Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/16569 E. 2022/16694 K. 12.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/16569
KARAR NO : 2022/16694
KARAR TARİHİ : 12.12.2022

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/288-2021/176
İLK DERECE MAHKEMESİ : Siirt 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/628-2020/406

Trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi zararın tazmini davasının kısmen kabulüne dair verilen karara karşı, davacı ve davalılar … Sigorta A.Ş. ve … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin verilen kararın süresi içinde davacı ve davalılar … Sigorta A.Ş. ve … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyizi istenilmekle, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.

K A R A R
Davacı vekili; 23.02.2016 günü meydana gelen çift taraflı trafik kazası sonrası araçta yolcu olan müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını, müvekkilinin bulunduğu motosiklete çarpan aracın sürücüsünün kusurlu olduğunu iddia ederek, aracın sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortasına karşı açtığı belirsiz alacak davası ile 1.000,00 TL maddi tazminat ile 200.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.
Davalı … ve … Sigorta A.Ş. davanın reddi gerektiğini savunmuş, diğer davalı … . San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından dosyaya cevap sunulmamıştır.
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılamada toplanan delillere göre; davanın kısmen kabul, kısmen reddine, 9.987,84 TL geçici iş göremezlik ile 350.522,85 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 360.510,69 TL tazminatın davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe ilimiti (290.000,00 TL) kapsamında olduğunun dikkate alınmasına, 20.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılardan … ile … San. ve Tic. Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsiline dair verilen karara karşı davacı vekili ile davalılardan … Sigorta A.Ş. ve … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekillerince istinaf yoluna başvurulmuş; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından; tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili ve davalılar … Sigorta A.Ş. ile … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre, davalılar … Sigorta A.Ş. ile … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekillerinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç; edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun bir biçimde göstermelidir.
Somut olayda; dava konusu olayda kaza tarihi, davacının yolcu olup olayda kusurunun bulunmaması, yaralanmanın ağırlığı, maluliyet oranı ve yukardaki ilkeler göz önüne alındığında, davacı yararına hüküm altına alınan tazminat miktarı az olup daha üst düzeyde manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı …. vekili ve davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 373/1. maddesi gereğince KALDIRILMASINA ve İlk Derece Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi uyarınca davacı yararına BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE ve aşağıda dökümü yazılı 13,680 TL kalan onama harcının temyiz eden davalılar … ve … Turizm’den alınmasına ve peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12.12.2022 gününde Başkan … ile Üye …’in karşı oyları ve oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

İşleten tanımı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3. maddesinde “Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır” şeklinde yapılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 3. maddesinde işleten sıfatını belirlenmesinde şekli ve maddi ölçüt olmak üzere iki ayrı ölçütten yararlanılmıştır. Şekli ölçüte göre trafik sicilinde malik görülen kişi işletendir. Maddi ölçüte göre ise, trafik sicilinde adı geçen kişinin önemi bulunmamakta olup önemli olan araç üzerindeki fiili hakimiyet, araçtan ekonomik yarar sağlama, masraf ve rizikolara katlanma gibi ölçütlerdir. İşletenin belirlenmesinde doktrin ve Yargıtay’ın kabul ettiği görüş maddi ölçüttür.
2918 sayılı KTK’nın 85. maddesi ise “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmünü içermektedir.
Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, bu araçların sahipleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılmasının bir başka kimseye devir edilmesi halinde (çok kısa bir süre olmaması kaydıyla), artık üzerindeki fiili hakimiyetin kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekip, bunun sonucu olarak da araç malikinin sorumlu tutulmaması gerekecektir. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Ancak bu konuda getirilecek delillerin üçüncü kişileri bağlayabilecek nitelikte ve güçte olması, özellikle zarara uğrayanların haklarını halele uğratacak bir sonuç yaratmaması şarttır.
Somut olayda, kaza tarihi 23.02.2016 olup dosya içerisine getirtilen Siirt Valiliği yazı cevabına göre … plaka sayılı davalı araç dava dışı Siirt Valiliği tarafından araç kiralama hizmet alımı ihalesi ile 04.05.2015-30.12.2016 tarihleri arasında Siirt Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’ne tahsis edilmiş olup bağlı sağlık tesislerince görevlendirilen personeller tarafından kullanılmaktadır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı şirket tarafından bu husus istinaf aşamasında ileri sürülmüş olup bölge adliye mahkemesince “Davalı araç maliki … Turizm Ltd. Şti. tarafından yargılama esnasında davaya cevap verilmediği gibi delil de sunulmamıştır. Kural olarak, yargılama aşamasında dayanılıp sunulmayan deliller, istinaf, temyiz veya karar düzeltme aşamasında sunulamayacağından, sunulmuş olsalar bile, bu aşamalardaki incelemeler sırasında dikkate alınamayacağından, davalının istinaf aşamasında sunduğu delillere itibar edilmemiş olup davalının istinaf itirazları bu nedenle yerinde görülmemiş olup reddine karar verilmiştir.” gerekçeleriyle davalının sorumluluğuna hükmedilmiş ise de, yukarıdaki açıklamalar ışığında pasif taraf sıfatının (husumet) varlığına ilişkin olan ve resen göz önünde bulundurulması gereken bu yön üzerinde durulması için de hükmün bozulması kanaatinde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun bu yöndeki temyiz itirazlarının reddine karar veren görüşüne katılmıyoruz.