Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/1567 E. 2022/2382 K. 14.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/1567
KARAR NO : 2022/2382
KARAR TARİHİ : 14.02.2022

MAHKEMESİ : Diyarbakır 7. Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki ilk derece mahkemesinde görülen tasarrufun iptali davasında verilen davanın reddine ilişkin hüküm hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; esas yönünden istinaf isteminin reddine ilişkin kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı vekili; davalılardan …’in müvekkiline olan borcundan dolayı Diyarbakır 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1823 esas sayılı icra dosyası ile takip başlatıldığını, takibin kesinleştiğini ancak borcun ödenmediğini, borçlu … adına icra takibine geçilmeden kendi adına kayıtlı dava konusu taşınmazı davalı …’e devrettiğini, yapılan tüm bu satış işlemlerinin gerçek dışı olup müvekkiline zarar vermek, mal kaçırmak ve icra dosyasını semeresiz bırakmak amacıyla yapıldığını, satış işleminin herhangi bir bedel ödenmeden gerçekleştirildiğini açıklayarak yapılan tasarrufların İİK 227-280 v.d maddeleri gereğince iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; davacı tarafın açmış olduğu iş bu davanın haksız olduğunu, davacı tarafın diğer davalı ile arasındaki borç ilişkisinin kurmaca olduğunu, davacı ile diğer davalı …’in işbirliği içerisinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalı …; davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece,davalı …’in iradesinin davacıyı zarara uğratmak değil, eşinin bir kısım alacağını da kurtarmak suretiyle daire sahibi olmak olduğu, davalı …’in vekil …’dan daire bedelini alamamasının da vekil ile asil arasındaki borç ilişkisi olması nedeniyle muvazaa olarak değerlendirilemeyeceği kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, her ne kadar ilk derece mahkemesince; davalı …’in iradesinin davacıyı zarara uğratmak değil, eşinin bir kısım alacağını da kurtarmak suretiyle daire sahibi olmak olduğu,
davalı …’in vekil …’dan daire bedelini alamamasının da vekil ile asil arasındaki borç ilişkisi olması nedeniyle muvazaa olarak değerlendirilemeyeceği kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmişse de, tasarrufun iptali davalarında diğer dava koşulları yanında, takibin kesinleşmesi, takip konusu alacağın da gerçek olması gerekmektedir. Davacı vekilinin, davalı …’ten olan alacağının kaynağına ilişkin olarak; davalı borçlu …’in Silvan’da bir inşaat firmasından daire karşılığı iş aldığını, davacıyı arayarak uygun fiyata daire alabileceğini söylediğini, davacının da bu yüzden davalı borçlu …’e elden bir kaç kez toplamda 130.000,00 TL para verdiğini, ancak davalı …’in daireyi davacıya vermediğini, borcu da ödemediğini beyan ettiği, ancak davalı borçlu …’e yapmış olduğu 130.000,00 TL ödemeye ilişkin olarak bir belge sunamadığı, öte yandan davalı … hakkında yaptığı Diyarbakır 3. İcra Müdürlüğü’nün 2017/1823 sayılı icra takip dosyasında da, davalı borçlu …’in ödeme emrini takibin başlatıldığı 22/02/2017 tarihinde kendisi giderek icra müdürlüğünde tebliğ aldığı, sunmuş olduğu dilekçe ile de başlatılan icra takibine herhangi bir itirazının bulunmadığını ve yasal sürelerden feragat ettiğini bildirdiği, takibi edevletten öğrendiğini, ayrıca adına kayıtlı herhangi bir malvarlığı bulunmadığını belirtmesi hayatın olağan akışına aykırı olup, davacının alacağının gerçek olmadığının anlaşılmasına göre, davacının gerçek bir alacağı olmadığından davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece davanın esastan reddine dair verilen karar sonucu itibari ile doğru görüldüğünden davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Mahkemece, davacının gerçek bir alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi halinde davalılar yararına maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil bozma nedeni ise de, bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirecek nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmünün 3. bendindeki “13.150 TL nisbi” ibaresinin hükümden çıkartılarak yerine “2.180,00 TL maktu” ibaresinin yazılmasına hükmün bu şekli ile DÜZELTİLEREK ONANMASINA, HMK’nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının ilk derece Mahkemesine, dairemiz karar örneğinin ise Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 14/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.