakem Heyet kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince:
Trafik kazasında bedensel zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Diğer yandan; Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni … Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli rant formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak yapılması gereklidir.
Somut olayda; davacının hak kazanabileceği işgücü kaybı tazminatının hesaplanması için alınan ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından da karara esas kabul edilen aktüer raporunda; TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre ve % 1,8 teknik faiz uygulanarak tazminat hesabı yapıldığı; İtiraz Hakem Heyeti tarafından bu hesaba göre karar verildiği görülmektedir. Davacı vekilinin temyiz dilekçesinde PMF yaşam tablosu ve prograsif rant formülü gözetilerek düzenlenen raporun hükme esas alınması gerektiğini belirtmesi karşısında; davacının talebi aşılmayacak şekilde PMF’ye göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince:
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin (17) numaralı fıkrası ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 6. maddesi ile adı geçen Yönetmelik’in 16. maddesine eklenen 13. fıkra uyarınca tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 17. maddesi (2) numaralı fıkrasına göre de Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nispi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nispi ücretin beşte birine hükmedilir.
Açıklanan nedenlerle; İtiraz Hakem Heyeti’nce davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16. maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği göz önüne alınarak AAÜT’nin 13. maddesi ve AAÜT’nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle de bozulması gerekir.
SONUÇ: İtiraz Hakem Heyeti kararının yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davacı yararına, (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 19/10/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.