Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/14642 E. 2023/4023 K. 20.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/14642
KARAR NO : 2023/4023
KARAR TARİHİ : 20.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/312 E., 2020/359 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın kısmen kabulü

Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkemenin kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; 11.02.2012 tarihinde müvekkillerinin desteği … ‘ın yolcu olarak bulunduğu kamyon ile başka bir kamyonun karıştığı çift taraflı trafik kazasında desteğin vefat ettiğini, desteğin yolcu olarak bulunduğu kamyonun zorunlu trafik sigortacısının davalı …Ş. (Işık Sigorta A.Ş), sürücüsünün dava dışı …, maliki ve işleteninin dava dışı … Unlu Mamülleri Gıda San. ve Tic. Ltd. Şirketi olduğunu, karşı aracın zorunlu trafik sigortacısının ise davalı Güneş Sigorta A.Ş. (Türkiye Sigorta A.Ş.), maliki ve işleteninin davalı …, sürücüsünün davalı … olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacılardan her biri için 20.000,00’er TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, davacılardan her biri için 30.000,00’er TL olmak üzere toplam 90.000,00 TL manevi tazminatın davalı … şirketleri hariç olmak üzere diğer davalılardan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile maddi tazminata ilişkin taleplerini davacılardan … için 149.610,96 TL’ye, … için 17.813,44 TL’ye, … için 17.813,44 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı Güneş Sigorta vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, manevi zarardan sorumluluklarının olmadığını, müvekkilinin temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davalı …Ş. (Işık Sigorta A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde; husumet ve zamanaşımı itirazlarının bulunduğunu, kusur oranının tespitinin yapılmasını ve müvekkilinin kusur oranı dahilinde sorumlu tutulmasını, davacının Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) ödeme alıp almadığının araştırılması gerektiğini, hatır taşımasının olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

3. Davalı … cevap dilekçesinde; öncelikle yetki itirazı olduğunu, kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığını, aracın arıza yapması nedeniyle sağ şeride park ettiklerini, dörtlü sinyallerini yaktıklarını ve kedigözlerini yola yerleştirdiklerini, trafik tespit tutanağındaki kusur oranlarını kabul etmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. MAHKEMENİN KARARI
A…. 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 27.05.2014 tarihli 2012/154 E., 2014/593 K. sayılı kararı ile; mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin … İş Mahkemesi olduğuna karar verilmiştir.

B…. İş Mahkemesi’nin 28.11.2014 tarihli 2014/446 E., 2014/459 K. sayılı kararı ile; davanın kısmen kabulü ile, davacılardan … için 50.702,93 TL, … için 17.813,44 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, davacı … ‘ın maddi tazminat talebinin reddine, davacılar … , … ve …’ın her biri için ayrı ayrı 15.000,00’er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, davacılar …, …, …, … ve …’in her biri için ayrı ayrı 4.000,00’er TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalılar … ve … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1…. İş Mahkemesi’nin 28.11.2014 tarihli 2014/446 E., 2014/459 K. sayılı kararına karşı davacılar vekili, davalı Güneş Sigorta A.Ş. vekili, davalı …Ş.(Işık Sigorta A.Ş.) vekili, davalılar …, …, …, … vekili temyiz isteminde bulunmustur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 15.10.2015 tarihli 2015/12849 E., 2015/18588 K. sayılı kararının “İş Mahkemeleri 5521 sayılı Kanun ile kurulmuş olan istisnai nitelikteki özel mahkemelerdir. Yasal düzenleme 5521 sayılı Yasa’nın 1.maddesidir. Anılan maddede; işçiyle iş veren veya işveren vekili arasında iş aktinden veya İş Kanunu’na dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının İş Mahkemelerinde çözümleneceği hükmü öngörülmüştür. Maddede belirtildiği üzere, İş Mahkemesinin görevli olması için şu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi koşuldur. a)Uyuşmazlığın tarafları işçi ve işveren (ya da işveren vekili) olmalıdır. b)Uyuşmazlık iş sözleşmesinden veya İş Kanunundan kaynaklanmalıdır. Somut olayda, uyuşmazlığın haksız fiilden kaynaklandığı, taraflar arasında işçi-işveren ilişkisinin bulunmadığı, bu itibarla; gerek 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu ve gerekse İş Kanunu 1. maddeleri uyarınca uyuşmazlığın çözüm yerinin İş Mahkemeleri değil Genel Mahkemeler olduğu açıkça ortadadır. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın uyuşmazlığın genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesinin görev alanına girdiğinden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, kamu düzenine ilişkin bu husus re’sen nazara alınmalı, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.” gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
1…. İş Mahkemesi’nin 03.03.2016 tarihli 2015/561 E., 2016/73 K. sayılı kararı ile; davanın mahkemenin görevsizliği nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115/2 nci maddesi gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren HMK’nın 20/1 inci maddesi gereğince 2 haftalık süre içerisinde başvurulması halinde dava dosyasının … Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

