Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/12164 E. 2022/6003 K. 28.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/12164
KARAR NO : 2022/6003
KARAR TARİHİ : 28.03.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı itirazın reddine dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 12/08/2011 tarihinde davalının trafik sigortacısı olduğu araç ile müvekkilinin sevk ve idaresindeki bisikletin karıştığı trafik kazası neticesinde %31,3 oranında malul kaldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdili 4.500,00 TL sürekli iş göremezlik, 500,00 TL geçici iş göremezlik ile bakıcı giderinin davalıdan tahsilini talep etmiş, sürekli iş göremezlik talebini 200.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, başvurunun reddini savunmuştur.
Sigorta Hakem Heyeti tarafından, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; başvurunun kabulü ile 199.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı,500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ve 500,00 TL geçici bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 200.000,00 TL maddi tazminatın 13.11.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; karara davalı vekili tarafından itiraz edilmiştir.
Sigorta İtiraz Hakem Heyeti tarafından itirazın reddine dair karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, hakem heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 12.08.2011 tarihinde yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11.10.2008- 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine, 01.09.2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri
arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 22.03.2019 tarihli maluliyet raporunda Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre %31,3 oranında sürekli maluliyetinin olduğu belirlenmiştir. Uyuşmazlık Hakem Heyetince alınan 08.07.2020 tarihli Sütçü İmam Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen raporda Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre %40 oranında sürekli maluliyetinin olduğu tespit edilerek hükme esas alınmıştır.
Yukarıda bahsi geçen davacının yaralanmasından kaynaklanan sürekli maluliyetine ilişkin raporlarda aynı yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesine rağmen tespit edilen oranlar arasında açık çelişki bulunmakta olup, hakem heyetince bu konuda yeni bir rapor da alınmadığından yapılan araştırma yetersiz bulunmuştur. Yine davacı tarafından %31,3 oranında sürekli maluliyetin kabul edilmesine rağmen talep aşılarak %40 oranında sürekli maluliyetin hükme esas alınarak zararın belirlenmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda Hakem Heyetince; yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında, kaza tarihi tarihinde yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ” hükümlerine göre, Balıkesir Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 22.03.2019 tarihli maluliyet raporu ile 108.07.2020 tarihli Sütçü İmam Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen rapor değerlendirilmek suretiyle, TK İhtisas Kurulu’ndan ya da üniversitelerin adli tıp anabilim dalı başkanlıklarından, davacının kalıcı işgöremezliğe maruz kalıp kalmadığı ve oranı konusunda, yine maluliyeti ile kaza arasındaki illiyet bağı da değerlendirilerek, dosya kapsamında yer alan raporlar arasındaki çelişkileri de gideren ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınması; daha sonra bu rapor doğrultusunda gerekirse hesap raporu alınması suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
3-Sorumluluğu doğuran olayın, zarar görenin vücut bütünlüğünü ihlal etmesi hali 6098 sayılı TBK m. 54’te özel olarak hükme bağlanmıştır. Bu hüküm gereğince, vücut bütünlüğünün ihlali halinde mağdurun mal varlığında meydana gelmesi muhtemel olan azalmanın ve dolayısıyla maddi zararın türleri; tedavi giderleri, kazanç kaybı, çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar şeklinde düzenlenmiştir.
Davacı kaza tarihinde 12 yaşında olup, adli tıp uzmanı bilirkişi heyeti raporuyla kazadaki yaralanması nedeniyle iyileşme süresi 9 ay olarak saptanmış;Hakem Heyeti’nce taleple bağlı kalınarak 500,00 TL geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmiştir.
Davacının kaza tarihindeki yaşı itibariyle, kazanç getiren herhangi bir işte çalışması sözkonusu olamayacağı (bu konuda davacı tarafın bir iddiası ile sunduğu somut neden ve delil bulunmadığından) ve bu yönden mahrum kalınan bir kazançtan bahsedilemeyeceğine göre; davacı çocuk için hesaplanan geçici iş göremezlik tazminatına hükmedilmemesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Kabule göre, Sigortacılık Kanun’unda 30/17 maddesi ile 19.01.2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazetede yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13.maddesine “Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir. “hükmü eklenmiştir. Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın karar tarihinde AAÜT’de belirlenen maktu ücretin altında kalması halinde maktu ücrete hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 28/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.