Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/11569 E. 2022/4927 K. 15.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/11569
KARAR NO : 2022/4927
KARAR TARİHİ : 15.03.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki tahkim davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 23/01/2020 tarih ve 2020/İHK-1905 sayılı kararın, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili Sigorta Tahkim Komisyonu başvurusunda, 25/05/2018 günü meydana gelen çift taraflı kazada yaya konumunda bulunan davacı …’ın yaralandığını ve malul kaldığını, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini toplam 63.939,70 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince tüm dosya kapsamına göre; başvurunun kabulü ile 63.939,70 TL maluliyet tazminatının 17/04/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş, İtiraz Hakem Heyeti’nce davalı vekilinin itirazının kabulü ile başvurunun usulden reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz dilmiştir.
Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 115. maddesi “(1) Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler.
(2)Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
(3)Dava şartı noksanlığı, mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş, taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez.” düzenlemesini içermektedir. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ‘Doğrudan Doğruya Talep ve Dava Hakkı’ başlıklı 97. maddesinde (Değişik: 14/4/2016-6704/5 md.) “Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru ../…
tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
Tahkime başvurulmadan önce sigorta şirketine başvurulması gerekmekte ise de başvurulmasaydı dahi bu tamamlanabilir bir dava koşuludur. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğüne, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’ine, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’ine, 01/06/2015 tarihinden sonra da Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’ine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda; kaza neticesinde davacının maruz kaldığı yaralanmaya ilişkin olarak 12/03/2019 tarihli Diyarbakır Sağlık Bilimleri Üniversitesi Eğitim Araştırma Hastanesi Adli Tıp raporuna göre davacının kaza nedeniyle oluşan maluliyeti %10 olarak belirlenmiştir. Anılan bu raporun hangi yönetmelik hükümlerine göre düzenlendiği belli değildir.
İtiraz Hakem Heyeti tarafından; davacının davalıya başvuru sırasında sunduğu maluliyet raporunun (yukarıda belirtilen raporun) usule uygun düzenlenmediği ve KTK’nın 97. maddesi ile … Genel Şartları gereği gerekli olan tüm belgeler ile başvuru yapılmadığı, tahkime başvurulmadan önce usulüne uygun yapılmış başvuru bulunmasının dava şartı olduğu gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir. Ancak İtiraz Hakem Heyetince yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya elverişli değildir.
Bu durumda 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 30/23 maddesinde kanunda hüküm bulunmayan hallerde HUMK hükümlerinin sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanacağı HMK’nın 431. maddesinde hakem heyetinin bilirkişi seçimine karar verebileceği düzenlenmiş olduğuna göre İtiraz Hakem Heyetince, davacının tüm tedavi evraklarının dosyaya temini ve kaza tarihi olan 25/05/2018 tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik’e göre maluliyet oranının belirlenmesi için rapor alınması akabinde maluliyet oranı değiştiği takdirde aktüer bilirkişiden rapor alınarak varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ :Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.