YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/16650
KARAR NO : 2021/8438
KARAR TARİHİ : 09.11.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Hükmüne uyulan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığı’nın 2016/135E- 2018/12276K sayılı ilamında ” Mahkemece dava konusu yangın olayında kusur bakımından rapor aldırılmadığı, ceza davasında verilen beraat kararı esas alınarak karar verildiği, eksik inceleme ile hüküm kurulamayacağı bu nedenle Batman 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2013/1000 esas sayılı ceza dosyası fiziken dosya içerisine alınarak, ceza davasındaki olgular da tartışılarak, alanında uzman bir bilirkişi heyetinden kusur hususunda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık bilirkişi raporu aldırılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği “belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda olayda zarar ile davalıya atfedilebilecek bir eylemin bulunduğunun belirlenemediği cihetle illiyet bağının varlığınından söz edilemeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava İşyeri Yangın Sigortasından kaynaklı rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Somut olayda dava dışı sigortalı Bimsaş Petrol Nakliye İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin işlettiği Batman Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikanın, yan parselinde bulunan ve davalının maliki olduğu arazide 17/10/2013 tarihinde meydana gelen, anız yakma sonucu çıkan yangında işyerinin kısmen zarar gördüğü,davacı … şirketinin sigortalısına hasardan kaynaklı ödediği 82.011,00 TL’nin zarara sebeb olduğu iddia edilen davalıdan rücuen tazmini talep edilmektedir.
Mahkemece,Yargıtay bozma ilamı gereği Ceza dava dosyası getirtilmiş,yangın konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi heyetinden kusura yönelik rapor alınmıştır.
Batman Asliye Ceza Mahkmemesi’nin 21/02/2014 tarihli, 2013/1000E-2014/170K sayılı ilamında ” olay yerine yakın fabrikadan elde edilen güvenlik kamerası görüntülerinden ,…’a ait tarladan geçen gri renkli aracın, sanığın kullandığı 34 HE 6450 plaka sayılı araca benzemekle birlikte plakasının tespit edilememesi,sanığın atılı suçlamayı kabul etmemesi,sanığın savunmasının HTS kayıtları ile de kısmen doğrulanması karşısında atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıt elde edilemediği gerekçesi ile …’ın beraatine karar verilmiştir. İşbu karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir. Eldeki davada Mahkemece alınan bilirkişi raporunda “dava konusu olayın anız yanması olduğunun kesin olmadığı, somut olayda; yangının nasıl çıktığını bilen ve görenin olmadığı, …’ın yangın anından olay yerinde olmadığının anlaşıldığı, anız yanma olayının …’ın bir akraba veya yakını tarafından çıkarmış olabileceği sonucuna kesin olarak varılamadığı, BİMSAŞ Petrol Nakliye İnş. San. Tic. Ltd. Şti yetkilisi Hamdullah Avcı’nın 17/10/2013 tarihli müşteki ifade tutanağında “Batman bölgesinde sürekli anız yakılmaktadır ve Örmegöze Köyüne ait Organize Sanayi Bölgesi etrafındaki tarlaların tamamının ekilip biçildiği ve bu aylarda tarlada kalan anızların yakıldığı…” şeklinde beyan verdiği, yangının …’a ait tarlada başladığı TRC Yalıtım fabrikası ihata duvarı boyunca otların yandığı ve BİMSAŞ Petrol Nakliye İnş. San. Tic. Ltd. Şti’ye ait fabrikaya sıçrayarak kısmen hasara neden olduğu değerlendirildiğine, olayın olduğu aylarda sürekli anız yakıldığının bilinmesine rağmen BİMSAŞ Petrol Nakliye İnş. San. Tic. Ltd. Şti’ye ait fabrika ile komşu tarla arasında ihata duvarının bulunmamasının zararın büyümesine neden olduğu, komşu TRC Yalıtım fabrikasında ihata duvarı bulunması nedeniyle hasarın meydana gelmediği, BİMSAŞ Petrol Nakliye İnş. San. Tic. Ltd. Şti’nin Yangın ve Patlamalara Karşı Yeterlilik Belgesi ile yangın müdahale ve acil eylem planının olmadığı, Risk Değerlendirme Raporu gereği alınması gerekli önlemlerin alınıp alınmadığının tespit edilemediği, anız yangının başlangıç saati tespit edilememekle birlikte tanık ifadelerinden anız yangının başlangıç saati ile itfaiyenin çağrıldığı zaman aralığının,yangının fabrikaya zarar vermesini önlemek için yeterli bir süre olduğu, bu nedenle hayatın olağan akışı ve fabrikanın yaptığı iş ve kullandığı malzemelerin meydana gelen zararın fabrika maliki tarafından öngörüldüğü ve yangının kolay söndürülmesi ve yayılmaması için gerekli güvenlik ve emniyet tedbirlerini almadığı” tespit yapılmıştır.
