Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/11345 E. 2022/4673 K. 14.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/11345
KARAR NO : 2022/4673
KARAR TARİHİ : 14.03.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istenmesi üzerine Uyuşmazlık Hakemince yapılan inceleme sonucunda; başvurunun usulden reddine dair verilen kararın davacı vekilinin başvurusu üzerine yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davacının itirazlarının kabulü ile UHH kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulmak suretiyle başvurunun kabulüne dair verilen 12/04/2020 tarih ve 2020/İHK-8053 sayılı kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hâkimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya incelenerek gereği görüşüldü.
K A R A R
Davacı vekili; 11/12/2018 tarihinde plaka ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın davacı yayaya çarpması sonucu meydana gelen kazada davacının en az %13 oranında malul kaldığı, davalı kuruma başvuru yapıldığı, ancak ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 06/04/2020 tarihli dilekçesiyle talebini 265.748 TL ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; başvurunun reddi gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince; başvurunun usulden reddine karar verilmiş; karara karşı davacı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine İtiraz Hakem Heyetince başvuru sahibinin itirazlarının kabulü ile uyuşmazlık hakem heyeti kararı kaldırılarak başvurunun kabulüne, 265.748,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 02/11/2019 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1) Dava, trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
İtiraz Hakem Heyetince işin esasına girilerek davacının itirazının kabulü ile başvurunun kabulüne karar verilmiş ise de, dava şartı olan teminat hususu resen araştırılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır.
Türk Hukukunda kişilerin hak arama özgürlüklerini kullanmaları herhangi bir sınırlandırmaya tâbi tutulmamıştır. Ancak bazı istisnai durumlarda dava açan veya takip hakkını kullananın önceden belirlenen bazı özel yükümlülükleri yerine getirmesi şart koşulabilir. Bu istisnai şartlardan biri de teminat gösterme yükümlülüğüdür.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 48. maddesinin 1. fıkrasına göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır.” 5718 sayılı Kanun’da teminat gösterme yükümlülüğü konusunda “yabancılık” ölçütü esas alınmıştır. Buna karşın davalının veya kendisine karşı takibe girişilen karşı tarafın vatandaşlığı, bu madde kapsamında da bir öneme sahip değildir. Bu maddeye göre hakim tarafından verilen kesin süre içinde teminat gösterilmezse, dava, dava şartı eksikliğinden 6100 sayılı HMK’nın 114/1-ğ maddesi uyarınca reddedilir.
5718 sayılı Kanun’un 48. maddesinin 2. fıkrasında ise; “Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar” hükmü yer almaktadır.
Buna göre Türk hâkimi, yabancı davacının, davaya katılanın veya icra takibinde bulunanın vatandaşı olduğu ülke ile Türkiye arasında karşılıklılık (mütekabiliyet) var ise, bu kişiyi teminattan muaf tutacaktır. Karşılıklılık, iki devlet arasında imzalanan (iki taraflı) anlaşma veya iki devletin de taraf olduğu uluslararası (çok taraflı) anlaşma ile sağlanabileceği gibi, kanuni veya fiili karşılıklılık şeklinde de sağlanabilir. Az yukarıda belirtilen anlaşmalardan biri de 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesi olup, anılan sözleşmenin 17. maddesinde; âkit devletlerden birinde ikamet eden ve diğer bir devletin mahkemeleri huzurunda davacı veya müdahil olarak bulunan âkit bir devletin vatandaşlarından yabancı olmaları sebebi ile herhangi bir teminat istenemeyeceği düzenlenmiştir.
Davacı Bulgaristan uyruklu olup, Hakem Heyetince teminat muafiyetinin bulunup bulunmadığı hususunda, hükme dayanak oluşturacak nitelikte bir araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
5178 sayılı Kanun’un 48. maddesinin 2. fıkrasında dava açanın karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutulabileceği düzenlendiğinden, öngörülen teminat hususu Mahkemece resen gözetilmelidir.
Şu halde İtiraz Hakem Heyetince, öncelikle davacının statüsü belirlenerek teminattan muaf olup olmadığı hususu Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğünden sorularak davacının teminat göstermesi gerektiği sonucuna varılırsa, teminatın yatırılması için davacıya kesin süre verilmesi, anılan sürede belirtilen teminatın yatırılmaması halinde istemin usulden reddine, yatırılması halinde ise, dava şartı eksikliği süresinde giderilmiş olacağından işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, doğrudan işin esasına girilmesi doğru olmamış, hükmün bu yönden resen bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2) Bozma sebebine göre ve dosya içerisinde ve UYAP ortamında bulunmayan ve itiraz aşamasında alındığı anlaşılan kusur ve hesap raporlarının İtiraz Hakem Heyetince dosya kapsamına alınması gerekli olup, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan ve resen görülen nedenlerle İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davalı vekilinin temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, dosyanın İtiraz Hakem Heyetine iletilmek üzere hakem kararının saklanması kararını veren İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 14/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.