Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/10635 E. 2022/3947 K. 03.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10635
KARAR NO : 2022/3947
KARAR TARİHİ : 03.03.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki sigorta tahkim davası hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 26/11/2018 tarih, 2018/İHK-10378 sayılı itirazın reddine dair kararın, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, 24/06/2015 tarihinde müvekkilinin bahçe kenarında oturduğu esnada sigortası olmayan aracın çarpması neticesinde yaralandığını belirterek HMK 107. Madde gereğince belirsiz alacak istemli 6.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden temerrüt faizi ile davalıdan tahsili isteminde bulunmuş, talebini 07/06/2018 tarihli dilekçe ile 58.285,21 TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Uyuşmazlık Hakem Heyetince, başvurunun kabulü ile 58.285,21 TL’nin 02/03/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş, davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince, itiraz reddedilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma sebebiyle cismani zararın tahsili istemine ilişkindir.
2918 Sayılı KTK’nun 94. Maddesinde; “sigortalı aracı işletenlerin değişmesi halinde, devreden kişi 15 gün içinde sigortacıya durumu bildirmek zorundadır.
Sigortacı, sigorta sözleşmesini durumun kendisine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde feshedebilir. Sigorta fesih tarihinden 15 gün sonrasına kadar geçerlidir”. Şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın C.4. maddesinin ikinci fıkrasında “Sigortalının değiştiği her durumda mevcut sözleşme değişim tarihi itibarıyla kendiliğinden sona erer ve ilgiliye gün esasına göre prim iadesi yapılır. Ancak, mevcut sözleşme sigortalının değiştiği tarihten itibaren onbeş gün süresince herhangi bir işleme gerek kalmaksızın ve prim ödenmeksizin yeni işleten için sözleşme yapılana kadar geçerlidir.” Düzenlemesi yer almaktadır.
Dosyanın incelenmesinde; kazaya sebebiyet veren … plakalı araca ait olay tarihinde …’i olmaması sebebiyle davalı … Hesabına talebin yöneltildiği, davalı vekilinin İHH’ya itirazında ve temyizinde aracın 11/06/2015 tarihinde satışının yapılması sebebiyle sigortasının olmadığını, satış öncesinde ise … onim Türk Sigorta A.Ş. tarafından sigortalandığını, kazanın aracın satışı ve poliçenin iptalini takip eden on beş gün içerisinde gerçekleştiğinden bahisle sorumluluklarının olmadığından talebin reddini savunduğu anlaşılmaktadır.
Şu halde; İHH tarafından davalının poliçenin iptal edildiğine yönelik savunma ve itiraz dilekçelerinde beyanda bulunmadığından itirazın reddine karar verilmişse de söz konusu durum HMK 114/1-d bendince husumet ile ilgili olup hakem heyetince talebe bağlı olmaksızın re’sen dikkate alınması gerektiğinden yukarıdaki yasal düzenlemeler çerçevesinde davalı vekilinin itirazları göz önünde bulundurularak, aracın satış evrakları, eski … poliçe nüshası ve varsa kaza tarihindeki poliçesi dosya arasına alındıktan sonra davalının sorumluluğunun olup olmadığı hususunun değerlendirildikten sonra esasa yönelik hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
Kabule göre, Sigortacılık Kanunu 30/17 maddesi ile 19/01/2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazete’de yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 maddesinde “Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu vekalet ücretinin altında kalması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 03/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.