Mahkemece işbu rapor hükme esas alınarak , davalının kusurlu olduğunun celbedilen ceza dosyasında toplanan tüm verilere rağmen ispatlanamamış olması söz konusu olayda yangının davalı birinin haksız eylemi sonucu tarlasında çıkan yangın neticesinde meydana geldiğinin kanıtlanamadığı, olayda zarar ile davalıya atfedilebilecek bir eylemin bulunduğunun belirlenemediği,dolayısıyla illiyet bağının varlığınından söz etme imkanın olmadığı kanaati ile davalı hakkında açılan işbu davanın sübuta ermediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak mahkemece yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun değildir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
6098 sayılı TBK’nun 74. maddesine (818 Sayılı BK’nun 53. maddesi) göre hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. Aynı şekilde, ceza hakiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hakimini bağlamaz. Buna göre, hukuk hakimi kural olarak ceza hakiminin belirlediği kusur oranı ile bağlı değil ise de, kesinleşen maddi olgu ile bağlıdır.(H.G.K. 06.02.2002 gün 2002/19-16, 2002/47 sayılı kararı).
Somut olayda ,soruşturma dosyasında Jandarma tarafından fabrikaya komşu TLC yalıtım fabrikası güvenlik kamerası görüntüleri incelenmiştir. 21/10/2013 tarihli kamera inceleme tutanağında “Yangının çıkış yerinin …’a ait tarla olduğu,anızların yanarak fabrikaların bulunduğu duvarın dibine gelmiş olduğu”belirtilmiştir. Hernekadar Ceza Mahkemesinde sanık(davalı)Osman Kartalın’ın yangın günü olay mahallinde olup olmadığının atılı suçu işlediğine dair mahkumiyetine yeter her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı kanıt elde edilemediği gerekçesi ile beraatine karar verilmiş ise de, yangının …’a ait olan tarladaki anızların yakılması ile başladığı kamera kayıtları ile sabittir.
8049 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 683. maddesinde “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir” hükmü ile mülkiyet hakkının kanunla toplum yararına kısıtlanabileceği temel ilke olarak kabul edilmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında, mülkiyet hakkının nasıl korunacağı hükme bağlanmış, 730 ve 737. maddeleriyle de taşınmaz malikinin başkalarına zarar vermesinin önlenmesi hedeflenmiştir.Yapma, kaçınma, katlanma olarak özetlenebilecek bu sınırlamaların önemli bir bölümü TMK’nin “komşu hakkı” başlığı altında, 737 ile 750. maddelerinde düzenlenmiştir. 730.maddesinde taşınmaz malikinin sorumluluğu düzelenmiştir.Buna göre” Bir taşınmaz malikinin mülkiyet hakkını bu hakkın yasal kısıtlamalarına aykırı kullanması sonucunda zarar gören veya zarar tehlikesi ile karşılaşan kimse, durumun eski hâline getirilmesini, tehlikenin ve uğradığı zararın giderilmesini dava edebilir.Hâkim, yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan zararların uygun bir bedelle denkleştirilmesine karar verebilir.Yine 737. Maddesinde “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkileri kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür.Özellikle, taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoşgörülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü veya sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır.Yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır.
“düzenlemesi mevcuttur. TMK’nun 737 ve 730. maddelerinden doğan sorumluluk kusura bağlı bir sorumluluk olmadığından, davalının kusursuz olması tazminat miktarının düşürülmesinde etkili olamaz.Ancak davacının zararın artmasında kusuru varsa, tazminat miktarı belirlenirken 6098 sayılı Borçlar Kanununun 52.maddesi de değerlendirilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki vakalara göre,zarar sebeb olan yangının davalıya ait tarladaki anızların yakılması sonucu gerçekleştiğinin sabit olması karşısında ,davalının tarlanın maliki olmasından dolayı komşuluk hukukundan kaynaklı, kusursuz sorumluluk ve tehlike sorumluluğu ilkeleri kapsamında ( anızları sürmemesi, her an yakılmaya hazır vaziyette bırakması, gerekli önlemleri almaması) komşu fabrikada meydana gelen zarardan sorumluluğunun ve davacının da BK 52. maddesine göre zararın artmasında etkenliğinin olup olmadığının birlikte değerlendirilip varılacak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 09/11/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.