YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/14396
KARAR NO : 2021/4539
KARAR TARİHİ : 13.09.2021
MAHKEMESİ : Kanun Yararına Temyiz Bürosu
Taraflar arasındaki tüketici hakem heyeti kararının iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde Adalet Bakanlığı’nın talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kanun yararına bozma yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, müvekkiline konut sigortalı evin su basması sonucu oluşan zararının müvekkilince karşılandığını, davalı hesabına 2.396,00 TL ödendiğini, buna rağmen sigortalı tarafça laminantın yeniden yapılması ve eşyaların yenilenmesi istemiyle il tüketici hakem heyetine başvurulduğunu, il hakem heyetince de laminantın yeniden yapılmasına ve sandalye ile mutfak masasının yenisiyle değiştirilmesine karar verildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu beyanla il tüketici hakem kararının iptalini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davanın kabulüne, tüketici hakem heyetinin 9.2.2018 tarih ve 005620180000170 sayılı kararının iptaline karar verilmiş, hükmün Adalet Bakanlığı’nın talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından HMK’nın 363.(HUMK’un 427.) maddesi gereğince kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
Dava, konut sigortasından kaynaklanan il tüketici hakem heyeti kararının iptali istemine ilişkindir.
28.11.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı “Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun”un (TKHK) 2. maddesinde Kanun’un kapsamı “Bu Kanun, her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” şeklinde açıklanmıştır. Kanun’un “tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (l) bendinde ise tüketici işlemi, “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.” biçiminde tanımlanmıştır.
6502 sayılı TKHK’nın 73. maddesi uyarınca tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğacak uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemesi görevli kılınmıştır. Bunun yanında Kanun’un 83. maddesinde de taraflardan birinin tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Yine 6502 sayılı TKHK’nın 70/3. maddesi gereği “Taraflar, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebilir.”
Dava konusu olayda, sigortalının kendi sigortacısı aleyhine başvurduğu il tüketici hakem heyeti kararının iptali için davacı sigorta şirketi tarafından Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesi’nde (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) dava açılmıştır. Bingöl’de ayrı tüketici mahkemesi bulunmadığından Bingöl Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerektiğinin gözetilmemesi doğru görülmemiştir.
Kabule göre de; Genel yetki düzenlemesi karşısında özel yaya olan 6502 sayılı TKHK’nın 68/3. maddesi gereği “Başvurular, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu veya tüketici işleminin yapıldığı yerdeki tüketici hakem heyetine yapılabilir…”
6100 sayılı HMK’nın yargılama giderlerinden sorumluluk başlıklı 326/1. maddesinde “Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Yine 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 70/6. maddesi “Tüketici hakem heyetlerinin tüketici lehine verdiği kararlara karşı açılan itiraz davalarında, kararın iptali durumunda tüketici aleyhine, avukatlık asgari ücret tarifesine göre nisbi tarife üzerinden vekâlet ücretine hükmedilir…” şeklinde düzenleme getirmektedir.
Somut olayda Ankara’da bulunan konutun sigorta poliçesi Bingöl ilinde düzenlenmiş olup sigortalının ikametgah adresi poliçede, tüketici hakem heyeti başvurusunda ve mahkemenin gerekçeli karar başlığında dahi Bingöl olarak görünmektedir. Sigortalı şahıs konut sigortasından kaynaklanan tüketici uyuşmazlığında 6502 sayılı TKHK’nın 68/3. maddesine göre seçimlik hakkını kullanarak Bingöl il tüketici hakem heyetine başvuru yapmıştır. Sigorta şirketince il tüketici hakem heyeti kararının iptalinin istendiği Bingöl asliye hukuk mahkemesince; sigortalının ikamet ettiği Ankara’daki evini su basması nedeniyle Bingöl’de açılan Bingöl tüketici hakem heyeti kararının iptali davasında Bingöl tüketici hakem heyetinin yetkisiz olduğu, yetkisiz olarak verilen kararın kaldırılması gerektiği, Ankara ilinde meydana gelen uyuşmazlığın Bingöl tüketici hakem heyetince sağlıklı sonuçlandırılamayacağından bahisle tüketici hakem heyeti kararının iptaline karar verilmiş ise de; sigortalının seçimlik hakkını kullanarak 6502 sayılı TKHK’nın 68/3. maddesi gereği Bingöl il tüketici hakem heyetine başvurmasında hukuka aykırılık olmadığından mahkeme gerekçesi yerinde olmadığı gibi, mahkemece davanın kabulü ile il tüketici hakem heyeti kararının iptaline karar verildiği halde, davalı tüketici aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken, Bingöl tüketici hakem heyeti uyuşmazlığı çözmede yetkili olmamasına rağmen davacı aleyhine hüküm kurması nedeniyle yargılama gideri ve vekalet ücretinin bağlı bulunduğu Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’ndan tahsiline karar verilmesi de doğru olmadığından, 6100 Sayılı HMK’nun geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK’nun 429. maddesi gereği kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK’nin 363. maddesi (1086 Sayılı HUMK’nin 427. maddesi) uyarınca hükmün, hukuki sonuçlarına etkili olmamak kaydı ile KANUN YARARINA BOZULMASINA, bozma kararının bir örneğinin Resmi Gazete’de yayınlanmak üzere Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine, 13/09/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.