2…. 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamında alınan Adli Tıp Kurumu (ATK) Trafik İhtisas Dairesi’nin 05.03.2020 tarihli raporunda;1.durum olarak; sürücü …’ın %70 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ün %30 oranında kusurlu olduğu, 2. durum olarak, sürücü …’ın %30 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’ün %70 oranında kusurlu olduğu yönünde rapor tanzim edildiği, kazaya karışan sürücülerden … ve … için ATK’dan alınan raporda alternatifli hesaplamalar yapıldığından ve hangi durumda kazanın gerçekleştiğine dair somut deliller bulunmadığından kusur bakımından takdiren her iki sürücünün de %50 oranında kusurlu olduğunun kabulünün hakkaniyete daha uygun düştüğü, davalı sürücünün %50 kusurlu olduğu kabul edilerek tazminat miktarlarının da %50 kusura göre indirim yapılarak hesaplanmasının uygun olacağı kanaatine varıldığı gerekçesiyle maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacılardan … için 25.351,47 TL, … için 8.906,72 TL, … (Azimli) için 5.089,55 TL olmak üzere toplam 39.347,74 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi olan 11.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte (sigorta şirketleri yönünden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacılardan … için 15.000,00 TL, … (Azimli) için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 35.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 11.02.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilde tekerrür oluşturmayacak şekilde davalılar … ve … mirasçılarından müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; mahkemece davacılar lehine düşük miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedildiğini, kazanın olduğu sırada davacıların desteği … ‘ın araçta yolcu olarak bulunduğunu, dolayısıyla desteğe kusur isnat edilebilmesinin mümkün olmadığını, kazaya karışan kamyonun arka ışıklarının yanıp yanmadığının belli olmadığını, buna rağmen davadışı sürücü …’ın diğer sürücü ile müterafik kusurlu olduklarının kabulünün mümkün olmadığını, davalı sürücü …’ün asli kusurlu olarak kabul edilmesi ve tam tazminata hükmedilmesi gerektiğini, tazminatta indirime gidilmesinin doğru olmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; davalıların sürücüsü, maliki, işleteni, zorunlu trafik sigortacısı olduğu araçların karıştığı trafik kazası sonucu ölüm nedeniyle ölenin desteğinden yoksun kalanların destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talebine talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6100 sayılı Kanun’un 31 nci maddesi, olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (4818 sayılı BK) 41, 45, 47, 50/1 ve 51/1 inci maddeleri, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (KTK) 88 inci maddesi.

3. Değerlendirme
1.KTK’nın 88 inci maddesinde “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesine yer verilmiş olup; motorlu araçların işletilmesi neticesi üçüncü kişinin zarar görmesi durumunda o aracın işleteni, aracın sürücüsü ve varsa teşebbüs sahibinin müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu; ayrıca, birden fazla kişinin zararı tazmin ile yükümlü olması durumunda, zarar görene karşı müteselsil sorumlu oldukları belirtilmiştir. Bu haliyle KTK, trafik kazaları neticesi doğacak zarar sorumluluğunda müteselsillik esasını benimsemiştir.

Olay tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı BK’nun 51 inci maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 61 inci maddesi) “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” denilmekle birden çok kişinin zarardan aynı sebeple ya da çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu olabileceği vurgulanmıştır. Bu durum iki veya daha çok kişinin şahsında sorumluluğun ya da herhangi bir tazminat yükümlülüğü şartlarının gerçekleşmesi halinde söz konusu olur. İşte bu tür durumlarda sorumlular hakkında müteselsil sorumluluk hükümleri uygulanacaktır.

Müteselsil sorumluluk, kanundan doğan bir sorumluluk türü olup müteselsil sorumluların birinden talepte bulunan hak sahibinin, tüm ilgililer bakımından müteselsil sorumluluğa dayandığını ifade etmesine de gerek yoktur. Müteselsil sorumluluk ilkesi gereği, zararın tamamını, isterse sorumluların tamamından isterse bir kısmından isteyebilir.

Davacılar vekili dava dilekçesinde talep ettikleri tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, yine dava dilekçesinde hükmedilecek tazminatın davalı … şirketlerinden kusur durumu dikkate alınarak tahsili istenmiştir. Yargılama sırasında verilen ıslah dilekçesinde ise bu hususta herhangi bir açıklama yapılmadığı görülmüştür. Şu durumda davacıların talep ettikleri tazminatın davalılardan hangi sorumluluk ilkesi kapsamında tahsil edilmesini talep ettikleri hususunda tereddüt hasıl olmuştur.

HMK’nın 31 inci maddesinde “Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” düzenlemesi bulunmaktadır.

Şu durumda mahkemece; HMK’nun 31 inci maddesi uyarınca davacılar vekilinin talebinin açıklattırılarak, 818 sayılı BK’da öngörülen teselsül kurallarına dayanıp dayanmadığı hususu aydınlatılıp, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

2. Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazları şimdilik incelenmemiştir.

VI. KARAR
1.Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

2. Değerlendirme bölümünün (2) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle bozma ilamının kapsam ve şekline göre davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacılara iadesine,

Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,

20.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.