YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10698
KARAR NO : 2022/6723
KARAR TARİHİ : 04.04.2022
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 12/09/2018 tarih, 2018/İHK-11519 sayılı kararın , süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; kaza tarihini kapsar geçerli bir sigorta poliçesi bulunmayan motosikletin, davacının sevk ve idaresindeki motosikletle çarpışması sonucu 08/10/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını, Güvence Hesabına tazminat talebiyle yapmış oldukları başvurunun sonuçsuz kaldığını beyanla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 6.000,00 TL sürekli işgöremezlik tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 28/08/2018 tarihli dilekçesiyle talebini bilirkişi raporu doğrultusunda 155.416,68 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı; başvurunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; başvurunun kabulü ile 155.416,68 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 04/12/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile sigorta şirketinden alınarak başvuran tarafa verilmesine karar verilmiş; karara karşı davalı vekili tarafından yapılan itiraz üzerine İtiraz Hakem Heyetince davalı vekilinin yapmış olduğu itirazların vekalet ücreti dışındakilerin reddine, sigorta kuruluşunun itirazının vekalet ücreti yönüyle kabulü ile Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararının (3) maddesindeki, “Başvuru sahibi kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT gereği 15.183.33 TL vekalet ücretinin sigorta şirketinden alınarak başvuru sahibine verilmesine” ibaresinin çıkarılarak yerine “Başvuru sahibi vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin 17. ve 13 maddeleri dikkate alınarak başvuran lehine 3.036,00 TL nispi avukatlık ücretinin sigorta kuruluşundan alınıp, başvuru sahibine verilmesine” ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekli ile düzeltilmesine ve kararın diğer bölümlerinin aynen geçerli olduğuna karar verilmiş, İtiraz Hakem Heyeti kararı davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre,davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin yerinde görülmeyen ve aşağıdaki bentlerin dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.
Somut olayda davacı vekilince dosyaya sunulan 26/02/2018 tarihli Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi raporunda; davacının “Başka Türlü Adlandırılamayan Anksiyete Bozukluğu (Tedavi ile Çalışma olanağı olduğu)” için Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğine göre davacının özürlülük oranı %25 olarak hesaplanmış, hakem heyetince bu rapor hükme esas alınarak talebin kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili ise kaza ile davacının psikolojik rahatsızlığı arasında illiyet bağı olmadığını, davacıda meydana gelen arazın tedavi ile düzelebilir nitelikte olduğunu ve sürekli olmadığını savunmaktadır. Davacının maluliyetin haksız fiil sorumlusunun fiili sonucu oluştuğunun, yani haksız fiil ile maluliyet arasında illiyet bağının bulunduğunun ve davacıda meydana gelen arazın sürekli olup olmadığının da belirlenmesi sorumluluk açısından zorunludur. Bu nedenlerle bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli değildir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Bu durumda, davacının psikolojik tedavisine ilişkin tüm tedavi evrakları dosya arasına getirtildikten sonra muayenesi de yapılarak davacı için Adli Tıp Kurumundan ya da üniversitelerin adli tıp anabilim dalı başkanlıklarından kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik kapsamında ve yasal mevzuata uygun ruh sağlığı uzmanının da olduğu heyet tarafından, kazadan sonra oluştuğu belirtilen psikolojik rahatsızlıkların kaza ile illiyet bağının olup olmadığı, maluliyet oranına etki edip etmediği, “Başka Türlü Adlandırılamayan Anksiyete Bozukluğu (Tedavi ile Çalışma olanağı olduğu)” arızasının ömür boyu sürecek nitelikte olup olmadığı, sürekli değilse ne kadar süre devam edeceği tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Tazminat miktarının belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde; hâkimin, tazminatın kapsamı ve ödenme biçimini, durumun gereğine ve kusurun ağırlığına göre belirleyeceği belirtilmiş, “Tazminatın indirilmesi” başlıklı 52. maddesinde de zarar gören taraf zararı doğuran fiile razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına etkili olduğu ve zararı yapan kişinin durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminat tutarını indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmış; eğer zarar, zarar verenin hafif kusurundan doğmuş ve zarar veren, tazminatı ödemesi halinde yoksulluğa düşecekse ve hakkaniyet de gerektiriyorsa hakimin tazminatı indirebileceği belirtilmiştir.
Kaza tespit tutanağının koruyucu tertibatlar bölümünde davacı bakımından “tespit edilemedi” olarak işaretleme yapılmıştır. UHH ve İHH tarafından ise maluliyetin meydana gelmesine neden olan kazanın oluşumunda başvuru sahibinin kusurunun bulunmadığı ve maluliyetin anksiyete bozukluğu ile ilgili olduğu, başvuru sahibinin A2 ehliyetinin olmaması ve kask takıp takmaması ile maluliyeti arasında bağlantı bulunmadığı gerekçesiyle müterafik kusur indirimi yapılmadan karar verilmiştir.
Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; KTK’nun 78. maddesi ve Karayolları Trafik Yönetmeliği hükümlerine ve aracın özelliğine göre takılması gereken koruyucu kaskın takılıp takılmadığının araştırılması; davacının söz konusu kaza nedeniyle yaralanmasının; sinüs sağında ön duvarda parçalı çökme kırığı, sinüs posterior duvara ve sağ orbita süperior ve medial duvara uzanım gösteren ince kırık hatları, komşu yumuşak dokuda posttravmatik değişiklikler ve frontal sinüste seviyelenme veren sıvı olduğu şeklinde değerlendirildiğinden kaza nedeniyle oluşan maluliyetin (“Başka Türlü Adlandırılamayan Anksiyete Bozukluğu (Tedavi ile Çalışma olanağı olduğu)” arazın) niteliği dikkate alınarak yerleşmiş uygulamalarımıza göre hesaplanan tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine; (2) ve (3) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 36,30 TL kalan harcın temyiz eden davacıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 04/04/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.