Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/16056 E. 2022/12145 K. 12.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/16056
KARAR NO : 2022/12145
KARAR TARİHİ : 12.10.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine dair verilen kararın süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edildiği, temyiz harcının yatırılmadığı gerekçesi ile verilen ek kararın da davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; müvekkiline ait ve davalıya kasko sigortalı aracın 09.02.2019 tarihinde çok taraflı kaza yapması sonucu hasar gördüğünü beyan ederek, sigorta şirketince teminat altına alınan 40.825,00 TL maddi hasarın(fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile) temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, kasko sigortalı araç sürücüsünün yasal sınır üzerinde alkollü olması nedeni ile talebin teminat dışı olduğu gerekçesi ile başvurunun reddine karar verilmiş, davacı vekilinin karara itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince de itirazın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
1- Mahkemece davalı tarafa temyiz harcının eksik yatırıldığı gerekçesi ile muhtıra gönderildiği, muhtıranın davalı … vekiline tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Muhtıraya rağmen eksik temyiz harcı yatırılmadığı gerekçesi ile mahkemece 03.01.2020 tarihinde ek karar ile “kararın temyiz edilmemiş sayılmasına” karar verilmiştir. Söz konusu karar da davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz edenin davacı olduğu, davacının da temyiz dilekçesi ile birlikte gerekli harçları yatırdığı anlaşılmasına rağmen kararı temyiz etmeyen davalı vekiline muhtıra çıkartılarak ve söz konusu muhtıranın davalı vekiline tebliğ edilerek, davacının talebi ile ilgili olarak talebi ile ilgili olarak temyiz edilmemiş sayılmasına dair verilen karar Mahkemece kaldırılmışsa da, mahkemenin ek karar verdikten sonra dosyadan elini çektiğinin anlaşılmasına göre ek karardan dönülmesine dair karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda; mahkemece verilen 03.01.2020 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilmiş ve davacı vekilinin esasa ilişkin temyiz itirazları incelenmiştir.
2-Dava, Kasko Sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, trafik kazasının salt alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği, dolayısıyla hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında kalıp kalmadığı noktalarında toplanmaktadır.
2918 Sayılı KTK madde 48 – (Değişik : 24/5/2013 – 6487/19 md.)’de; uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu belirtilmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin “Uyuşturucu ve Keyif Verici Maddeler ile İçkilerin Etkisinde Araç Sürme Yasağı” başlıklı 97. maddesinde sürücülerin alkollü içki almış olması nedeniyle araçlarını güvenli süremeyecekleri, bu konu ile ilgili olan “b-2” bendinde; alkollü içki almış olarak araç kullandığı tespit edilen diğer araç sürücülerinden kandaki alkol miktarı 0,50 promil üstünde olanların araç kullanamayacakları belirtilmiştir.
6847 Sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik 2918 sayılı KTK.’nun 48/6.maddesinde; ”Yapılan tespit sonucunda 1.00 promil ve üstü alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.” düzenlemesi ve TCK.nın 179/3 maddesinde ise “Alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle ya da başka bir nedenle emniyetli bir şekilde araç sevk ve idare edemeyecek halde olmasına rağmen araç kullanan kişi yukarıdaki madde hükmüne göre cezalandırılır.” düzenlemesi ve Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5- maddesinde yer alan; Taşıtın uyuşturucu maddeler veya Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararlar” düzenlemesi karşısında %100 kusurlu olup 1.00 promil ve üstü alkollü sürücülerin emniyetli araç sevk ve idare edemeyecek durumda olmaları nedeniyle meydana gelen zarar münhasırlık raporu aranmadan sigorta teminatı kapsamı dışında sayılacaktır. Kasko sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olması ya da tam kusurlu olmaması durumunda, trafik kazasının oluşumuna sadece sürücünün alkollü olması değil başka sebeplerinde etken olması nedeniyle meydana gelen zarar kasko sigortası teminat kapsamı içinde sayılacaktır.
O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için sürücünün sadece alkollü olması yetmeyip kazanın münhasıran alkolün etkisinde oluşması gerekmektedir. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK.’nun 1281.maddesi hükmü gereğince sigortacıya düşmektedir.
Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı, hukukçu ve trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halinde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları)
Somut olayda; dava dışı karşı araç sürücüsü … sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halindeyken kendisine hitaben yol ver levhasına rağmen kavşağa girerek sağdan gelen ve davacıya ait … plakalı araç ile çarpıştığı, … plakalı aracın da savrularak park halindeki araçlara çarptığı, dava dışı … plakalı araç sürücüsünün yaralandığı, söz konusu araç sürücüsünün KTK 57/1-a maddesi gereği kural ihlali yaptığı, davacıya ait … plakalı araç ile ilgili de araç sürücüsünün alkollü araç kullandığının tespit edildiği, belirtilmiştir.
İtiraz Hakem Heyeti kararında, dosyaya sunulan belgelerden başvurana ait aracın sürücüsüne yapılan test neticesinde 0,50 promilin üzerinde 1,16 promil alkollü olduğunun tespit edilmesine, emniyetli araç sevk ve idare edemeyecek durumda olması sebebi ile münhasırlık raporu alınmasına gerek duyulmamasına göre davacı vekilinin itirazlarının reddine karar verilmiştir.
