Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/15463 E. 2022/9386 K. 23.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/15463
KARAR NO : 2022/9386
KARAR TARİHİ : 23.06.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tahkim yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kısmen kabulüne dair karara karşı davacı ve davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 05/03/2021 tarih ve 2021/İHK-6071 sayılı tarafların itirazının reddine dair kararın süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; 16/10/2018 tarihinde, müvekkilinin sürücüsü olduğu araç ile davalıya zorunlu mali mesuliyet ile sigortalı aracın karıştığı kazada davacının maluliyetinin oluştuğunu, 20/04/2020 tarihinde davalı tarafından 30.695,95 TL ödeme yapılmış ise de yeterli olmadığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 5.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 50,00 TL geçiçi iş göremezlik tazminatı, 50,00 TL geçici bakıcı giderini 20/04/2020 tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini 56.101,94 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; başvuru şartının yerine getirilmediğini bu nedenle usulden red kararı verilmesi gerektiğini, kusur oranını kabul etmediklerini, maluliyet raporunun yönetmeliğe uygun hazırlanmadığını, geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı giderinden sorumlu olmadıklarını iddia ederek davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komiyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kısmen kabulü ile 36.470,54 TL tazminatın 17/04/2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak başvurana ödenmesine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili ve davalı vekili itiraz yoluna başvurmuştur. İtiraz Hakem Heyetince tarafların itirazının reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerekçelere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekili ve davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Eldeki dosyada; kaza sonrası düzenlenen ve hükme esas alınan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’nn 29/11/2019 tarihli raporunda davacının maluliyetinin %7 olduğu rapor edilmiş ancak; anılan bu raporda kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan mevzuata uygun olarak maluliyet değerlendirmesinin yapılmadığı, rapor tanziminde 30/03/2013 tarihli Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre belirleme yapılmadığı görülmektedir. Bu yönüyle, maluliyet oranı tespitine ilişkin bu rapor, hükme esas almaya elverişli olmadığından, maluliyetin belirlenmesi konusunda yapılan araştırma yetersizdir.
O halde İtiraz Hakem Heyetince; davacının kaza tarihi ve sonrasındaki tüm tedavi evrakları da eklenerek, dosyadaki raporu da irdelenmek suretiyle ,kaza ile illiyet bağı kuran, kaza tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde ATK İhtisas Kurulu’ndan ya da üniversitelerin adli tıp anabilim dalı başkanlıklarından rapor alınıp, sonucuna göre temyiz eden davalı lehine usuli kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3-Somut olayda, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından, davacı için 56.101,94 TL tazminatın davalıdan tahsiline ve kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına toplam 5.470,80 TL vekalet ücretine hükmedilmiş, İtiraz Hakem Heyeti tarafından davalı vekilinin, vekalet ücretine yönelik itirazlarının reddine karar verilmiştir.
5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu 30/17 md. ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 6. maddesi ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 13. fıkrasına “(13) (Ek:RG-19/1/2016-29598) tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır.Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.
Eldeki davada; davacının hak kazanabileceği işgücü kaybı tazminatının hesaplanması için alınan 16/11/2020 tarihli bilirkişi raporunda, THR 2010 ve 1,8 teknik faiz ile PMF 1931 ve progressif rant usulü ile seçenekli hesaplama yapılmış, Uyuşmazlık Hakem Heyetince THR 2010 ve 1,8 teknik faiz usulüne göre yapılan hesaplama sonucu bulunan zarar hükme esas alınmış, davacı ve davalının itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince itirazın reddine karar verilmiştir.
İtiraz Hakem Heyetinde hükme esas alınan tazminat raporunda, yeni ZMSSGŞ ve ekindeki cetvellere göre hesaplama yapılmış ise de, Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni … Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir ki, İHH tarafından esas alınan rapor bu yönüyle yeterli bir rapor değildir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacı için, PMF 1931 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömür süresinin belirlenmesi (davalı lehine olacak biçimde daha kısa ömür süresi belirlediği halde davacı vekilinin temyiz dilekçesindeki talebiyle bağlı kalınması gerektiğinden) davacının talebi dikkate alınarak PMF 1931 progressif rant usulüne göre belirlenen tutara hükmedilmesi gerekirken, TRH 2010 ve 1,8 teknik faiz esasına göre belirlenen tutar esas alınarak hüküm tesisi doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekili ve davalı vekilinin sair temyiz isteminin REDDİNE, (2) ve (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin, (4) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı ve davalıya geri verilmesine 23/06/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.