YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/11384
KARAR NO : 2022/10749
KARAR TARİHİ : 21.09.2022
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 21/09/2022 Çarşamba günü davalı vekili Av. … geldi, davacı adına gelen olmadı. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan davalı vekili dinlendikten sonra vaktin darlığından dolayı işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmış olup dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Başvuran (davacı) vekili; davacının sürücüsü olduğu araç ile davalıya … sigorta poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı çift taraflı trafik kazası sonucunda davacının yaralandığını ve malul kaldığını belirterek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 3.100,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 48,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı ile 1.852,00 TL adli rapor ve muayene ücreti olmak üzere toplam 5.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Başvuran davacı vekili talebini ıslah dilekçesiyle toplam 190.239,95 TL olarak belirlemiştir.
Karşı taraf (davalı) vekili; başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, başvurunun kabulü ile toplam 190.239,95 TL tazminatın 07/03/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte başvuru sahibine ödenmesine karar verilmiş, davalı vekilinin karara itirazı üzerine İtiraz Hakem Heyetince davalının itirazının kabulü ile maluliyet raporunun usule uygun olmadığı gerekçesiyle başvurunun usulden reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından duruşma talepli olarak temyiz yoluna başvurulmuştur.
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru biçimde belirlenmesi gereklidir. Söz konusu belirlemenin ise haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015
tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonra da Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir.
Somut olayda; kaza tarihi 18/09/2017 olup kaza nedeni ile oluşan maluliyet nedeni ile davacı tarafın dosyaya sunduğu Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından verilen 07/01/2019 tarihli raporda, davacının Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre %20 oranında özrü olduğu belirtilmiştir. Söz konusu raporda doğru yönetmelik yazılmış olsa da davacıya travma sonrası stres bozukluğu tanısı konduğu bunun yanında kot kırığı gibi başka yaralanmalarının da söz konusu olduğu anlaşılmakla, yönetmelik hükümlerine göre kişinin özür oranı belirlenirken birden fazla özrü olanlar için kullanılan hesaplama şeklinin Balthazard hesaplama yöntemi olduğu belirlenmiş, ancak maluliyet raporunda Balthazard formulünün uygulanıp uygulanmadığı anlaşılamamıştır. İtiraz Hakem Heyeti tarafından, davacının davalıya başvuru sırasında sunduğu maluliyet raporunun usule uygun düzenlenmediği, söz konusu raporun davacının bizzat muayenesi yapılmadan hazırlandığı, heyet teşekkülünün usule uygun olmadığı ve hastane mührünü taşımadığı gerekçesi ile başvurunun usulden reddine karar verilmiştir.
Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Bu nitelikleri gereği de eksiklik bulunması halinde tamamlanabilir olup olmadıklarına göre ve 6100 sayılı HMK’nın 114 ile 115. maddelerindeki düzenlemeler kapsamında ele alınmaları gerekir. Davanın esasına girilmesine engel olacak nitelikteki dava şartı eksiğinin giderilmesinin her zaman mümkün olduğu durumlarda, HMK’nın 115/2. maddesi gereği eksikliğin giderilmesi için kesin süre verilip sonucuna göre karar verilmelidir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, başvurunun yapıldığı; ancak, eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının olduğu durumlarda usule uygun olmadığı savunulan belgedeki eksikliğin tamamlanabileceği açıktır.
İtiraz Hakem Heyetince; davacının maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden olay tarihinde yürürlükte olan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine ve yönetmelikteki hesaplama yöntemine uygun, davacıdaki travma sonrası stres bozukluğunun kalıcı olup olmadığı da değerlendirilmek suretiyle ayrıntılı, gerekçeli, içerisinde ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı ile ortopedi ve travmatoloji uzmanının da bulunduğu heyetten denetime elverişli maluliyet raporu alınarak (usuli kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle) sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA duruşmada vekille temsil olunmayan davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 21/09/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.