Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2021/10428 E. 2022/5021 K. 16.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/10428
KARAR NO : 2022/5021
KARAR TARİHİ : 16.03.2022

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası üzerine Uyuşmazlık Hakem Heyetince yapılan yargılama sonucunda; başvurunun kısmen kabulüne dair verilen karara davalı vekili tarafından yapılan itiraz incelemesinde; İtiraz Hakem Heyetince davalı tarafın itirazının reddine dair verilen kararın süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü
K A R A R
Davacı vekili; 27/05/2017 tarihinde davalı … nezdinde … poliçesi ile sigortalı olan kamyonun tek taraflı trafik kazası sonucu araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin yaralandığını ve malul kaldığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, davanın kısmen kabulü ile 153.446,76 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 22/10/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiş; Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı davalı vekilince itiraz edilmesi üzerine itirazın reddine karar verilmiş; İtiraz Hakem Heyeti kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkindir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu’nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim tazminat miktarını hafifletebilir.
Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde BK.nun 44.maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır.
Dosya kapsamında yer alan emniyet ifadelerine göre, davacının yolcu olarak bulunduğu kamyonun hakimiyetini kaybetmesi sonucu kazanın gerçekleştiği, kamyonun taşa çarptıktan sonra kapısının açıldığı, davacının araçtan dışarı fırladığı anlaşılmaktadır. Şu halde; davacının emniyet kemeri takmadan yolculuk ettiği dikkate alındığında yerleşmiş uygulamalarımıza göre hesaplanan tazminattan %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.
3-Dosya içerisinde yer alan 27/03/2020 tarihli aktüerya raporunda; TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınarak hesap yapıldığı, kaza tarihinde 61 yaşında olan davacının TRH2010 yaşam tablosuna göre kalan yaşam süresinin 39 yıl olduğu, 100 yaşına kadar yaşayabileceği düşünülerek hesaplama yapılacağı açıklanmış, her yıl için yaşama olasılığının da değerlendirileceği belirtilmiştir. TRH 2010 yaşam tablosu incelendiğinde 61 yaşında erkek davacının ortalama yaşam süresi 16,88 olarak belirlenmiştir. Şu halde; kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle bakiye yaş hususunda davalının itirazlarının değerlendirilerek ve TRH 2010 yaşam tablosu dikkate alınarak denetime elverişli bilirkişi raporu alınmalıdır. Kararın bu yönü ile de bozulması gerekmiştir.
4-Kabule göre, Sigortacılık Kanunu 30/17 maddesi ile 19/01/2016 tarihli ve 29598 Resmi Gazetede yayımlanarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 maddesinde “Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmü eklenmiştir. Heyetçe verilen kararda davacı lehine hükmedilecek vekalet ücreti için Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16/13 maddesinin uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT’nin 17. maddesi gereğince hesaplanan vekalet ücretinin 1/5’i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi, ancak hesaplanan miktarın maktu vekalet ücretinin altında kalması halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde nispi vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine; (2-3-4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İtiraz Hakem Heyeti kararının BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 16/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.