Kaza sırasında sigortalı araç sürücüsünün alkollü olduğu saptanmış ise de, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, sürücünün alkollü olması yalnız başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Kazanın salt alkolün etkisiyle oluşması ve başka etmenlerin de bulunmaması gerekir.
Dosya kapsamından ve kaza tespit tutanağından, davacıya ait araç sürücüsünün tek başına kazaya sebebiyet vermediği, dava dışı sürücünün asli kusurlu davranışı ile olaya katılımının bulunduğu anlaşıldığından söz konusu araç sürücüsünün kazadaki etkisi değerlendirilerek, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin (sürücünün alkollü olmaması halinde de kazanın gerçekleşmesinin mümkün olup olmadığının) tespiti ve davacıya ait araç sürücüsü ve dava dışı araç sürücüsünün kusur durumları da tespit edilerek nörolog, sigorta hukukçusu ve makine mühendisinden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle ek kararın kaldırılmasına (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle, İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 12.10.2022 tarihinde Üye …’ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 24.05.2013 tarih ve 6487 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değiştirilmeden önceki 48/1 maddesi “Uyuşturucu veya keyif verici maddeleri almış olanlar ile alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin kara yolunda araç sürmeleri yasaktır.” şeklinde iken, anılan Kanunla değişik m.48/1 ise “Uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmeleri yasaktır.” şeklindedir. Öte yandan maddede “Yapılan tespit sonucunda, 1.00 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen sürücüler hakkında ayrıca Türk Ceza Kanununun 179 uncu Maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri uygulanır.” gibi “Hususi otomobil sürücüleri bakımından 0.50 promilin, diğer araç sürücüleri bakımından 0.20 promilin üzerinde alkollü olan sürücülerin trafik kazasına sebebiyet vermesi hâlinde, ayrıca Türk Ceza Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.” gibi başkaca yenilikler de vardır. Görüleceği üzere 6487 sayılı Kanun’un 19. maddesi ile yapılan değişiklikle 48. maddenin 1. fıkrasındaki güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş ifadesi metinden çıkarılmış, ayrıca alkollü araç kullanımına ilişkin daha önce yönetmelikle düzenlenen promil sınırları da kanunda düzenlenmiştir.
Öncelikle belirtilmelidir ki, sigorta ettirenin veya sigortalının kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı bir fiilinden doğabilecek bir zararını teminat altına almak amacıyla sigorta yapılamaz (TTK 1404). Alkollü araç kullanımı 2918 sayılı KTK’nın 48. maddesi uyarınca kesin bir şekilde yasaklandığına göre kanun ile belirlenen sınırın üstünde alkollü araç kullanımından kaynaklı zararların sigorta teminatı kapsamına alınması hukuken mümkün değildir.
Ancak bir zarar (riziko) hem teminat kapsamında olan bir sebepten, hem de teminat kapsamında olmayan bir sebepten meydana gelmiş ise yani zarar teminat kapsamında olan ve olmayan sebeplerin birleşmesi sonucu meydana gelmiş ise bu durumda çözümün nasıl olacağının tartışılması gerekir. Dairemiz uygulaması öteden beri kazanın sebeplerinden biri teminat dışı olan alkollü araç kullanımı diğeri ise teminat kapsamındaki başka bir hâl ise bu durumda zararın tamamının teminata dahil olması yönündedir. Yani zararın teminat dışı kabul edilebilmesi için münhasıran alkol etkisi sonucu gerçekleşmesi aranmaktadır. Aynı şekilde teminat dışı hallerden olan istihap haddinin aşılmasında da münhasırlık aranırken yine teminat dışı hallerden olan sürücü belgesiz araç kullanmada ise sürücü belgesi bulunmamasının zarara hangi oranda etki ettiği belirlenerek sonuca gidilmesi benimsenmektedir.
Ne var ki, Dairemizin alkol ve istihap haddinin aşılması ile ilgili olarak münhasır sebep olma kriterini araması doğru ve adil bir çözüm olarak görünmemektedir. Bizce adil olan sürücü belgesiz araç kullanmada olduğu gibi zararın alkolden ve istihap haddinin aşılmasından kaynaklandığının kabul edilebildiği ölçüde teminat dışı sayılmasıdır.
Dosya kapsamında davacıya ait … plakalı aracın sürücüsünün kaza tarihinde 1,16 promil alkollü olduğu davaya konu çift taraflı kazanın meydana gelmesinde karşı araç sürücüsünün asli davacıya ait araç sürücüsünün ise tali kusurlu oldukları anlaşılmaktadır. Davalı araç sürücüsünün kusurundan kaynaklanan zarar teminat kapsamındadır. Ancak davacıya ait aracın sürücüsü 1,00 promilin üzerinde alkollü olduğundan onun kusuruna tekabül eden zarar teminat dışı kabul edilmelidir. Esasen Dairemiz içtihatları da kazaya etkili başka bir kişi veya sebebin bulunmadığı hallerde 1,00 promil üzerinde alkollü iken meydana gelen zararlarda münhasırlık araştırılması yapılmaması yönündedir.
Hal böyle olunca karşı tarafın kusuruna tekabül eden zarar bakımından davalının sorumlu olacağı kendi aracının sürücüsünün kusuruna tekabül eden zarar yönünden ise sorumlu olmayacağı benimsenerek karar verilmesi için itiraz hakem heyeti kararının bozulması gerektiği düşüncesinde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılamıyorum.