Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/13576 E. 2022/8502 K. 09.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/13576
KARAR NO : 2022/8502
KARAR TARİHİ : 09.06.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti’nce usulden reddine dair karara karşı davacı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 19/12/2020 tarih, 2020/İHK-26063 sayılı itirazın kabulü ile itiraza konu kararın kaldırılmasına yeniden hüküm kurulmasına davanın kabulüne, dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 26/07/2019 tarihinde davacının yolcu olduğu ve davalı tarafından sigortalanan otobüsün kazası neticesinde yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının temerrüt tarihinden avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş, 15/12/2020 tarihli dilekçesi ile talebini 108.608,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem heyetince, başvurunun usulden reddine dair kararın davacı vekili tarafından itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince, itirazın kabulüne, kararın kaldırılmasına başvurunun kabulü ile 108.608,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 19/03/2020 tarihinden yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Somut olayda davacı vekilince dosyaya sunulan 28/02/2020 tarihli İnönü Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı raporunda; davacının travma sonrası stres bozukluğu dikkate alınarak Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmeliğe göre %20 maluliyet oranın tespit edilmiş, aynı raporda davacıya uygulanan tedavi ile kısmen anksiyete tanısının düzeldiği de belirtilmiştir. Hakem heyetince bu rapor hükme esas alınarak talebin kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili ise kaza ile davacının psikolojik rahatsızlığı arasında illiyet bağı olmadığını savunmaktadır. Davacının maluliyetin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağının bulunduğunun da belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Bu nedenlerle bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda, davacının psikolojik tedavisine ilişkin tüm tedavi evrakları dosya arasına getirtildikten sonra muayenesi de yapılarak, davacı için Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden kaza tarihinde yürürlükte bulunan Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik kapsamında ve yasal mevzuata uygun ruh sağlığı uzmanının da olduğu heyet tarafından, kazadan sonra oluştuğu belirtilen psikolojik rahatsızlıkların kaza ile illiyet bağının olup olmadığı, maluliyet oranına etki edip etmediği, travma sonrası stres bozukluğunun süreklilik arz edip etmediği ve sürekli değilse ne kadar süre devam edeceği tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Kabule göre, Sigortacılık Kanunu 30/17 maddesi ile 19/01/2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazetede yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 maddesinde “Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu vekalet ücretinin altında kalması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 09/06/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.