YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1619
KARAR NO : 2023/5827
KARAR TARİHİ : 02.05.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/456 E., 2020/511 K.
HÜKÜM/KARAR : Red/Red
Taraflar arasındaki muvazaalı işlemin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece
Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddi kararının yerinde olduğu ancak vekalet ücretinde hata yapıldığı gerekçesi ile , davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararını kaldırılarak, vekalet ücreti yönünden yeniden hüküm tesisine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı … … vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … … hakkında yaptıkları takip sırasında borçlarını karşılayacak haczi kabil mallarının bulunmadığını, alacaklılardan mal kaçırma amacıyla dava konusu taşınmazlarını nam-ı müstear olarak diğer davalı … adına alındığını öne sürerek davalılar arasındaki muvazaalı işlemin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde, dava konusu taşınmazlarını borçludan değil dava dışı şahıslardan satın alındığını, yapılan işlemlerin borcun doğumundan önce olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesi ,”.. davacının takip konusu alacağının davacı tarafın dava dilekçesinde belirtildiği üzere 22.07.2016 düzenleme , 20.11.2016 vade tarihli, 75.000 TL bedelli ve 22.07.2016 düzenleme 20.01.2017 vade tarihli, 100.000 TL bedelli 2 adet bonoya dayalı olduğu ve davacı vekilinin duruşmadaki beyanında borcun doğum tarihinin bononun düzenlenme tarihi olan 27.07.2016 tarihi olduğunu beyan ettiği dikkate alındığında iddia olunan dava konusu tasarrufların 18.10.2010 ve 22.02.2004 tarihinde takip konusu borcun doğumundan önce yapıldığı, dava konusu tasarrufların borçlu … tarafından yapılmadığı, bu haliyle borcun doğumunun tasarruf tarihinden sonra olduğu ,,”gerekçesi ile davanın reddine karar karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalı …’in, …’un eski eşi olduğunu, 3. kişilerden satın alındığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalının ev hanımı olup çekişmeye konu taşınmazları tek başına satın alabilecek maddi güce sahip olmadığını, taşınmazın muvazaalı olarak devredildiğini, davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davada borcun, iptali istenen tasarruftan önce doğma dava ön koşulu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğinden maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de yerinde olmadığını ileri sürerek istinaf başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, “…. davacı ile davalı arasındaki borcun kaynağının 22.07.2016 düzenleme tarihli iki ayrı bonodan kaynaklandığı, davacı tarafın yargılama sırasındaki beyanı ile borcun kaynağının anılan bonolar olduğu konusunun tartışmasız olduğu, davaya konu edilen muvazaalı olduğu ve alacaklıdan mal kaçırmak kastı ile yapıldığı ileri sürülen tasarrufların takip konusu olan borcun doğumundan önce 18.10.2010 ve 22.02.2004 tarihinde gerçekleştiği gibi iptal davasına konu edilen tasarrufların borçlu … tarafından yapılmadığı, taşınmazların dava dışı 3. kişilerden edinildiği anlaşılmaktadır.O halde İİK’nin 227 ve devamı maddelerinde aranan koşulların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak hükmün kuruluşu bakımından da aynı isabetin sağlandığını söyleyebilme olanağı bulunmamaktadır.
Belirtmek gerekir ki kural olarak İİK’nin 277 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasarrufun iptali davalarında karar harcı ve vekâlet ücretinin tasarrufa konu malın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile davacı alacaklının alacak miktarından hangisi daha az ise değer üzerinden hesaplanmalıdır. Diğer taraftan iptal davasının, dava ön koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle reddedilmesi halinde de davalı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği kuşkusuzdur. .” gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, HMK.nun 353/1-b-3 maddesi uyarınca, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, yeniden hüküm kurulmuştur.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; Bölge Adliye Mahkemesi kararınında, tasarrufun borçlu tarafından yapılmadığı yönündeki tespitin yerinde olmadığını, davanın nam-ı müstear olarak açıldığını borçlunun eşinin bu taşınmazları alım gücünün olmadığını, borçlu Rıza …’ın bedelini kendisi ödeyerek eşi…adına aldığını, bu nedenle alacağın tahsil edilemediğini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
2. Davalı … … vekili temyiz dilekçesinde; nisbi vekalet ücretine hükmedilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, TBK’nın 19.maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müstear niteliğindeki muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddesi.
2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 19.maddesi .
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar , tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere göre, TBK’nın 19.maddesine dayalı olarak açılan nam-ı müstear niteliğindeki muvazaalı işlemin iptali istemine ilişkin olduğu, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın İİK’nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali davası olduğu yönündeki nitelemesi ve iptali istenilen satışın borçlu tarafından gerçekleştirilmemiş olduğu şeklindeki gerekçesi yerinde olamamakla birlikte , bu tür davanın görülebilmesi için de iptali istenilen muvazaalı işlemin borcun doğumundan sonra gerçekleşmiş olmasının ön koşul olduğu dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerinden olduğu ve koşul somut olayda gerçekleşmediğin den , sonuç itibari ile karar yerinde olup davacı vekili ve davalı … … vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davacı ve davalı … …’a yükletilmesine,
Dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.